Kırşehir'in tarihi mekanlarından biri olan, şehrin tam ortasında yer alan ve halk arasında Kale de denen Kalehöyük’te Ahi Evran Üniversitesi ile Kırşehir Müzesi işbirliğinde Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Işık Adak Adıbelli’nin bilimsel danışmanlığında 2012 yılında başlayan ve düzenli olarak yürütülen arkeolojik kazı çalışmaları 2014 yılı Ağustos-Kasım ayları arasında da devam etti.
Tarihin gün yüzüne çıkartılması için altyapı oluşturacak olan sondaj kazı çalışmalarına 25 Kasım 2009'da resmi törenle sembolik olarak ilk kazmanın vurulmasıyla başlanan, Osmanlı, Selçuklu, Bizans, Roma ve Eski Tunç çağlarına ait pek çok seramik parçasının bulunduğu ve kazı çalışması ile M.Ö. 3000'li yıllara, Demir Çağı'na kadar olan kültür tabakalarına ulaşılacağı düşünülen Kalehöyük'te yürütülen kazı çalışmaları hakkında bilgi veren Yrd. Doç. Dr. Işık Adak Adıbelli bu yıl da geçen yıllarda olduğu gibi höyüğün güney bölümünde yoğunlaştıklarını ve ayrıca höyüğün kuzey bölümünde de yeni bir sondaj kazısının yapıldığını belirtti.

Adıbelli açıklamasında, “Kazı çalışmaları ilk etapta höyüğün güney ve güney doğusunda yer alan plankarelerde gerçekleştirildi. Bu çalışmalar sırasında yüzeydeki bahçe toprağı kaldırıldıktan sonra ocak ve belirli bir yapıya bağlı olmayan duvar kalıntılarının olduğu yaklaşık 0,5 metre yüksekliğinde Osmanlı tabakası ortaya çıkarıldı. Söz konusu tabakada ele geçen az sayıdaki pişmiş toprak pipo parçaları ve mavi beyaz İznik çini parçaları dışındaki buluntular kaba günlük kullanım kap parçalarından oluşmaktadır. Osmanlı dönemi işliklerinin altında ise yaklaşık 1/1.5 metre yüksekliğinde çok sayıda çöp çukuru, ocak ve duvar kalıntılarının olduğu oldukça tahrip olmuş başka bir tabaka belirlendi. Söz konusu tabakanın bazı bölümlerinde kısmen korunmuş işlik kalıntıları ve çöp çukurlarından ele geçen 13-14. yüzyıllara ait sırlı tabak ve kandil parçaları bulundu. Ayrıca kazıda ele geçen Selçuklu tarzı alçı stuko parçaları ise Selçuklu dönemine ait önemli buluntulardır” dedi.

Bunların dışında tabakada dağınık halde Bizans, Geç Roma ve Roma dönemine ait buluntuların da ele geçirildiğini söyleyen Yrd. Doç. Dr. Işık Adak Adıbelli, “Bu tabakanın altında ise yaklaşık 2.5/ 5 metre derinlikler arasında Helenistik dönem tabakası tespit edildi. Milattan önce 4./2. yüzyıllar arasına tarihlenen çok sayıda pişmiş toprak kap parçaları ile tabaka kendi içerisinde yapı katlarından oluşan evrelere ayrılmıştır. Katmanlarda belirlenen kerpiç ve moloz taşlardan yapılmış duvar kalıntıları yoğun tahrip görmüş ve birbirinin üstüne alt evreyi tahrip ederek inşa edilmiştir” diye konuştu.