KIRŞEHİRLİLER’İN ANILARINDA YAŞAYAN ÇARŞI ve SOKAKLARI

BİRİNCİ ÇARŞI (3)
Kale Eteği, ya da Birinci Çarşı olarak bilinen o tarihî sokak da anılarımızda arasında canlılığını koruyor.
Bugün Polis Evi’nin karşısında beyaz eşya mağazasına dönüştürülen, benim de 50 yıl önce gazete bıraktığım rahmetli Mehmet Efendi’nin oğulları Reşat, Nejat ve Vedat Sülükçü’nün işlettikleri tarihî Sülükçüler mağazasında ne ararsanız bulunurdu. Bu nedenle mağazaya “Binbir Çeşit Mağazası” adı verilmişti.
Mehmet Efendi’nin hiç su içmediği, ama günde bilmem kaç bardak çay içtiği oğulları tarafından anlatılırdı. Mehmet Efendi yaşı sekseni geçmesine rağmen mağazanın girişinde sol taraftaki canlı bölmede oturur, damga pulu satardı. Torunu yaşındaki insanlara kusur etmeden ayağa kalkar, hizmet ederdi. Bu mağazada geçtiğimiz yıllarda kaybettiğimiz oğlu Reşat Sülükçü aynı titizlikle, aynı güzellikle ve aynı dürüstlükle Kırşehirlilere hizmet etti. Babaları Mehmet Efendi gibi oğulları Nejat, Vedat ve Reşat Sülükçü de vefat ettiler.
1950'li yılların sonunda Türkiye İş Bankası Kırşehir Şubesi'nin ilk olarak faaliyete geçtiği, bugün Hamza Akbal ve oğluna ait beyaz eşya mağazası bulunan eski Binbir Çeşit Mağazası’nın bitişiğinde iki katlı Ziraat Odası'nın malı binanın altındaki büyük dükkânı uzun yıllar aşiretten Tahip Yavuz adlı hemşehrimiz önce lokanta, sonra pastane olarak çalıştırdı. Daha sonra Tahip Yavuz Kırşehir’den ayrılarak İstanbul’a yerleşti. Bir ara bu dükkânda Belediye altında ayakkabı ve plâk mağazası olan, şimdi hepsi ebediyete intikal etmiş Kındamlı Etem Cihan ve oğulları Sait ve Yaşar’ın Tahip Yavuz’dan devralarak ticaret yaptıklarını hatırlıyorum. Bu büyük iş yerinde daha sonra Öğretmenler Bankası hizmet verdi. Banka kapandıktan sonra bir ara mobilya mağazası oldu. Şimdi ise Ziraat Odası kendi mülkü bu dükkânda ziraî ilâçlar satıyor.
Yanındaki dükkânda ise yıllardır sobacı ve bisikletçi faaliyet gösteriyor. Üstündeki dükkânda da terzi Memiş Usta vardı. Bitişiğindeki iki katlı dükkânda ise uzun yıllar Kırşehirliler’e hizmet eden, kendisini çok yakından tanıdığım Erhan Baytok'un ağabeyi Ali Baytok'la birlikte Kırşehir'in ilk gazeteler bayii Duran Patır'dan devraldıkları gazeteler başbayiliği vardı. Erhan Baytok’un kırkdokuz yaşında kansere yenik düşerek ölümünden sonra eşi ve çocuklarının bir süre devam ettirdikleri gazete bayiliği daha sonra çeşitli ellere geçmişti.
Yine aynı sokak üzerinde Erhan Baytok'un bitişiğindeki dükkânda ise Yağmurlulu Numan Özdemir'in terzi dükkânı vardı. Kale'ye dönülen köşe başındaki küçük dükkânda Ali Yaşasın ve oğlu 50 yıl berberlik mesleğini sürdürdü. Şimdi burası başka kşiler tarafından çay ocağı olarak kullanılıyor.
Birinci Sokağın solda ilk köşe başındaki dükkânda, yani bugün Orhan Elektronik'in bulunduğu yerde yıllar önce Burhan Işıklı'nın mülkiyeti kendisine ait bakkal dükkânı vardı. Daha sonra Burhan Işıklı bakkallığı bıraktı ve burasını Etibank'a kiraya verdi. Burada yıllarca faaliyetini sürdüren Etibank daha sonra Belediye'ye geçen eski Müstean İş Hanı'nın köşesinin iki katını satın alarak buraya taşındı. Etibank'tan sonra burada Oyakbank ve ING Bank hizmet verdi.
