1964 yapımı Kırşehir Hükümet Konağını “depreme dayanıklı değildir” gerekçesiyle yıktılar. Yolumun üzerinde olduğu için iyi biliyorum. Yıkım işini dev kepçeler 45 günde zor yapabildi. 1960’ların müteahhitleri çalıp çırpma bilmediklerinden, yapmadıklarından, yapamadıklarından olmalı ki bina son derece sağlamdı. Dayanıklıydı, temelinden su bile çıkmadı. Demiri, betonu mükemmeldi. 
Aynı yere yapılacak Yeni Hükümet Konağı’nın yapımını bir firmaya verdiler. Yine yolum üzerinde olduğundan iyi biliyorum. Firma mükemmel bir temel attı. Giriş katını da öyle yaptı. Birinci katın kolonlarının kimisinin betonu atıldı, kimi atılmakta iken, kalıp tahtaları çakılıyken birden bire bir şey oldu bina durdu. Üç yıldır çivi çakılmıyor! 
Geçenlerde de kalıp tahtaları söküldü ve firma yetkililerince alıp götürüldü. Yani inşaat terk edildi. 
İktidar bu sağlam binayı yapmaya, yenilemeye neden karar verdi?
Acaba rant için mi? 
Sonra ne oldu da bir itilaf mı çıktı?
Yoksa sen-ben ben kavgası mı? 
İnşaatı durduran başka bir neden mi var orası muamma!
Her halde öyledir demek akla uygun düşüyor. 
Yoksa onuru yüksek, yapısı sağlam, hassasiyeti yüksek Türkiye Cumhuriyeti Devleti bu binayı neden yapamasın? 1960’ların yokluğunda yapılan bina 2020’lerin zenginliğinde neden yapılmasın?
Müteahhit-yüklenici firma çok da güzel, mükemmel bir temel atmıştı. Kazık temellerle bina depreme uygun bir şekilde yapımına başlanmıştı. Temel olarak yapımı denetimi tamdı, sağlamdı. Hayatımda görmediğim, göremediğim sağlamlıkta bir temel ve giriş kat yapılmıştı. 
Kimin aklına ne şeytan düştüyse bina nedense çürümeye terk edildi!
Duyduğuma göre Kırşehir Belediyesi’ni CHP, daha doğrusu Millet İttifakı kazanınca deliye dönmüşler! “Bu bina burada mükemmel bir şekilde yapılırsa halk bunu Belediye’ye mal eder! Binanın yapım şerefi CHP’ye mal olur! En iyisi mi biz bunu rezil vaziyette bırakalım, terk edelim! Halk bunu İçişleri Bakanlığı’nın, Özel İdare’nin yaptırdığını bilemez, hesap edemez! Belediye’ye mal eder, en iyi mi yıkalım, terk edelim!” mi diye düşündüler? 
Böyle düşündülerse hem kendilerine, hem Kırşehir’e zarar verdiler.
Bu partizanlık 1950’lerde Kırşehir’i yıkmıştı. Halen belini doğrultamadı. “Neden bana oy vermiyorsunuz?” diyerek il iken ilçe yaptılar. 
Tarihte görülmemiş bir ceza uygulandı! Toplumsal ceza! 
Dönemin Kırşehirli Milletvekili Osman Bölükbaşı bunları çıkıp, kürsüde rezil rüsva ediyordu. Onun olağanüstü konuşmaları karşısında “acze” düştüler, cevap veremediler. Yetersiz kaldılar. 
Dönemin iktidar partisi Demokrat Parti çareyi onu seçen, çoğunlukla kazandıran halka ceza vermekte buldu. Kırşehir’in belini kırdılar. O gün bugündür Kırşehir belini doğrultamıyor (1952-1954)
Şeker Fabrikası’nı sattılar, Hükümet Binasını, şehrin girişinde virane durumda, gelen geçenin görüntüsü alanına soktular. Gelen geçen herkes “Aferin AKP iktidarına böyle bir viraneyi kimse yaratamazdı!” deyip gidiyorlar.
Böylece Ahi Evran Mahallesi, Ankara Caddesi’ndeki insan trafiğini de kestiler. Dolayısıyla halka da ceza verildi. O binaya günde 500 kişi gelip gidiyordu. Defterdarlık, Nüfus İdaresi, Tapu İdaresi, Sanayi ve Teknoloji Müdürlüğü, Valiliklerin birimleri, Tapu Kadastro Müdürlüğü… derken çalışan memurlar, elemanlar, iş sahipleri, gelip gidenler derken günde gelen insan sayısı bini buluyordu. Bu trafiği de yıkmış oldular. Mahalleyi de tenhalaştırdılar. 
Yazık, günah değil midir buradaki insanlara?
Partizanlığın zulmü ve yıkıcılığından ne zaman vazgeçecekler?
Partizanlık, oy hesabı, ülkeleri mahvetmiştir! 
Bu bina biran önce bitirilmelidir. Kırşehir’in yüzkarası olmak durumundan çıkarılmalı ve yine eskiden olduğu gibi Hükümet Konağı olarak kullanılmalıdır. 
Yazık, günah, merhamet edin, acıyın, Ahi Evranların, Hacı Bektaşların, Gülşehrilerin, Aşık Paşaların… Osman Bölükbaşıların, Celâl Tekinerlerin, Neşet Ertaşların memleketine sahip çıkın! 
Size Peygamberimiz Hz. Muhammed’in bir hadisini hatırlatmak isteriz:  
“Kâfirlerin iktidarı bile, eğer adil ise sürebilir. Ama müminlerin iktidarı eğer adaletsiz ise mutlaka yok olur.”
Kırşehir Hükümet Konağı’nı yarım bırakıp kaçanları, ya da başka bir yapıya dönüştürmek isteyenleri bu kararından vazgeçmeye davet ediyoruz!..