KIRŞEHİR siyasetinde, hizmetleriyle, dürüstlüğüyle iz bırakan, Kırşehir'in gelmiş geçmiş en dürüst belediye başkanlarından birisi olarak isim yapan Hakkı Göçen'i bugünün aramızdan ayrılışının dördüncü yıldönümünde saygıyla anarken, kısaca onu bir kez daha anlatmak istiyorum.
Ben Hakkı Göçen'i 1966 yılında bugün yıkılmış olan eski Sanayi Çarşısı'nda demir, hırdavat, cıvata, rulman, ziraat aletleri parçaları, akü sattığı dükkânında tanıdım.
1965 yılında tamamlanan ve hizmete açılan Terme Caddesi'ndeki eski Sanayi Çarşısı'nın son kooperatif başkanı da olan Hakkı Göçen, Sanayi Çarşısı'nda hırdavat malzemeleri satarken, aynı zamanda çiftçilikle de uğraşıyordu.
İyi bir matematik öğretmeni de olan Hakkı Göçen, müteşebbis ruhlu, çok çalışkan, çok zor işleri de başarabilen bir kişiliğe sahipti. Kırşehir için, yapılması düşünülen, planlanan her olumlu girişimin içinde o olurdu.
Şehrimizin Kındam Mahallesi civarında Ahi Tuğla Fabrikası'nı kurmuş, işletmeye açmış ve üretime başlamıştı. 100'ün üzerinde işçi çalıştırıyordu. Kırşehir'de fakir-fukara ne kadar insan varsa, hepsini Ahi Tuğla Fabrikası'na almış, onlara iş ve aş sağlamıştı.
Göçen, işinde olduğu gibi politikada da dürüst bir insandı.
O yıllarda mahalle komşusu, akrabası ve arkadaşı da olan CHP'nin İl Başkanı da Avukat Akıp Aksaç'tı.
Akıp Aksaç'ın kendi politik hırsı uğruna seçimler sırasında, Hakkı Göçen'in hiç söylemediği bir sözü sanki söylemiş gibi sağda solda anlatmasına çok üzülen Hakkı Göçen, üyesi olduğu CHP'den istifa ederek Adalet Partisi'ne geçti ve 1977 yerel seçimlerinde Adalet Partisi'nden Belediye Meclis üyeliğine seçildi.
Bu arada Ahi Tuğla Fabrikası’ndaki işine de devam ediyordu. Ancak dönemin koşulları gereği işçiler, sağ-sol çatışmasına giriyor, sık sık da grevler yaşanıp, eylemler yapılıyordu. Özellikle çok yakın bulduğu, ekmek verdiği insanların greve gidip, fabrikadaki makinelere zarar vermeleri Hakkı Göçen'i çok üzüyordu. “İyiliğin karşılığı bu olmamalıydı” diyordu. Bütün bu zorluklara birkaç yıl daha dayanan Hakkı Göçen, sonunda Ahi Tuğla Fabrikası'nı kayınbiraderlerine devrederek elden çıkardı. Rahatlamıştı Hakkı Göçen. Sanayideki dükkânını da kapatarak Terme Caddesi'nde Massey Ferguson Traktörlerinin bayiliğini açmıştı. İşi de iyi gidiyordu. Kırşehirliler kendisini ziyaret ediyor, o ise dostlarına gidip geliyordu.
Bu arada da Göçen, Adalet Partisi'ndeki politik yaşamını da sürdürüyordu. Bu durum 12 Eylül 1980 askeri darbesine kadar devam etti.
Hakkı Göçen, 12 Eylül 1980 darbesinden sonra ülkemizde çok partili demokrasiye yeniden geçiş döneminin yaşandığı o günlerde, askeri konseyin yeni partilerin kurulmasına müsaade etmesinin ardından kendi siyasi çizgisine de yeni bir yön arıyordu.
1983 yılında askerlerin güdümünde Milliyetçi Demokrasi Partisi, CHP ekseninde ise Halkçı Parti kurulurken, ağırlığı Adalet Partisi'nden olmak üzere dört eğilimi birleştirme iddiasıyla Turgut Özal da Anavatan Partisi'ni kurmuştu.
Anavatan Partisi'ni Kırşehir'de oluşturmak üzere Özal tarafından görevlendirilen Aksaraylı, eski Demokrat Parti'nin Bakanı ve Adalet Partili Mehmet Altınsoy, Kırşehir'e gelerek geniş bir araştırma yaptı ve kurucu il başkanlığı görevini rica-minnet Hakkı Göçen'e verdi.
