Kırşehir’de her gün bilgisayarın başına oturup, “Bugün ne yazayım?” diye düşünürken, ister istemez paniğe kapılıyorum. Yeni Maliye Bakanımız ve sayın damadımızın İstanbul’da iş adamlarına verdiği brifingi sonuna kadar dinledim. Duyduklarımın otuz senedir dinlediklerimden hiç bir farkı yok, hep aynı endişe hep aynı laflar, fakat nazarı dikkatimi çeken tek şey, yeni uygulanacak yeni ekonomi programların açıklamasını bekledik.
İş adamları da merakla aynen benim gibi beklediler. Eniştemizin ve yeni Maliye Bakanımızın aynı kelimeleri tekrarlayarak, laf kalabalığı ile dolu konuşmalarından iş adamlarının da pek bir şey anlamadıkları mimiklerinde belli oluyordu. Hep aynı hikâye cekli, caklı aynı kelimeler…
Binilen arabanın kırbacı başkasının elinde olunca, binici veya müşteriler atın gemini bıraksa da, çekse de tempodan bir değişiklik olmuyor.
Ekonomik kriz her ne kadar “yok!” dense de, yetkililerin halkı yastık altına ve bankalara yönlendirme konuşmaları, krizin ayan beyan ortada olduğunu gösteriyor.
Piyasada esnafın ne durumda olduğunu, esnafın yüzüne bakan anlar. Sayın eniştenin ekonomi programını açıklarken (gerçi açıklanan yeni bir program yok ya, kendileri var diyor) eğitim ve tarımla alakalı hiç bir açıklama yok. Gerçekten dikkat çekici ve vahim bir durum.
Eğitimciler bambaşka şeylerden bahsediyor. Din ağırlıklı eğitim veren imam-hatip okullarının durumu ortada. Bir başka konuda tarım, hâlbuki tarım ağır sanayinin lokomotifi sayılır. Tarımda dışa bağımlılık ağır sanayiyi ülkeden siler ve kesinlikle gelişemez. En verimli tarım arazilerini beton vadisine çevirende mi yabancı güç. Tarım alanlarına üretime hiç katkısı olmayan ve doğayı kirleten mandıralarda mı yabancı güç müdahalesi veya tavsiyesi ile açılıyor.
Eğer var olan tarım politikasıyla devamda ısrar edilirse, her konuda dışa bağımlılıktan kurtulmak mümkün değil.
Türkiye’nin dış güçler tarafından sıkıştırıldığı ve yaşanan krize sürüklendiği bir nebze doğrudur. Peki, iktidarın buna çarşaf tuttuğu gerçeği neden gizlenmeye çalışılıyor anlamak mümkün değil.
Bütün olanlardan daha önemli gelişmeler oluyor Suriye’de. A.B.D ve Rusya’nın bazı konularda anlaştıkları doğrudur. Veya Rusya kendi tarafına Türkiye’yi çekmek için ikili oynuyor. Suriye’deki son gelişmeler ve Esad’ın, ülkenin büyük bir kısmını kontrol altına alması, yalnız başına mümkün görünmezken, atağa geçen Suriye güçleri PYD ve PKK ile anlaşarak, Türkiye’nin desteklediği ÖSO’nun kontrolündeki yerlere saldırmaya hazırlanıyor. Yani Türkiye ile karşı karşıya gelecek. Bu durumda Rusya’nın ve NATO ülkesi olan ABD ve diğer üyelerin tavrı ne olacak. İşte büyük kriz ve kaos o zaman başlar.
İşimiz hayli zor, Allah yardımcımız olsun.