Koronavirüs nedeniyle hem eve kapandık, hem içimize kapandık. Suya sabuna dokunmadık, gaflet uykusuna yattık.  Kırşehir’in problemlerini gündeme getirmekten hem uzak durduk, hem uzaktan seyrettik. Acaba neler oluyor ve neler olacak Kırşehir’ de dedik.  
Gördüm ki, Kırşehir korona salgını öncesi nasılsa, salgında da aynı, salgın sonrasında da aynı olacağa benziyor. Bu nedenlerle bugün kıyıdan, köşeden de olsa biraz Kırşehir’e değinmek istiyorum. 
Değinmek istiyorum ama gördüğüm kadarıyla Kırşehir için değişen bir şey yok.  
Tabiri yerindeyse Kırşehir yalnızlaşıyor, Kırşehir küçülüyor.
Kırşehir içten içe, ruhsal bir bunalıma, bir daralmaya doğru gidiyor. 
Yeni hayaller, yeni ümitler, yeni adımlar, yeni yatırımlar birer, birer uzaklaşıyor. Geleceğe dair önemli düşünceler tarihe karışıyor. 
Kısaca Kırşehir içten içe tükeniyor ve ısrarla dokunacak elleri bekliyor.
Birileri gelişen, büyüyen, yatırımların yapıldığı yeni bir Kırşehir hayali ediyor ama Kırşehir her an ve her  zaman  kırılma üstüne kırılmalar yaşamaya devam ediyor. 
Sanki Kırşehir toprağının üzerine ölü insan, insanının üzerine ölü toprağı serilmiş gibi. insanlarda bir bıkkınlık, bir bezginlik var. Üzerlerine bir karabasan oturmuş gibi ve bu olumsuz haller Kırşehir ve Kırşehir insanını esir almış durumda. 
Kırşehir için büyük idealler ve geleceğinde etkin olması gereken büyük adımlar, rüya olmanın da ötesine, hayallerde bile yer edinemiyor. 
Herkes bir şeyler yaptığını, verdikleri sözleri yerine getirdiklerini söylüyor ama bakıyorsunuz ortada yatırım ve hizmet adına bir şey göremiyorsunuz. Ancak eski kamu binalarının ve okulların yıkılarak yenilerinin yapılması hizmet olarak gösteriliyor.  
“Kırşehir’in çehresini değiştirecek, kalkındıracak,  geliştirecek, işsizliği azaltacak, göçü durduracak  sanayi yatırımları nerede, demir yolu, hızlı tren, askeri birlik nerede?” dediğimiz de çok bilmiş kendini bilmem ne zanneden birileri “sana ne, üzerine vazife mi?”  diyorlar. 
Bu konuda Kırşehir’in kanayan yarası. Siyasetin sayesinde elinden hayır şer gelmeyen, kendi kendine kasılan, şişen, kendisini bulunmaz Hint kumaşı zanneden, her şeyi ben bilirim diyen mız mız, korkak, makamlarda gününü gün eden, protokolde boy göstermekten başka hiçbir işe yaramayan, neme lazımcı insanların  yerine gerçekten cesur, gözü kara, işin içine Kırşehir girince akan suları durduracak, ısrarcı, konuşmaktan çekinmeyen insanlar yer alsaydı bugün Kırşehir çok iyi durumlara gelirdi. 
Geçmişten itibaren siyasilerin yapmış olduğu hatalardan, Kırşehir’e üvey evlat muamelesi yapmalarından, içerisinden çıkan siyasetçilerin kolay ve basit işlerle uğraşmalarından, bürokratlarının, müdürlerinin, il yöneticilerinin suya sabuna dokunmaktan korkmalarından dolayı kabuğunu kıramayan, kırmak istese de gereken adımları atamayan, talihini yenemeyen Kırşehir var karşımızda. 
Bataklıkta yol almaya çalışan, attığı her adım biraz daha derine saplanan bir insan gibi kendi farkına varamayan, bataklıktaki sazlıklarla dahi mücadele edemeyen bir dev gibi Kırşehir. 
Güneşin doğuşu ve batışına ram olan, kendi gölgesinin anlamını bile anlamlandırmayan bir yalnızlık çukurunda kaybolan bir şehir durumunda Kırşehir. 
Maalesef Kırşehir Anadolu’nun ortasında yalnız bir şehir filmini oynuyor. 
İktidara gelenler, darbelerle, şuralarla, Ergenekonlarla, Balyozlarla hesaplaşırken, iade-i itibar verirken, Kırşehir’in 1954 yılında uğradığı haksızlığı, ilçeliğe düşürülmesini, elinden alınan ilçelerin geri verilmesi iade-i itibar konusunda bir Allah’ın kulu harekete geçmiyor, çalışmalar yapmıyor. 
Boşuna dememişler umut fakirin ekmeğidir diye. 
Yapılacak her seçim Kırşehir için bir umut ve ekmek kapısı olarak beklenmektedir. 
Seçimlerden önce kimler neler söyledi, neler vaat etti bu söylenenler, vaatler yerine getirilecek mi? Kırşehir merak içerisinde beklemektedir. 
Gerçi her söylenen sözlerin, verilen vaatlerin hepsi yerine getirilseydi Kırşehir gelişen, kalkınan bir şehir olmayı bırakın uçan bir şehir olurdu, üstelik denizleri, plajları, tatil köyleri olurdu. 
Ama devir öyle bir devir oldu ki rüzgâr estikçe dönen yel değirmenleri gibi insanlarda dönüyor, insanlar döndükçe hayal öğütüyorlar, döndükçe ümit öğütüyorlar. 
İcraat sıfır. 
Maalesef koca bir şehir, bir orta oyununa kurban ediliyor, geleceğe yönelip, gücünü yeni ümitlerle perçinlemesi gerekirken, vasıfsız adımların kaprislerine kurban ediliyor. 
Kırşehir’in gücünün farkına varması sağlanamıyor. Elinde altın tasla sürünmesine müsaade ediliyor. Nice komşu şehir gücüne güç katıp, ülkede hatırı sayılır gelişmelere imza atarlarken, Kırşehir bu gelişmelerden nasiplenemiyor. Tarihin kendisine bahşettiği güzellikleri, gelecekle harmanlayamıyor. 
Kırşehir yıllardır diriltilmeyi bekliyor. 
Kırşehir olarak bir an önce her alanda canla başla atılım üstüne atılım yapacak yeni bir Kırşehir için, harekete geçmeyi bekliyor. Yeni bir hayale doğru, büyük düşlerin önden giden atlılarına yoldaş olarak, Kırşehir’i gelecek yüzyıla bağlamayı bekliyor.  
Her düşünce, her ideal ve her aşk, yeni bir Kırşehir için yanıp tutuşmalı. 
Çünkü Kırşehir yalnızlık ve talihsizlikle kupkuru bir çöle dönmeyi yalnızlık filmini hiç ama hiç hak etmiyor.