Hakkı Göçen de yetkiyi aldıktan sonra 15-20 gün siyasete karışmamış kişilerle görüştü. Hatta Hakkı Göçen o yıllarda partiye, hiç politikaya girmemiş, gençlerden ve oy potansiyeli olan insanları almak istiyordu. Hatta bana da partinin yönetimine girmem için teklifte bulunmuştu. Tabi ben gazeteciliğimi sürdüreceğim için girmedim, ama her konuda dürüst insan Hakkı Göçen'i hep destekledim ve yanında oldum.
O yıllarda hiç unutmuyorum; halk siyasetten soğumuştu. Herhangi bir partiye girmeye, politikaya atılmaya çekiniyordu. Hakkı Göçen de epey zorlandı ve sonunda kendi başkanlığında il yönetimini oluşturdu.
Fakat şunu söylemek gerekir ki, Hakkı Göçen ANAP'ta; CHP'li, MHP'li, AP'li, hatta MSP'li bilinen ve çevrede öyle tanınan pek çok ismi partide bir araya getirdi. Yani ANAP artık, Genel Başkan Turgut Özal'ın da vurguladığı gibi Kırşehir'de dört eğilimi bünyesinde toplamıştı. Merkez İlçe Başkanlığı'na da Avukat Kâzım Sever getirilmişti.
Dönem darbe dönemi olduğu için, yukarıda da kısaca belirttiğim gibi vatandaşlar siyasete girmeye korkuyordu. Zaten CHP'de, MHP'de, AP'de, MSP'de darmadağın olmuştu, bu partilerde politika yapmış insanlar da darbecilerin korkusunda siyasete sıcak bakmıyorlardı. Ancak askerin güdümünde kurulan Milliyetçi Demokrasi Partisi, sorunsuz politika yapmak isteyenler için tek açık kapı gibi gözüküyordu. Hem ANAP'ta, hem de Halkçı Parti'de politika yapmak çok zor bir işti. Çünkü herkes MDP’nin iktidara geleceğini hesaplıyordu. Ama 6 Kasım 1983 tarihinde yapılan genel seçimlerde hiç de düşünüldüğü gibi olmadı. O günkü Cumhurbaşkanı Kenan Evren'in baskılarına rağmen, Halk ANAP'ı iktidar, Halkçı Parti'yi de ana muhalefet yaptı. Yani Evren'in desteklediği, işaret ettiği MDP ancak üçüncü olabilmişti. O günkü MDP'nin adayı da iyi bir insan olan, emekli albay Sadi Erdem'di. Ancak halk buna rağmen MDP'ye oy vermemişti.
Hakkı Göçen, Anavatan Partisi'ni kurduktan sonra yapılan ilk milletvekili seçiminde bacanağı İsmet Ergül'le birlikte Kamanlı hemşehrimiz Mehmet Nedim Budak'ı seçtirmeyi başarmıştı.
Şimdi gündemde 1984 yılında yapılacak yerel seçimler vardı. Hakkı Göçen, 25 Mart 1984 Pazar günü yapılan seçimlere ANAP'ın Belediye Başkan adayı olarak katıldı ve 16 bin 548 geçerli oyun yüzde 44'ünü alarak Kırşehir Belediye Başkanı seçildi. O seçimde ANAP 7 bin 298, SODEP’in adayı Avukat Yaşar Yükselen 4 bin 30, DYP’nin adayı Hasan Coşkun 2 bin 214, Halkçı Parti adayı Hulusi Altıntaş bin 221, MDP’nin adayı Naci Selçuk 935, RP’nin adayı Kayhan Baycan 914, Bağımsız Aday eski Belediye Başkanı Orhan Baycan da 326 oy almıştı.
Bu seçimin özelliği Kırşehirlilerin yıllar sonra ANAP iktidarı ile birlikte yerelde de aynı partiyi iktidara getirmesiydi. Bu tablo o günlerde sevinç yaratmış, geleceğe olan umutların yeniden yeşermesine neden olmuştu.
Hakkı Göçen'in Belediye Başkanı olduğu dönemde, Belediye Meclisi'nde de durum farklı değildi. 15 üyeliğin 10'unu ANAP, 4'ünü SODEP ve 1'ini de DYP kazanmıştı.
Hakkı Göçen belediye başkanlığına aday olduğunda Kırşehirlilere vaat ettiği en büyük projesi de Kırşehir'in altyapı sorunlarını çözmekti. Çünkü o yıllarda Kırşehir'de doğru dürüst kanalizasyon yoktu, içme suyu yazın hiç akmaz, kış aylarında ise her gün değişik sorunlar yaşanırdı.
