“Sevr Antlaşması”nın sonunu getiren ve Türklere

Anadolu’yu ebedi yurt yapan bir Antlaşma: 

LOZAN

Lozan’ı halka kötüleyerek büyük Atatürk’ü gözden düşürme soysuzluğu içinde çaba gösterip tarihe ve ulusun vicdanına toslayanlara ithaf olunur!

“Lozan antlaşması, Türk milleti aleyhine, asırlardan beri hazırlanmış ve Sevr antlaşmasıyla tamamlandığı zannedilmiş, büyük bir suikastın yıkılışını ifade eden bir belgedir…”       Mustafa Kemal ATATÜRK

Lozan Antlaşması, Türkleri Avrupa’dan, Balkanlar’dan Anadolu’dan atma planı olarak adlandırılan “Şark Meselesi”, bir başka nitelemeyle “Doğu Sorunu”, daha açıkçası “Türk Meselesi” de denebilir ki, siyasi belgesi olan Sevr Antlaşması’nın sonunu getiren ve Türklere Anadolu’yu ebedi yurt yapan bir antlaşmadır.

Emperyalizme karşı kazanılmış gerçek bir diplomatik “zafer” olan, bağımsızlığımızın ve toprak bütünlüğümüzün güvencesi “Lozan Barış Antlaşması”nın 99.Yıldönümünde, bu zaferin kahramanları Gazi Mustafa Kemal Atatürk ile İsmet İnönü’yü saygı, rahmet ve şükranla anıyoruz.

Lozan’ın “ya istiklal ya ölüm” ikilemi içinde; ateşten gömlek giyen bir ulusun kanla canla vardığı bir süreç olduğunu unutturmaya çalışan ve dahası belgesiz bilgisizce, hangi şartlar altında imzalandığını görmezden gelerek “Lozan'ı zafer falan zannetmeyin, bağımsızlık belgesi falan değil, Türkiye'yi ele geçirme planıdır. Hele durun daha ortaya henüz dökülmemiş gizli anlaşmaları var. Bir asır geçsin onlar dökülecek ortaya “diye cahil güruhu kandırmada pek de cevahir olanlar, Anadolu’da "istiklal savaşı" verilirken “gâvur Ankara hükümetine uymayın padişahın sözünden çıkmayın” diyen bir kötü damarın uzantıları olup, bu Cumhuriyet düşmanı “siyasal İslâm”cı damarın zehir kusan ağababalarının başında; eski "muhterem Hoca Efendileri",Fettullah Gülen Cemaatinin tutma ideologları gelir.

“Yeni Türkiye Rejimi” iddiacılarının tüm küçümseme ve unutturma çabalarına karşın, Lozan’ı sonuna kadar savunacağız.

Unutmayacağız ve unutturmayacağız!

LOZAN’A HAZIRLANIRKEN; SALTANATIN KALDIRILMIŞ OLMASI İLE İNGİLİZ OYUNU BOZULUYOR

Saltanatın kaldırılması Lozan Konferansı için de bu anlamda hayati bir değer ifade ediyordu. Emperyalist güçler Konferansta Türk tarafı içinde görüş ayrılıklarından yararlanarak Sevr’le ilgili kazançlar elde etmek noktasında hayli hazırlık yapmışlardı. Bunun ilk işareti Lozan Konferansına Osmanlı yönetimini de davet ederek verilmişti.

“Sevr Antlaşması”nın sonunu getiren ve Türklere Anadolu’yu ebedi yurt yapan bir antlaşma: 

LOZAN

Saltanat kaldırılmalı böylece Lozan’da, Kurtuluş Savaşında hiçbir katkısı bulunmayan Osmanlı yönetimi devre dışı bırakılmalı, emperyalistlerin “böl-yönet” oyunu boşa çıkartılmalıydı.

Saltanatın kaldırılmasını acilen zorunlu hale getiren en büyük olay; Türk Kurtuluş Savaşı’nın başarı ile sonuçlanmasından sonra toplanması öngörülen “Lozan Barış Konferansı”na Ankara ve İstanbul hükûmetlerinin birlikte davet edilmelereydi.

