Cinayet cinayet üstüne, tecavüz tecavüz üstüne. Sokaklar salyalı pezevenk suratları, cilalanmış, boyalanmış ruhsuz kadınlar sulietiyle.

Cinayet cinayet üstüne, tecavüz tecavüz üstüne.
Sokaklar salyalı pezevenk suratları, cilalanmış, boyalanmış ruhsuz kadınlar sulietiyle.
Namusta namus kalmamış, insanda onur. Rant ve para köpek eylemiş kulu, zulüm zulüm üstüne.
Hiç uzağa gitmeye gerek yok, Kırşehir sokaklarına bir bakın. Neler göreceksiniz neler?
Gidin bir bakın şu Kırşehir Belediyesi’nin Kent Parkı’na neler göreceksiniz, neler…
Yeni çağın entelektüel çocukları hayatı ve ülkeyi yorumluyorlar güya, yalaka medaratörler eşliğinde, yal kokan konular üzerine savlar sav üstüne.
Beli kırılmış hayatın…
Çocuklar öldürülmüş, tecavüze uğramış, açlık kapılara dayanmış, para politikaları rehin almış toplumu, ülkenin dört bir yanı yangın yeri, tadı kalmamış yaşamın, gazete manşetlerinde oturmuş beyler, utanmazlık, arsızlık, yüzsüzlük üstüne.
Geleceği belirsiz, geçmişini unutmuş, karakter yoksunlarıyla kuşatılmışız.
Son model arabaları, marka kıyafetleri, cilalı papuçları, kat kat binaları, bankada yüklü paraları ile bacak aralarını şizofren hastası gibi kaşıyan süper dangalakların kalabalığında insan kalmayı arıyoruz. Yetmiyor, bunlara karşı özenti özenti üstüne.
Para kokuyor ilişkiler. Tehdit kokuyor. Korku kokuyor. İktidar kokuyor. Makam kokuyor…
Yalana yalana salyalaşan bir çaresizlikle kuşatılıyoruz. Para olabilmenin, güç olmanın uğruna giderek bataklaşıyoruz. Giderek çürüyor, giderek tükeniyoruz.
Kıçını kaldırıyoruz at kılıklarının, parasından, makamından, iktidarından başka hiç bir şeyi ama hiç bir şeyi olmayan sosyal mikropların geliştirdiği bir dünyada sıkışıp kalıyoruz.
Oysa toprakla son bulur hayat.
Ve her insan ölümü tattığında, defnedilmeden önce aynı kalite pamuk ile tıkanılacak her yerinden. Hayatın bugününü gören kimi vicdanlılar, insan kalmaya direnenler ise; sizi dualarla değil, en haklı küfürlerini ede de gömüyor toprağa. Cehennemin koynuna.
Güzelim insanlığın,
Onurun, barış içinde yaşamın katilleri, sokaklarda adım attığınız ayaklarınıza tüküreyim,
Kokular içinde traş olduğunuz yüzünüze, haydut gibi gezindiğiniz güneş gözlüğünüze, takım elbisenize. Kişiliğinize tüküreyim sizin, adamlığınıza, kadınlığınıza. Sevgiye ve insana dair kim zulüm işlemiş, kim ki dünya malına kişiliğini peşkeş çekmişse alayınıza tüküreyim.
Bir toplum ellerimizden kayıp gidiyor, bir ülke acılar içinde kıvranarak.
Sen oturmuş hala makamın ve paranın derdindesin.
Satın almadın ya beni deyyus, parana, gücüne, makamına tüküreyim…