Bunun için Hakkı Göçen, koltuğuna oturur oturmaz kolları sıvadı ve önce Kırşehir'in altyapısına el attı. Kanalizasyon, içme suyu projelerini ihale etti ve çok geçmeden de Kırşehir'in her tarafı şantiyeye döndü, yollar kazıldı, kilometrelerce uzak mahallelerde kanalizasyon çalışmaları başlatıldı.
Bütün bu projelerin yanında Hakkı Göçen, Kırşehir'de olmayan, o yıllara göre birçok şehirde dahi bulunmayan otogar binasını yaptırdı.
Belediyenin bugünkü asfalt şantiyesinin ilk altyapısını hazırlayan da Hakkı Göçen'di.
1980 sonrası seçimle işbaşına gelen ilk başkan olan ANAP'lı Hakkı Göçen, belediyenin doğru dürüst hizmet aracının olmadığını görünce, işe makine parkını genişletmekle başladı ve yeni hizmet araçları aldı.
Göçen, sade bir insandı, gösteriş düşkünü değildi, makam arabasının markasını önemsemez, koruma falan da almazdı. Ama Kırşehirliler "Belediye Başkanımız Hakkı bey, en iyilerine lâyık” diyerek kendisine beyaz renkli Mercedes araba alarak onu onurlandırmışlardı.
Hakkı Göçen görev yaptığı süre boyunca Kırşehir'in yeşillendirilmesi için Kültür Müdürlüğü önündeki Ahi Parkı ile şehrin bazı caddelerindeki görülen bütün çınar ve çamları diktirdi.
En önemlisi de Akbayır'daki belediyenin arazilerine sahip çıkarak, bütün buralara badem ve çam gibi ağaçlar diktirerek yeşillendirilmesini sağladı.
Akbayır'daki Ramada Termal Otel'in civarındaki ve arkasındaki bugün ormanlığa dönmüş alan da Hakkı Göçen'in eseriydi.
Hakkı Göçen, belediye başkanı iken Kırşehir'de yaşanan susuzluğun önüne geçebilmek için önce Ökse'deki eski kuyuyu temizletti, suyunu artırdı ama bu da yeterli olmayınca aynı mevkide birkaç kuyu daha vurdurdu, ancak yeterli suyu bulamayınca Çukurçayır'daki kendi bahçesine kuyu vurdurarak, çıkan suyu şehir şebekesine bağlattı. Daha sonra bugün hâlâ kullanılmakta olan Özbağ'daki kuyuları açtırdı ve Kırşehir'in su sorununu çözdü. Bugünkü Belediye yönetimi şimdi Özbağ'dan gelen suyun ana borularını yeniliyor.
Belediye Başkanı Göçen, görev yaptığı yıllarda belediyenin hiçbir arsasını, arazisini kimseye satmadı. Belediyeyi borç batağına sürüklemediği gibi üstelik mal-mülk kazandırdı.
Yani Hakkı Göçen, çalmadı, çaldırmadı, çevresini zengin etmedi. Ondan dolayı olsa gerek bugün gönüllerimizin belediye başkanı olarak ona olan saygımız ve sevgimiz hiç eksilmedi;
Hakkı Göçen'in kazandırdığı mülklerden biri de bugün belediye ek hizmet binası olarak kullanılan binanın satın alınması oldu. Yine aynı şekilde belediyede çalışan, ya da Kırşehir'deki yüzlerce fakir ve kimsesize Bağbaşı’nda arsa dağıtarak onların ev sahibi olmasını sağladı.
Yine en önemlisi Hakkı Göçen Belediye Başkanı iken, Kırşehir'de fırıncılar her gün zam isteğiyle sık sık greve gider, halkı ekmeksiz bırakılardı. Başkan Göçen, Kayseri Belediyesi'nden TIR'larla ekmek getirterek belediye önünde halka dağıtılmasını sağlardı. Ancak bu da çözüm olmaz, fırıncılar üç-beş gün geçmeden yine greve giderlerdi.
Hiç unutmuyorum, Hakkı Göçen, yine zam diye gelen o günkü fırıncılardan Nevşehirli Çopur Ahmet ile İsmet Aközbek başkanlığındaki heyete söylenmeyecek en ağır sözleri söyleyerek belediyeden kovmuştu. Sonunda Hakkı Göçen fırıncılardan illallah diyerek Aşağı Buğday Pazarı'nda bugünkü Sosyal İşler Müdürlüğü olan binayı yaptırdı ve altına da çok modern bir ekmek fabrikası açtırdı. Kırşehir halkı rahat bir nefes almış, fırıncıların da o günden bugüne grev silahını elinden almıştı.
