Bugün yine üstüme vazife olmayan işlere karışarak bazı konulara değinerek,  tavsiye ve eleştirilerde bulunmak istiyorum. Karakter olarak benim yapım bu. Bir işi yapıyorsam en güzelinden, en iyisinden yapmaya çalışır ve çok sevdiğim Kırşehir'e nasıl faydam olur onun hesabını yaparım.

Benim karakterimde günümüzde olduğu gibi  hak etmedikleri halde  siyasilerin sayesiyle bir yerlere gelip sonrasında suya sabuna dokunmaktan, elini taşın altına koymaktan  korkanlar gibi korkmak  yoktur, makamlarda ayak ayak üstüne atıp,  çay  kahve  içerek  yüzeysel işlerle  gününü gün etmekten,  en üst amire, yöneticiye şirin görünmek için yalakalık yaparak nasıl puan kazanırım hesabını yapmak ve  gelene ağam, gidene paşam demek yoktur. Yaptığımız işi çalıştığımız kuruma ve Kırşehir'e faydalı olabilmek adına en iyi şekilde  yapmak vardır.

Bu nedenle Valiyle görüşülmesi gerekiyorsa, Valiyle, Belediye Başkanıyla görüşülecekse Belediye Başkanıyla, Milletvekiliyle görüşülecekse Milletvekiliyle, Bakanla, Başbakanla kiminle görüşülmesi gerekiyorsa görüşür, fikirlerimizi söyler, yazımızı, dosyamızı takdim eder sonrasında da takipçisi oluruz.

Kırşehir'e çakılan bir çivide tuzumuz olursa  gurur duyarız.

Nitekim geçmişte görev yaptığımız  kurumlarda korkmadan, “bana ne, üzerime vazife mi?”  demeden kurumumuz için,  Kırşehir için çalıştık.

 Son olarak  görev yaptığım Kırşehir Kent Konseyi Genel Sekreterliği görevimde çok büyük öz veriyle çalıştım, gerektiğinde cebimden para harcadım, gidilmesi gereken yerlere özel arabamla gittim. Benim karakterimde  maaş alıp,  ekmek parası kazandığım kuruma  çalışmanın yanında fedakarlık yapmakta vardır  ve yaptığım fedakarlıkları helal ediyorum hiç önemli değil ama hakkımı helal etmediğim çok sayıda zatı muhteremlerde var onlara da  koruyup kolladıkları, sahip çıktıkları ellerinden hayır şer gelmeyen, bir halta yaramayan, yan gelip yatan, el üstünde tuttukları ispiyoncuları, zübükleri haklarını helal ederler.

Kırşehir Kent Konseyi Genel Sekreterliği görevime başladığımda  ilk olarak    hazırladığım dosyayı dönemin Valisi Necati Şentürk'e taktim edip, Kırşehir'in tarihi ve kültürel yerlerini  gezdirerek yapılması gerekenleri  anlattık, bunun neticesinde doğup, büyüdüğüm Aşıkpaşa Mahallesi Turpçular Sokakta küçük bir parkta atıl  durumda bulunan  Aşıkpaşa döneminde yaşamış ve yüzyılda bir gelen ışık olarak adlandırılan   VAİZ ŞEMSETTİN KUDBUDDİN'in mezarının türbe haline getirilmesini sağladık, Ahmedi Gülşehri türbesinin çevre düzenlemesinin projesi çizildi programa alındı ama çıkan küçük pürüzler nedeniyle beklemeye  alındı.

Kırşehir Emniyet Müdürlüğü nezdinde girişimlerde bulunarak Kent Konseyinin trafik eylem planı toplantılarına katılmasını sağladık ve katıldığımız trafik eylem planı toplantılarında Kırşehir'in içerisinde bulunduğu trafik sorununu çözüme kavuşturmak için  fikirlerimizi söyledik, bir çok  kavşağa  trafik ışıkları konulmasını önerdik, yazılarımızı taktim ettik ve şimdi görüyorum ki bazı kavşaklara ve noktalara  yeni konulan trafik işaretleri bizim önerdiğimiz bir kaç kavşağa da konuldu. İşte sadece bu üç madde dahi Kırşehir için bir şeyler  yapmaya çalıştığımızı göstermektedir.

