Bakın şu 150 bin nüfuslu Kırşehir’e…

Dün layık olmadıkları için bir makama getirilen, ama kırdıkları ceviz kırkı aşan niceleri vardı, bugün de artarak devam ediyor ne yazık ki!

Hangi kuruma giderseniz gidin, fazla aramaya gerek yok, bu tipler hemen karşınıza çıkıverir!..

Gidin örneğin Kırşehir Devlet Hastanesi’ne her doktorun odasında bir tıbbi sekreter ya da her poliklinikte doktor sırası verenler…

Muayene olmak için sıra isteseniz bir azar, doktorun odasına girseniz iki azar!

Elinize tutuşturulan tüple kan vermeye varırsınız, damarınızı bulamayıp, kolunuzu delik deşik edene, “Bir kan alamadın, şu halime bak!” desen yiyeceğiniz zılgıtı tahmin bile edemezseniz!

Kapısı açık, içeride bir hastası olmayan doktora, “Doktorum kusura bakmayın, müsaitsiniz galiba bir muayene etseniz” deseniz, bakın neler duyacaksınız neler!

Elbette görevini dört dörtlük yapan, mesleğine atanırken yemin edip, bu yeminini tutan nice doktorumuz, hemşiremiz, sağlık personelimiz ve memuruz vardır. Ama içlerinden çıkan beş-on çürük maalesef herkesi zan altına alıyor ne yazık ki!..

Oysa makamlar, mevkiler hep gelip geçicidir. Önemli olan insanlıktır.

Bir yerlere gelince insanlığı değişen, kişiliği, davranışı, hatta yürüyüşü bile değişen karakteri zayıf olan insanları o makamlara getirenlere diyecek söz bulamıyor bazen insanlar…

Her şeyden önce karakter insanın özüdür, ruhudur, duruşudur.

Bir insan her şeye sahip olabilir, para, pul, makam ve mevkii. Ama karakter sonradan sahip olunan veya kolay kazanılan bir şey değildir.

Karakter sahibi insanlar tıpkı aslan gibidir, açlıktan öleceğini bilse de köpeğin önündeki leşe tenezzül etmez.

Karakterli olmaya çalışın, karakterli dostlar arkadaşlar edinmeye çalışın.

Yine unutmayın ki bir kasa sağlam elma bir çürük elmayı sağlama çıkarmaz ama o bir çürük elma bir kasa elmayı çürütmeye yeter. Kötü karaktersiz insanlar böyledir kendini, eşini, arkadaşını bozar.

Her şeyin maddiyata bağlandığı, insanların samimiyetten uzaklaştığı, sahteleştiği günümüzde siz, asil olmaya çalışın varsın yalnızlık kaderiniz olsun, yeni yetme sonradan görmelerin etkisinde kalmayın.

Karakter üzerine kıssadan hisse bir hikâye…

"Padişah, baş vezire sormuş:

- “Eğitim mi önemli, karakter mi?”

Vezir hemen cevap vermiş:

- “Karakter önemlidir sultanım!”

Padişah, memleketin her yanına tellallar göndermiş:

- “Duyduk duymadık demeyin… En iyi hayvan eğiticisine 100 kese altın ödül verilecek!”

Yapılan elemelerden sonra bir kişi, “ülkenin en iyi hayvan eğiticisi” olarak Padişah’ın huzuruna çıkmış. Padişah sormuş:

- “Bir kediye tepsiyle servis yapmayı ne kadar zamanda öğretirsin?”

- “Altı ayda öğretirim padişahım!”

Aradan altı ay geçmiş. Eğitici huzura alınmış. Padişah sormuş:

- “Öğrettin mi?”

- “Öğrettim padişahım!”

Saray erkânı toplanmış. Hünerli kedi elinde tepsiyle servis yapmaya başlamış. Tam baş vezirin önüne geldiği zaman padişah sormuş:

- "Ey vezir! Söyle bakalım, eğitim mi önemlidir, karakter mi?”

Vezir, padişahın sorusuna cevap vermeden önce, kaftanının altında hazır tuttuğu bir fareyi yere bırakmış. Kedi, fareyi görünce tepsiyi attığı gibi farenin peşinden koşmaya başlamış.

Altı aylık eğitim de boşa gitmiş. Vezir, padişahın sorusuna cevap vermiş:

- “Karakter önemlidir padişahım. Önünde bir fare gördüğünde her şeyi unutan bu kedi gibi, eline bir fırsat geçtiğinde çıkarının peşinde koşan, her şeyini unutan, eğitimli fakat karakteri bozuk insanlardan da Rabbim hepimizi korusun!" demiş.

Ne diyelim herkese karakterli dostlar, arkadaşlar, akrabalar diliyorum.

Bir insanın en büyük sermayesinin büyük bir servet değil mükemmel bir karakter olduğunu unutmayalım.

Makam ve mevkilerin gelip geçici olduğunu, insanlığın, ahlakın, karakterin kalıcı olduğunu aklımızdan çıkarmayım. 

Hak etmediği halde bir koltuğu kapınca mayasını ve kişiliğini gösterenlerden uzak kalmanız dileğiyle…

***

Biraz da gülelim!

Neyi savunacak?

Adamın biri, kafayı çekip ortalığı birbirine katmış, yakalamışlar, iş mahkemeye intikal etmiş.

O gün son savunması yapılacak, mahkeme karar verecek...

Mübaşir adını okuyunca adam hâkime mazeret beyan etmiş:

“Efendim avukatım gelmedi?”

Hâkim dosyaya bakıp, başını sallamış:

“Evladım, sen karakolda ifade vermişsin, savcılıkta da aynı şeyleri söylemişsin, burada da ilk ifadeni kabul etmişsin, şahitler dinlendi, onlara da itiraz etmemişsin, avukatın gelip neyi savunacak?”

Adam boynunu bükmüş:

“Ben de onu merak ediyorum ya, hâkim bey!”

***

Sevdiğim bir söz

“Vefalı insan; birçok zararınızı görse de, bir iyiliğinizi unutmaz. Nankör insan; bir tek zararınızı görse bütün iyiliklerinizi unutur.”