Hakkı Göçen görevden ayrıldıktan sonra göreve gelen bütün başkanlar nedense önce belediyenin fırınını tadilattan geçiriyorlar ve fırının işletmesini de nedense kendi yandaşlarına veriyorlardı. İşin en acı tarafı da fırının 1985 tarihindeki yapıldığı yazısını çıkartıp, kendi dönemlerinin tarihlerini atıyorlardı.
Hakkı Göçen zamanında belediyede çalışan işçiler ekmek üretiyor, belediye büfelerinde vatandaşa ulaştırılıyordu. Bugünküler gibi haksız bir şekilde, ona buna bedava ekmek dağıtılmıyordu.
Belediye Başkanı Hakkı Göçen, göreve geldiği zaman doğru dürüst hayvan kesim yeri olmadığından, hayvanlar gelişi güzel yerlerde kesiliyor ve Hılla Gölü'nün yanında mezbaha denilen belediyeye ait bir binada kesim gerçekleştiriliyordu. Hayvanlar yerlerde sürüye sürüye götürülüyor, sağlıksız ortamlarda hayvanlar kesilip, etleri servis ediliyordu.
Bunun üzerine harekete geçen Başkan Göçen, Güldiken Mahallesi'nde modern bir mezbahane yaptırarak hizmete sundu. Bütün kasaplar da hayvanları burada keserek, vatandaşa daha hijyenik bir ortamda et sunmanın keyfini yaşadılar. Daha sonra göreve gelen belediye başkanları buraya kapatarak, kendi partililerinin hayvan kesim noktalarına vatandaşı yönlendirmiş oldular.
Hakkı Göçen belediye başkanlığı döneminde hiçbir zaman çalışanların ekmeğiyle, onuruyla oynamadı.
Başkan Göçen, hiçbir zaman partizanlık yapmadı. Onun döneminde belediye çalışanları en rahat çalışma dönemini geçirdiler.
Hakkı Göçen'den sonra göreve gelen bütün belediye başkanları onun gösterdiği tarafsızlığı bir türlü gösteremediler. Her dönem belediyede huzursuzluklar yaşandı. Memurların yerleriyle oynandı, bazıları oralara buralara sürüldü. Bir çoğunun ekmeği ile oynanıp, işten çıkmaya zorlandı.
Göçen'den sonra Belediye'de göreve gelen bütün başkanlar belediyeyi borç batağına sürüklediler.
Hakkı Göçen, Kırşehir'in altyapısıyla uğraşırken, kendisinden sonra göreve gelenler de gülle, çiçekle uğraştı.
İki yıl önce kaybettiğimiz, üniversite mezunu olan iki kız, iki erkek evlâdı olan eski bir belediye başkanı olarak Kırşehirlilerle dolaşan, onlarla iç içe yaşayan Hakkı Göçen, ömrünün son yıllarını iki oğlunun ortaklaşa çalıştırdıkları işyerinde geçirdi.
Hakkı Göçen ağabeyimiz benim de çok sevdiğim, değerli verdiğim bir insandı. O da beni çok severdi. Onunla çok beraberliklerimiz oldu. Hakkı Göçen’le birlikte, ben, Hacı Mehmet Gülten ve daha birkaç dostla her ay Toroslara giderdik. Oraları gezer, Niğde, Nevşehir üzerinden Kırşehir’e dönerdik.
Hakkı Göçen'in çok yakından tanıdığım büyük oğlu Müfit Göçen de babası gibi çok dürüst, çok çalışkan bir kişi olarak Kırşehir Ticaret ve Sanayi Odası'nın başkanlığını başarıyla yürüttükten sonra bugün yönetim kurulu üyesi olarak görev yapıyor.
Diğer oğlu Makine Mühendisi Ahmet Göçen de ağabeyi ve babası gibi dürüstlüğü ve efendiliğiyle Kırşehirlerin sevgi ve saygısını kazandı.
Eski Belediye Başkanı Hakkı Göçen'in hizmetlerini günlerce yazsam bitiremem. Kırşehirliler; bugün pek çok kalıcı eserleri Kırşehir'e kazandıran Hakkı Göçen'i saygı ve şükranla anıyorlar.
Benim de yıllardır görüştüğüm, büyüğümüz, ağabeyimiz olarak tanıdığım, zaman zaman beraber olduğumuz bu değerli insan için neler yazsam bilemiyorum.
Çok sevdiği eşi Adile Göçen’i kaybedince, buna çok üzülen ve bundan etkilenen Hakkı Göçen ağabeyimizi de dört yıl önce kaybettik.
Bir kez daha onu bugün rahmet ve şükranla anıyor, ruhu şâd, mekânı cennet olsun.