Nitekim Kırşehir mebusu Hoca Müfit Efendi’nin ve birçoklarının karşı çıktığı bu olayın altında yatan ve Mustafa Kemal’i açık bir restleşmeye gösteren neden ciddiydi.

Saltanatın ortadan kaldırılması ve cumhuriyete evirilen sürecin tarihi koşulların da; kurtuluş savaşımıza düşmanca tutum takınan “Osmanlı Saray Hükümeti’nin, millet adına “Ankara Hükümeti” ile birlikte “Lozan’a çağrılması tuzağıydı.

Sonuçta İngilizlerin oyunları boşa çıkartılmış, Osmanoğulları’nın saltanatına son verilmiş, başlangıçta Veliaht Abdülmecid şartlar ve koşullar gereği Halife seçilmiş, ama daha sonrasında Halifelikte ortadan kaldırılmıştır.

Burada en dikkat edilmesi gereken nokta Mustafa Kemal’in Osmanoğulları Hanedanlığı’nın elinden Padişahlığı alması ve böylece emperyalistlerin “böl -yönet” oyununu sahneye koymalarının engellenmesidir.

Bu durum aynı zamanda ulusal Kurtuluş Savaşı boyunca sürekli ihanet içinde bulunan Osmanlı Sarayı’nın “Kurtuluş Savaşı”ndan kendisine “pay çıkarma” çabalarının da bitimidir.

Nitekim Mustafa Kemal; Tevfik Paşa’nın son gayretlerine karşılık “İstanbul Hükümeti” tabiri bile kullanmadan “İstanbul’daki kurulun barış konferansına katılmaya hakkı yok” demekle de yetinmemiş, “İtilaf Devletleri” ne gönderdiği bir yazıda “Konferansta Osmanlı Hükümeti temsil edilirse kendilerinin katılmayacağını” açıkça bildirmiştir.

Kaldı ki bir başka yönden bakıldığında; Cumhuriyet’in ilan edilmesinin önündeki en büyük engel yine “saltanat”tı.

…VE YABANCILARIN GÖZÜYLE LOZAN

14 Nisan 1924 Tarihli Ünlü “TIME” Dergisine ABD’li Diplomat James Watson Gerard’in Şu Açıklaması Yansıyor:

“Lozan’da Hıristiyan medeniyeti çarmıha gerildi.”

TIME Dergisinin de Çarpıcı bir Yorum:

“Neticede, Lozan Antlaşması, Türkiye’yi yaka paça Avrupa’dan atmak yerine, Avrupa’yı Türkiye’den attı...”

İngiliz diplomat, Sir Andrew Ryan:

“Lozan İngiltere için bir hezimettir. Lozan’da onursuz bir barış imzaladık. Bu İngiltere’nin şimdiye dek imzalamış olduğu antlaşmaların en uğursuzu, en mutsuzu ve en kötüsüdür”

Lloyd George, Daily Telegraph Gazetesi’nin 28 Temmuz 1924 tarihli sayısında çıkan demeci:

“Uygarlığın başarısızlığı... Her şey sona erince İsmet’in gülümsemesine şaşmamalıdır. Ankara’dan alınan haberlere göre barış orada büyük bir Türk zaferi olarak karşılanmıştır ve gerçekten de öyledir...”

Tarihçi Arnold Joseph Toynbee’ye göre:

“Lozan bir Türk zaferdir. Lozan’da müttefikler Türk ulusçularının yaklaşık olarak tüm taleplerine boyun eğdiler. Dünya şaşılacak bir manzarayla karşılaşmıştır: Yenilgiye uğratılmış ve görünürde yıkılmış olan bir ulus, yıkıntıların üzerinden yükselerek kesinlikle eşit koşullar içerisinde dünyanın en yüce uluslarının önüne çıkarak, 1. Dünya Savaşı’nın aşağılanmış olan muzafferlerinden hemen hemen her ulusal dileğini kazanmıştır...”

25 Temmuz 1924 Tarihli Fransız Eclair Gazetesi:

“Hilal, haç’a böylesine bir yenilgi darbesi indirmemiştir. Batı’nın saygınlığı toprak olmuştur ve uygarlık, barbarlığın önünde eğilmektedir... Fransa’yı bu aşağılayıcı duruma getirmiş olan Franklin Bouillon, parlamentoya üye seçilmiştir.”