Orhan Elektronik’in üzerinde birbuçuk metrekarelik dükkân daha vardı. Bu dükkânda kuş lâstiği başta olmak üzere bazı çocuk oyuncakları satan, lâstik ayakkabı tamir eden, evinde ürettiği kadayıfları satan, “Lâstikçi Ali Ağa” diye tanınmış bir hemşehrimiz otururdu. Bu dükkânların altında da Ali Gökçebel'e ait çay ocağı olduğunu hatırlıyorum. Bu küçük dükkânın yanında Özbağlı bir hemşehrimizin halıcı dükkânı vardı. Bu işyerinin yanında ise kırkbeş yıl önce bizim Üçgöz’deki bağ evimizin doğramasını yapan Özbağlı Marangoz İshak Kıraç’ın dükkânı bulunuyordu. İshak Usta’nın dükkânının tabelâsı ilginçti: "Çürükyapar Marangozu". Bu levha o zaman benim de dikkatimi çekmiş olacak ki babama dedim ki: "Baba, bu marangoza niye verdin evin doğramasını? Adamın levhası bile 'Çürükyapar Marangozu', yani adam 'Ben sağlam yapmam, çürük yaparım' diyor. Babam "Yok oğlum, sen İshak Usta’nın levhasına bakma. Kırşehir'in en sağlam yapar marangoz ustalarından birisi" demişti. Hakikaten de öyleymiş, İshak Usta’nın yaptığı kapı ve pencereler bugün bile hâlâ aynen duruyor.
Söz açılmışken o yıllarda bir grup esnaf hemşehrimiz Hâkim Mehmet Amcaoğlu ile Savcı Cevdet Bey'e de sormuşlar "Efendim, böyle bir levhanın yazılması uygun mu?” diye. Hâkim Amcaoğlu ne desin? "Bu konuda yasa çıkması gerekir" demiş.
"Çürükyapar Marangozu"nun yanındaki dükkânda o yıllarda kaliteli ekmek üreten Ankara Fırını vardı. Ankara Fırını'nın sahibi geçmişte uzun yıllar "Kırşehir Çiğdem"de yazılar yazan, Kırşehir Lisesi, Mehmet Âkif Ersoy Lisesi ve Özel Kırşehir Koleji'nin yıllarca müdürlüğünü yapmış, aslen Bolulu olan, tek oğlu Kaan Ekici’yi Güneykent civarında geçirdiği trafik kazasında kaybetmesi üzerine Kırşehir'de çok güzel çalışan iki mağazasını ile evini barkını satarak ağlaya ağlaya Kırşehir'den ayrılıp Kuşadası'na yerleşen Hasan Ekici'nin babası Muharrem Ekici'nin fırınını iyi hatırlıyorum. Şimdi Kırşehir'de uzun yıllar kuru temizlemeci olarak faaliyette bulunan, çok temiz bir insan olan Tatarlar'dan Mevlüt Çiçen'in mülkiyeti kendisine ait bu dükkânı oğlu simit fırını olarak çalıştırıyor.
Simit fırınının üstündeki dükkânda da tâ çocukluğumdan beri tanıştığımız değerli ağabeyimiz Alaattin Karabulut'un "Özen Marangoz" atölyesi, yanında ise kendilerini çok yakından tanıdığım Bağbaşı Mahalleli Mustafa ve Salih Akbayır kardeşlerin lokantası vardı. Şimdi aynı yerde Mustafa Akbayır’ın oğlunun çok güzel ev yemekleri çıkartan bir esnaf lokantası bulunuyor.
Bu lokantanın yanında Kırşehir'de uzun yıllar avukatlık yaptıktan sonra İzmir'e yerleşen Avukat Osman Dağtekin'in babasının marangoz atölyesi olduğunu hatırlıyorum. Bitişiğinde Mustafa Turpçu'nun marangoz atölyesi bulunuyordu. Yanında da Dinekbağlı Ümmet’in oğlu Mehmet Usta’nın külekçi dükkânı vardı. Bu dükkânda davul kasnağı, ekmek küleği, kalbur kasnağı yapılırdı. Kale'nin eteğindeki marangozlar 1968 yılında Koru Mezarlığı'nın başka yerlere nakledilmesiyle yerine yapılan Sanayi Çarşısı'na taşınmasından sonra kendisini yakından tanıdığım Mehmet Usta Terme Caddesi'nden yana olan orta blokun ilk dükkânında kasnak yapma işini sürdürdü. Sanayi Çarşısı’nın Kayseri asfaltı üzerinde yaptırılan Kılıçözü Sanayi Sitesi'ne taşınmasından sonra Kale Eteği'ndeki Uzun Çarşı'dan gelen eski esnafların çoğu işlerini bırakıp köşelerine çekildiler.