İnsan yeryüzünde kurallarla yaşayan tek canlıdır. İnsanın olduğu yerde kural, kuralın olduğu yerde insan vardır. Devletin uyguladığı kurallar dışında, insanlar kendileri içinde kural koyarlar.

Örneğin bir evde yemek saatinde herkes evde ve sofrada olacak gibi, apartmanlarda balkonlardan halı, sofra bezi çırpılmayacağı gibi kurallar vardır.

Bu kurallar kapsamında Kırşehir' de at yapı çalışmalarının bitmesiyle birlikte yayalar ve araçlar için yeni  trafik düzenlemeleri yapılmaya yeni tedbirler alınmaya,  şehrin belirli bölgelerine trafik işaretleri konulmaya başlanarak   sıkıntılı kavşaklar rahatlığa kavuşturuluyor. Bunlar olması gereken ama geciken işlerdir. Fakat ne kadar gecikmeli de olsa araç ve yaya trafiğini düzene koyan, kolaylık sağlayan yerinde, güzel  ve isabetli düzenlemelerdir.

Bu düzenlemeler yapılmasa, kurallar konulmasa millet olarak bizler kavşakları labirente çeviririz.

Ancak bu güzel işler yapılırken bazı kavşaklar göz ardı edildi gibi.  Örneğin Aşıkpaşa hastanesinden, Ahmedi Gülşeri türbesine  giden kavşağa  trafik işaretlerinin konulması yerinde olurdu. Kırşehir lisesi kavşağından yukarı gidişte  karlı oğlu caminin bulunduğu kavşağa konulan trafik ışıklarından Karlıoğlu Caminin olduğu istikamette dikilen direğe ışık konulmamış, acaba yetersizlikten mi  konulmadı  veya   bir kaç gün içerisinde  konulacak mı? onu bilmiyorum ama söz konusu istikametten gelen araçlar geçecek mi duracak mı bir belirsizlik var. Buraya bir çözüm bulunması  gerekiyor.

Bir başka konu Kırşehir artık kasaba görünümündeki eski Kırşehir değil nüfusu artıyor, şehir büyüyor ve güzel bir şehir havasına bürünüyor. Lakin her gün sabah saat 10 dan sonra belediye hoparlöründen yapılmaya başlayan duyurular Kırşehir' e  şehirden ziyade   selamsız kasabası görünümü veriyor.  Dışarıdan gelenler bu durumu çok hoş karşılamıyorlar ve bunun örneğini cumartesi günü Kırşehir'i ziyarete gelen bir grubun Cacabey Camiyi ziyaretlerinden sonra çıkışlarında  "bu nedir böyle hangi devirde yaşanıyor günümüzde  şehirlerde  belediyeden ilan yapılması mı kaldı, burası şehir mi, kasaba mı?” diyerek şaşkınlıklarını dile getirdiklerine bizzat şahit oldum.  

Teknolojinin en ileri düzeyinin yaşandığı günümüzde bu ilanların yerine cep telefonlarına merkezi sistemle  mesaj atılarak bilgi verilebilir.

Bunu siyasilerimiz yapıyor ve aynı anda Kırşehir'de yaşayan hemşehrilerine ulaşıyorlar. Bir de okul yakınlarında bulunan hoparlörler derste ve sınavda olan öğrencinin dikkatini dağıtmaktadır. Günümüzde böyle duyurular  bir çok  şehirlerde  kaldırıldı Kırşehir'de de kaldırılabilir.  Burası şehirdir,  selamsız kasabası değil. İnşallah yetkililerimiz bu konuyu dikkate alırlar.