Yaşadığım süre içerisinde, bu kentte, 32 yaşıma dek insan kalabilmenin ve insana bir şey katabilmenin mücadelesi içinde oldum hep. Dürüst insan, mutlu eden insan, direnen insan, umuda yüzünü dönmüş insan, aşkı kutsal kılan insan, saygı duyan, sevgi sunan, barışı isteyen, savaşlara ve bölünmeye karşı duran insan değerleri ile eklemlendi ömrüm.

Yaşadığım süre içerisinde, bu kentte, 32 yaşıma dek insan kalabilmenin ve insana bir şey katabilmenin mücadelesi içinde oldum hep. Dürüst insan, mutlu eden insan, direnen insan, umuda yüzünü dönmüş insan, aşkı kutsal kılan insan, saygı duyan, sevgi sunan, barışı isteyen, savaşlara ve bölünmeye karşı duran insan değerleri ile eklemlendi ömrüm. Hiç değil kendime olan saygım adına bunu yaptım.
Ülkenin milli değerlerini, ağrılarını ve tutkularını okumaya başladığım yıllar, ilk öğretim son sınıf itibariyle başladı desem yeridir. Barışa, çocuklara, çam ormanları gibi yanan anaların figanına sarılmak, aşkı görkemli bir festival gibi karşılamak üzere verdiğim sosyal ve siyasal mücadelelerim, geleceğin direncini tetikledi bana. Konuşan, koşan, sorumluluk duyan, çalışan, örgütlenmenin ve insan ilişkilerinin ömürden bir onur olduğunu bileyen bir Deniz KILIÇ kimliğini kazanmıştır hayatım. Bu yüzden hiçbir renk, hiçbir siyasal refleks ve hiçbir coğrafya, insanı insan yapmak, insana katılmak, toplumsallaşmaya öncülük eden bir çoğalma ile bana yaşamı, yarınları, bir arada barışı ifade eder.
Bu zaman dek ömrümün tamamını neredeyse Kırşehir’de, namusumun kalesi bu kentte geçirdim. Üniversite, vatani görev, sosyal katılım, sosyal yaşam nedeniyle geçirdiğim zamanlar bir başka şehirlerde ise misafirliklerim söz konusu olmuştur. İliklerime dek yokluk, iliklerime dek yoksulluk, mücadelenin kalburundan geçen bir aile ve çocukluğumdan bu yana bütün kuşatmalara rağmen göz bebeklerimden geçen ülke ve halk gerçekleri çok kutsal sorumluluklara düşürdü beni. Geçirdiğim bu kederli yolda küstahların, görgüsüzlerin, hainlerin, sorumsuzların dostu olmadan edindiğim tavır hiçbir zaman siyasetçi, yazar ve şair olma iddiasına da düşürmemiştir beni. Yükleyip sırtıma sevdayı ve aşkın umuda yürüyüşünün kan ter içinde ilerlemesi olarak gördüğüm yaşam, aileme, ailem için zaferlere, dostlarıma saygı ile yüzümü dönüşüme, anıları taze ve ruhumdan bir parça olarak saydığım en öncelikli değerlerdir. Haksızlığa, hukuksuzluğa, saygısızlığa, sevgisizliğe ve adaletsizliğe karşı tavırsal tırmanışa geçen duygularımın beni bir çok kötülüklerden koruduğuna her zaman da inanmışımdır. Halkın ve hakkın adaleti var, ne kutsal bir avuntu.
Hayatımın kalelerini okuyarak, yazarak, dinleyerek ve en önemlisi toplumsal mücadelelere katılarak korudum desem yeridir. Açlığın, yoksulluğun, satılmanın, bir başına kalmanın karanlıklarında kalsam da, hiçbir savaşa karşı malûp geldiğimi anımsamıyorum bu yüzden. Zaman ve mücadele en iyi ilaçtı. Karamsarlıklara, karasızlıklara ve umutsuzluklara yer vermeden gelişmenin yaşamı bir başkaydı. Yaşamın kalbimde baskıladığı yokluk hiçbir zaman bir başka varlığa gaspımı getirmedi bana. Ülkenin dört bir yanında ötelerden bu yana gelen barışa, insanlığa, aşka karşı yapılan zulmün neferi olmak, iliklerine dek hissetmek, emekçinin, kadının, çocukların dünyasında yaşamak ve büyümek ayrıcalıklı olmaktı her zaman. Yaşam yıkımlar düşürse de ömrüme, ruhumun kazandığı kudret ve tutum beni mutsuz etmeye yetmiyordu. İşte buna çıldırıyorum.
İnsan duygularını yıkmadan, barış ve adalet içinde, mücadelesi saygıya dönük, Kırşehir’de bir Deniz KILIÇ kimliğiyle mücadele yıllarımın tezlerini uzun zamandan bu yana Kırşehir Çiğdem Gazetesinde puntolamaya çalıştım. Gazetenin güzel ve yürekli insanlarıyla çalışmaya da devam edeceğim. Yılların birikimlerini ilk tecrübem, ilk heyecanım ve deneyimim diye bileceğim Aşkın ve Savaşın İzleri isimli şiir kitabımla 97 ve 2015 yılları arası şiirlerimle zafere götürmek istedim. Önümüzdeki günlerde sizlerle kucaklaşacak olan kitabımın bir çok şiir kitabından farkı da oldu. Kitap gece gündüz büyük uğraşlarla yüzeye çıkan mısralarla toplumsal mücadelelerin, duyarlılıkların ve insanlığın özlemini barındıran şiirlerle dolu. Görüş ve felsefe de serptik aralarına şiirlerin. Tarumar edilmiş, dağılmış ve aşkı parçalanmış bir benliğin ve bir toplumun yaralarını şiirler onarabilir ancak dedim ve çıktım bu yola.
Aşkınız ve barışınız olsun.