Kale Eteği’nden Yeni Çarşı'nın ortasından inerken bugün Dönerci Refik Usta'nın oturduğu iki katlı dükkânda kırk yıl önce Saatçi Hakkı Usta'nın oğlu Mehmet Yastıman'ın mülkiyeti kendisine ait saatçi dükkânı vardı. Saatçi Mehmet Yastıman çocuklarının da yetişip tahsil görmesinden sonra Kırşehir'deki gayrimenkullerini satarak İzmir'e taşındı. Kemeraltı’nda dükkân, çeşitli yerlerde daireler alıp ailece oraya yerleştiler. Mehmet Yastıman çok titiz bir insandı.
Saatçi Mehmet Yastıman'ın bitişiğinde Mehmet Ali Ökse'nin marangoz ve mobilya atölyesi vardı. Mehmet Ali Ökse daha sonra burada uzun yıllar oğulları Orhan ve İbrahim Ökse ile beyaz eşya ve tüp bayiliği yaptı. Orhan Ökse ve İbrahim Ökse sonradan başka illere göçtüler. Karşıdaki Ziya Keleş'e ait iki katlı binanın üst katında Çiftçi Mallarını Koruma Malları Başkanlığı, altındaki küçük dükkânlarda ise berber, terzi gibi esnaflar vardı. Hiç unutmam, eskiler de hatırlarlar, bir zamanlar Belediye ile şimdi Polis Evi bulunan Özel İdare Müdürlüğü arasında, araçların park edildiği yerde küçük küçük ayakkabı tamircilerinin kulübeleri vardı. O günkü Belediye Başkanı Kemal Hotomaroğlu ayakkabı tamircilerini buradan kaldırarak Kale'nin Uzun Çarşı'ya bakan eteğine yaptırılan beşer metrekarelik baraka dükkânlara taşımıştı. Ayakkabı tamircileri ilerleyen yıllarda teknolojiye yenik düşerek tek tek baraka dükkânlarını kapatıp kayboldular.
Kale Eteği, ya da Birinci Çarşı olarak bilinen bu sokaktan Uzun Çarşı'ya inerken sağlı sollu marangoz, sandıkçı, kalaycı atölyeleri vardı. Daha sonraki yıllarda bu atölyelerin hâlen İstanbul'da yaşayan Kırşehirimizin yetiştirdiği değerli insan Prof. Dr. İlhan Kılıçözlü'nün babası Belediye Başkanı Ziya Kılıçözlü'nün döneminde Terme Caddesi'nin sol tarafındaki Koru Mezarlığı'nın yerine yapılan Sanayi Çarşısı’na taşınması için epey mücadeleler verilmişti. Kale Eteği ve Uzun Çarşı başta olmak üzere şehrin çeşitli yerlerinde bulunan tamirhane, kaynak, soba, oniks taş atölyelerinin Sanayi Çarşısı'na taşınmaları kolay olmadı tabiî. O yıllarda elektrik dağıtım işlerine de Belediye bakıyordu. Belediye'nin elektrik ustabaşısı "Kel Osman" lâkabıyla ünlü Osman Demirel kendisi bizzat direğe çıkarak buradaki esnafların elektriğini kesmiş, böylece esnaf ve sanatkârların sanayiye taşınmasını sağlamıştı. Şimdi marangozların kalktığı bu iş yerlerinde av malzemeleri satan Faik İnaler ve torunu Koray Özdemir, hırdavatçı Sepkat Uygur’un oğlu Aydın Uygur, baharatçı Şahin Kımçak, boyacı, sobacı, ayakkabıcı, perdeci, su tesisatçısı gibi esnaf işlerini sürdürüyor. Yine burada belirtmeliyim ki Rifat Hoca’nın oğlu, eski Kırşehir kültürünü anlatarak genç kuşağın bir yerde danışmanlığını yapan, çok değerli insan camcı Hüseyin Boynueğri de uzun yıllar camcılık yapmıştı.