Yaşadığımız şehrimizin sanayileşmesi adına geçmiş tarihlerde o kadar güzel hamleler yapılmış ki, her birisi bir ayrı güzellik. Ne yazık ki yılların çabası ve mücadelesi sonucu faaliyete geçen, ilimize ve bölgemize katkılar sağlayan bu yatırımlar ne yazık ki her biri de kişisel çıkar, şahsi menfaatlere heba edilmişler.
Daha sonra bu işletmelerden kalan yerler kimisi atıl vaziyette çürümeye terk edilirken, kimisi formalite genel kurullarda sermaye artırımına gidilerek birilerinin eline geçmiş, kimisi iflas ettirilerek elden çıkarılmış ve satın alınan şahıslar tarafından yarım yamalak ta olsa çalıştırılır gibi iken, şimdi bakıyorum tamamen kapandılar.
1970’li yıllarda yılların alın terini veren gurbetçi işçilerimiz başta olmak üzere binlerce Kırşehir sevdalısının yedikleri darbe yanlarına kâr kalmıştır ne yazık ki. Ardından ne oldu? Onların kurduğu bu işletmelerin arsalarının yerinde yeller esmiş, konut projeleri ile milyonlar birilerinin cebine girmiştir.
Kayıp olan onlarca yıl ve ortaklar adına iç edilmiş paralar, ardından kaybeden, zarar eden, en önemlisi de kötü örnek olarak yatırım yapacakların karşısına çıkartılmış kötü örnekler olarak tarihe geçmiştir.
Benim naçizane kafamda oluşturduğum fikre sizler katılırsınız, katılmazsınız veya ekleme yaparsınız saygı duyarım. Bir kere şehrimiz adına suyu, yani şehrin kalkınmasını kendi haline bırakmamak gerekiyor. Bir planlama dahilin de fizibilitesi yapılmış, yatırımlar herkese açık bir biçim paylaşılması gerekiyor. Bunun içinde şehrin devlet temsilcisi ile şehremini yaşayan insanının seçtikleri temsilcileri bir araya gelerek, üretilen projelerle birlikte şehrimizin yararına hamleler yapılmalıdır. Bununla başlayan sürece yatırımcılar ve sorunları ile hem hal olunmalıdır.
Kırşehir’de çözülecek her sorun, yetkililerce elin taşın altına konulması gibi uzatmadan, dürmeden bükmeden yatırımcı sorunları çözülmelidir. Zaten ne kaybetmişse bu şehir, yapılıyor zannedilip yapılmayan sümen altına sokulan taleplerden kaybetmedi mi?
Son seçimlerde sayın vekilimizin kaybettiği Kırşehir Belediye Başkanlığı seçimlerinden sonra söylediği bir söz aklımdan asla çıkmıyor, çıkmayacak. Sen bu şehre hizmete talip olmuş isen buna odaklanıp, bu hedefe koşacağına mahalle ağzı ile konuşma yapmak, kendini alkışlatmak asla ne size, ne de bu şehre yakıştı.
Neyse bu konunun zamanı da gelecek sabırla bekliyorum. Bu şehrin yatırımcısının talebi var, bu şehrin yatırımcıya ihtiyacı var. Bu şehrin insanlarının yokluk, sefalet, gariplik, okumuş çocuklarının iş talepleri var.
Ey kış uykusunda uyuyan insanım duyacaksınız bu sesi, duyacaksınız bu insanların feryadını! Yeter artık neymiş iki büyük il arasına sıkışmış şehir. Neymiş yatırımcı gelmiyormuş. Bana bak kardeşim Kırıkkale 100 km, Kayseri 130 km Dün il olan Aksaray 110 km, Nevşehir 135 km. Burada yatırım yapan Türkiye’nin göbeğindeki Kırşehir’e yatırım yapmaz mı, elbette yapar.
Yeter ki yatırım için altyapıyı hazırlayalım, yeter ki elimizi yüreğimizi taşın altına koyalım, günü yaşamak yerine yarınların planlarını, yaşamını harekete geçirelim. Küsmeden, kırmadan o onun adamı, bu şunun adamı, bu benim adamım hikâyelerine kapılırsak bugün olduğu gibi havanda su dövmeye devam ederiz…
Yeter artık içi boş hikâyeler dinlemekten bıktık, her gün bu şehir ve insanımız adına yeni bir yatırım, yeni bir oluşum planlaması yapılması vakti geldi de çoktan geçiyor bile. Nedense arkada kalan eski değimle nal toplayan biz olurken, etrafımıza baktığımızda atı alan su yolunu çoktan geçmiş oluyor.
Kırşehir’de herkesin sevgi ve saygısını kazanan Sayın Valimiz İbrahim Akın bu il için planlarınızın olduğunu biliyorum, lütfen daha gayret kâr olmanızı istiyorum. Çağırın bu şehrin seçilmişlerini, anlatın bu şehrin çözülmez konularını. Tabi biliyorum ki siz de kötü olmak istemiyorsunuz, ama ne yapacaksınız doğruları söyleyerek belki kırılacak, belki de size arkanızdan diş bileyen zavallılar olacak. Onlar her ne kadar bu memleket yararına çalıştıklarını zannetseler de, kişisel egolarını tatmin ettiklerini bu şehir ve ileri gelen insanı bunu biliyor, siz hiç merak etmeyin.
Adamlar siyasi ağırlıklarını kullanarak Niğde iline Ankara bağlantılı özel şirketlere yap-işlet-devret modeli ile yol yaptırırken, bizimkiler o oto yolda şov yapma yarışına girmelerini de biliyoruz. O yolda poz veren dostlar nerede bizim demir yolu, nerede çevre yolu, nerede hava alanı yolu, nerede Organize Sanayi genişletme çalışması ve Kayseri yoluna bağlantı yolu vs vs vs.
Bırakın ucuz siyaseti koşun bu memleket adına, bu insanlar adına, bütün insanlık adına koşun. Tabi hayat garanti, itibar tavanda, maaş doluluk oranının en üst seviyesinde ölseniz bile (Allah geçinden versin) devlet karşılayacak bütün masraflarınızı.
Ya biz insanlar hayat senaryosunda hep ezilen, hep yok sayılan ne akan, ne kokan bir dilim ekmeğe şükrederken onun bile hesabı olacağını bilip, yaşamaya zor da olsa tutunmaya çalışarak hayat mücadelesi vermek.
İşte burası biraz sıkıntılı olsa da doğruları haykırmaya devam diyerek. Bu şehrin kalkınma hamlelerini yapması gereken makamlar, yapın artık yapacaklarınızı… Koşun durmaksızın nefes nefese kin ve nefretten uzak olarak…
Ne olur Yunus gibi sevelim, sevilelim dünya kimseye kalmaz diyerek. Ahi Evran gibi söyleyerek “AKIL, AHLAK, BİLİMLE çalışıp bizi geçen bizdendir” diyerek, dokunmuşsak Zülfi yâre kırmak için değil bu şehir ve insanı için olduğunu bilmenizi dileyerek hoşça kalın dostlar.
DÜNYA ÖLÜMLÜ HAYAT FANİ İNSANLIK ADINA YAPACAKLARINI ELİNDE FIRSAT VARKEN YAP Kİ ADINI TARİHLER YAZIN .