Biz Kırşehirliler olarak yıllardır “Sizler için çalışıyoruz, işsizliği azaltıyoruz, göçü durduruyoruz, Kırşehir’e deniz getireceğiz, gök kubbeyi aşağıya indireceğiz”  diyen siyasiler tarafından aslı astarı olmayan vaatlerle uyutulduk. Eski okulların ve hizmet binalarının yıkılarak yenilerinin yapılması hizmet olarak gösterildi. Hizmet olarak gösterilen bu faaliyetler göçü durdurmaya, işsizliği azaltmaya, Kırşehir’i kalkındırıp,  geliştirmeye yetmedi. Kısaca birileri bizi yıllardır uyuttu ve sırtımızdan inmeyerek gününü gün etti. 
Kırşehir’de ilk olarak “Kırşehir’den bir şey olmaz, Kırşehir ayyaş, sarhoş memleketi!” gibi anlayışları yıkmamız gerekmektedir. Bu devirde ayyaş ve sarhoşun olmadığı şehir kaldı mı? Yanı başımızda Kayseri’de, Konya’da, Kırıkkale’de sanayi, askeri, eğitim ve kültürel alanda bir şeyler oluyorsa Kırşehir’de neden olmasın? Bunu iyi araştırmamız gerekir.  
Bu şehirler Anadolu şehirleri değil mi? Onlar birlik ve beraberlik içerisinde kalkınıyor da Kırşehir neden kalkınmasın. Konya’nın Mevlana’sı varsa bizim nelerimiz yok ki?
Kırşehir Ahi Evran-ı Veli demek…
Kırşehir Gök Bilimleri Medresesi Cacabey demek…
Kırşehir Türkçe yazıp, Türkçe konuşan Aşık Paşa demek…
Kırşehir Hünkâr Hacı Bektaş-ı Veli demek…
Kırşehir Osmanlı’nın temelini atan Şeyh Edebali demek…
Kırşehir yiğit siyasetçi duayen Osman Bölükbaşı demek…
Kırşehir demek, ünlü bozlakçı Neşet Ertaş demek diyor…
İşte Kırşehir bu…
Bunlara Kaya Şeyhi’ni, Ahmedi Gülşehri’ni, Süleyman Türkmani’yi, Yunus Emre’yi ve diğerlerini ilave edebiliriz. 
Görüyoruz ki Kırşehir’de belki hiçbir ile nasip olmayan tarihi ve kültürel değerler var. 
Kırşehir buram, buram tarih ve kültür kokan şehirdir.  
Araştırmacı tarihçiler Kırşehir için Türk Dili’nin Başkenti ifadesini kullanmaktadırlar. Kırşehir öyle üç beş cahilin dediği gibi sarhoş ve ayyaş memleketi değildir. 
Kırşehir’de türbe sayısı çok. Geçmişte ileriyi düşünerek bu türbeleri, bu eserleri Konya Mevlana Türbesi gibi yaparak Kırşehir’in ekonomisine katkı sağlayacak hale getiremedik. Tanıtımlarını yapamadık. Faydalanmak için girişimler başlatmadık. Rant uğruna, para uğruna, çok katlı binaların yapılmasına izin vererek türbelerimizin yok olmasına sebep olduk. Bazıları eceli gelen it gibi türbe duvarına işeyerek, bazıları etrafında içki içerek, bazıları sevgilisiyle muhabbet ederek Evliyalarımızın, Alimlerimizin, Alperenlerimizin kemiklerini sızlattı. 
İşsizliği önleyecek, göçü durduracak yatırımlar yapılmadı. 12 Martlardan, 12 Eylüllerden, hesap sorulup, mağdurların itibarları iade edilirken,1954 yılında ilçe yapılarak ilçeleri elinden alınan, nüfusu azaltılan, milletvekili sayısı düşürülen Kırşehir için hesap sorulup ilçeleri, köyleri iade edilemedi. Kırşehir’in ilçe olmasına sebep gösterilen Osman Bölükbaşı’nın köyü halen Nevşehir’e bağlıdır. Kırşehir’in ve Kırşehirlinin ne suçu var sorusunu sormadan edemiyor insan. Fakat kimsede kılını kıpırdatmıyor. 
Tabii ki Kırşehir’in kalkınamayışının nedenleri sadece siyasilerde değildir. Siyasilerin boş vaatlerine inanan, oğlunu, kızını işe girdirmek, gelininin damadının tayinini yaptırmak isteyen alkışçıların, şakşakçıların, “gelene ağam gidene paşam” diyen,  “hangi parti iktidara gelirse o partiye geçen, benim işim olsun da gayrısı önemli değil” diyen zübük zihniyetlilerin de suçları var. 
Çünkü Kırşehirli seçtiği milletvekillerinden verdiği sözlerinin hesabını sormadı. Kırşehir nereye gidiyor demedi. Elini taşın altına koymadı. Bazı uyanıklar Kırşehir’e bir yatırım gündeme gelince Ankara-Kırşehir arası kulisler yaparak arsasının değer kazanması için yatırımı arsasının yanına yapılmasına uğraştı. Menfaat kârlık, para gözlülük, bencillik, doyumsuzluk Kırşehir’in gelişmesine engel oldu. Kırşehirliyi ve Kırşehir’i düşünen olmadı.  
Kırşehir’de Kırşehir’in kalkınması için kimse çaba göstermiyor. Eski ilçelerimizin geri alınması için uğraşan yok dersek yalan olmaz. Kırşehir kendi içerisine kapanmış ve adeta kabuğunu kıracağı günü bekliyor.  
“Ne oldu Kırşehir’e böyle?” demeyeceğim.
Ne olduğu belli. Kırşehir başta kendi içerisinden çıkardığı siyasetçiler dahil olmak üzere siyasetçiler yüzünden gelişemiyor. Ancak her seçimde vaatlerle hava alanı, hızlı tren yapılıyor, gerçekte ise Kırşehir olduğu yerde sayıyor, bir şeylerin yapıldığı yok. 
Bakın restorasyon çalışmaları yapılması gereken Cacabey Camii’ne, bir çivi dahi çakılmadı sadece üzeri yağmurdan, kardan çalışmaları etkilenmesin diye kapatıldı o kadar. Oysa şimdiye kadar restorasyon çalışmalarının bitmesi ve hizmete açılması gerekirdi. 
Yapımına başlanan vilayet hizmet binası durduruldu ve KYK’na devredildi halen inşaat çalışmalarına başlanmadı. 
Organize Sanayi Bölgesi yatırımcı bekliyor, OSB’nin Petlas istikametine doğru büyütülmesini bekliyor.  
Artık birilerinin ortaya çıkarak “yeter” artık diyerek haykırması ve Kırşehir’i sahiplenmesi, kalkınıp, gelişmesi için hamleler yapması gerekiyor. Gerçekten buna çok ihtiyacımız var. Zira buna çok ihtiyacımız olduğu gibi gidecek yerimiz de yok, başka Kırşehir’ de yok. 
İnşallah birileri ortaya çıkar Kırşehir’e sahip çıkar ve Kırşehir’in üzerinden ölü toprağını kaldırırız.