KÜLTÜRDE/ MEDENİYETTE ÇORAKLAŞMA...

Kültür, nesilden nesile aktarılan bir toplumu diğerlerinden ayıran ve millet yapan değerlerimiz: Dilimiz, inancımız, tarih şuurumuz,gelenek- göreneklerimiz, töremiz, giyim- kuşamımız eğlencelerimiz, yemeklerimiz, olaylar karşısındaki tutumumuz, ahlâk anlayışımız...kısacası yaşayış şeklimiz, hayat tarzımızdır.

Milli kültür ise, milletin çoğunluğu tarafından benimsenen,tasvip edilen kültürdür. Selamlaşma, bayramlaşma...gibi.

Kültür ve medeniyetlerin oluşumunda inançlar, kendi rengini, kokusunu o toplum yaşayışına aksettirirler.

Kültür ve medeniyetlerin sonraki nesillere aktarılmasında dil ve aile başat rolü oynarlar.

Tarih boyunca bizi ayakta tutan güçlü aile yapımız maalesef çatırdıyor. İnsan yapımız bozuldu.Ne doğulu kalabildik, ne batılı olabildik. Geleneksel aile yapımız kayboldu. Ne şehirli ne de köylü...Ailenin kutsiyetinden nasipsiz; ahlâkî değerleri önemsemeyen, kıyafetleri ucube, çalışmadan, alınteri dökmeden çok kazanmak isteyen; çocuklarına sorumluluk veremeyen, vur patlasın çal oynasın tarzında yaşamak isteyen, dudakları arı sokmuş gibi şişmiş, yüzleri aynı yerlerde imal edilmiş kız ve onlara benzemekte bir sakınca görmeyen erkekler yeni aile yapımızın taşıyıcı unsurları...

Başta söylediğimiz kültür unsurları tamamiyle değişiyor. Tabii ki, kültürler de değişir ama kendi özüne, mayasına sadık kalarak...Bizdeki değişim hiçbir kurala bağlı değil. İnsanımızın mayası bozuluyor.

Aile birlikteliğinin oluştuğu düğünler de başka bir hilkat garibesi... Görgüsüzlük,şımarıklık, kültürsüzlük, edepsizlik, gürültü, nezaketsizlik had safhada. Müzik facia... Gittiğimiz düğünlerde, nerden düştük bu curcunaya, bir kurtulsak derdine düşüyor insan. En muhafazakâr beldeler ve aileler de aynı rezil görüntü içerisinde. Düğünlerimiz düğün gibi değil dostlar...Bizi biz yapan değerler kayboluyor. Elimizin altından gidiyor...heyhat

Dilde de kısırlaşma had safhada...50- 60 kelimenin esareti altındayız. Yeni fikir ve düşünce adamlarımız, sanatkârlarımız, edebiyatçılarımız, yazarlarımız, şairlerimiz yok maalesef...Üniversitelerimiz de tam bir çoraklaşma içindeler.

Yeni bir diriliş ruhuna ihtiyacımız var. İnsanımızı akıl, ilim ve ahlâk yoluna çağırıp bu kültürel yozlaşmayı, kuraklaşmayı bitirecek" Ey Türk! Titre ve kendine dön" emrini verip, " Bir elime ayı, bir elime güneşi verseniz yine de davamdan dönmem" diyecek lideri ve kadrosunu bekliyoruz hayli zamandır...