Kurban Bayramı gelmeden hazırlıklar başladı. Annem, bayramda gelen giden çok olacak diyerek dip köşe temizlik yaptı. Baklavalar, börekler, sarmalar hazırlandı. Bayram kıyafetleri askılarda yerini aldı. Kurban kesilirken giyilecek eski kıyafetler, bilenmiş bıçaklar, kovalar, leğenler arabaya yerleştirildi.

Kurban Bayramı sabahı gün ışımadan “Haydi kalkın bakalım çocuklar, bugün bayram!” diyerek annem bizi uyandırdı. Babam ve dedem bayram namazına gitmişti. Annem bir yandan sofrayı hazırlarken diğer yandan da bir komutan gibi bizlere emirler yağdırıyordu.

“Elinizi yüzünüzü yıkayın! Üzerinizi giyin! Çabuk olun!”

Uykumuz bir anda dağılmıştı. Yataklar hızlıca düzeltiliyor; banyonun, tuvaletin kapıları önünde iddialar yapılıyordu. Bayramlıklarını giyenler, aynanın karşısına geçip saç tarayıp, süsleniyordu.

Zil sesi ile birlikte hepimiz kapı önünde sıraya geçtik. Babam ve dedem gülümseyerek içeri girdi.

“Bayramınız mübarek olsun çocuklar.”

“Bayramın mübarek olsun dede.”

“Senin de bayramın mübarek olsun, çok bayramlar göresin evladım.”

“Bayramın mübarek olsun anne.”

“Bayramın mübarek olsun baba.”

Sarılıp öpüştük, bayram harçlıklarımızı alarak kahvaltı sofrasına oturduk. Annem, bayram sofrasını donatmıştı. Sohbet ederek, şakalaşıp, gülüşerek karnımızı doyurduk. Dedem:

“Bugün ne olmuş biliyor musunuz çocuklar?” diyerek anlatmaya başladı. “Hz. İbrahim Peygamber evlat hasreti ile yanıp tutuşmuş ama bir türlü çocuğu olmamış. Allah’a yalvarmış, yakarmış. En sonunda da, bir evladım olursa onu kurban edeceğim, diye dua etmiş. İbrahim peygamberin duası kabul olmuş ve bir oğlu olmuş. Adını İsmail koymuş.”

Dedemin gözleri yaşarmıştı, sanki o anı yaşıyordu. Derin bir nefes aldı. “ Allah kullarını sınava çeker yavrularım, başarılı olanlara da cennetini müjdeler. Bu gün Hz. İbrahim’in sınav günüdür.”

Hepimiz susmuş dedemin anlattıklarını can kulağı ile dinliyorduk. Ben dayanamayıp atıldım.

“Oğlunu gerçekten de kesecek miymiş dede?”

“Kesekmiş ya…”

Abim her zamanki bilmişliği ile konuştu:

“Allah, kulunu kurban ettirir mi hiç?”

“Evet, haklısın torunum, kulunun teslimiyetini sınamak için son ana kadar beklemiş Yüce Mevla. Hz. İbrahim tam bıçağı süreceği sırada da müdahale etmiş Rahman. Bağışlamış, bağışlanmak için bu mübarek günleri bizleri nasip etmiş.”

Abim, kafasını meşgul eden soruyu sormadan edemedi:

“İyi de dede kimi insanlar bunu hayvan katliamı olarak değerlendiriyor.”

Babam, dedemden önce atıldı:

“Neden hayvan katliamı olsun oğlum, kesilen hayvanların etleri ziyan olmuyor ki fakir-fukaraya dağıtılıyor.”

Dedem:

“Torunum, Kurban’ın pek çok hükmü var. Her hayvan kesilemez. Kurban edilecek hayvanın yavru, gebe, sakat olmaması gerekir. Üstelik yedi kişi bir büyükbaş hayvanı kesebilir. Amaç katliam ya da hayvan neslini azaltmak değildir. Kurbanı, parası ve malı olan insanların yılda bir sefer fakirleri doyurması olarak düşünebilirsin.”

Annem:

“Kurban Allah’a yakınlaşmak için yapılan bir ibadettir oğlum.”

Sohbet çok güzeldi ama vakit ilerlemişti. Babam:

“Haydi bakalım, toparlanın, gidelim ve kurbanımızı keselim.” diyerek bizleri hareketlendirdi.

Dedem, tekbirler getirerek kurbanımızı kesti. Kurban eti eve girmeden annem bir kısmını fakirlere dağıttı. Bir kısmını da gelen misafirlere ikram etmek için pişirdi.

KURBAN ETTİM

Günahlara tövbe ettim

Haramlara perde gerdim

Kör şeytanı yere serdim

Kurban ettim nefsim seni.

Düşmanıma selam verdim

Dostlarımla bayram ettim

Yüreğimle kelâm ettim

Kurban ettim nefsim seni.

Rahmetini bekleyerek

Cennetini özleyerek

Arzuları közleyerek

Kurban ettim nefsim seni

Dini bayramlar, inanan insanlar için huzur günleridir. Kaynaşma, paylaşma, dayanışma günleridir. Kurban, sadece Hz. İbrahim’in, Hz. İsmail’in teslimiyeti değil tüm mümin kulların nefsini şeytanın hilelerinden kurtarıp Allah’a teslim etmesidir.

Kurban Bayramınızı canı gönülden kutluyorum. Sevdiklerinizle birlikte sağlıklı, huzurlu, mutlu bir bayram geçirmenizi diliyorum.

Ya toprak ol

Ya da su

Sakın ateş olma