Kırşehir niye böyle oldu?

Kırşehir’de gördüğüm bazı diyalog ve manzaralara bakınca üzülmüyor değiliz hani… Kırşehir niye böyle oldu, nasıl bu hale geldi diye kafa yoruyor insan… Siyasetçilerin hasbelkader makam verip bir yerlere getirdiklerine bir bakıyor, bir de hiçb. ir şey yapmadıklarına bakıyor, bu kadar da olmaz demekten kendimizi alamıyoruz.


Kırşehir niye böyle oldu, nasıl bu hale geldi diye kafa yoruyor insan…
Siyasetçilerin hasbelkader makam verip bir yerlere getirdiklerine bir bakıyor, bir de hiçb.ir şey yapmadıklarına bakıyor, bu kadar da olmaz demekten kendimizi alamıyoruz.
Adam kurumunu bırakıp, siyasi partilerin kongrelerine katılıp, siyasetçilere “Bakın ben sizdenim” diye boy gösteriyor!
Yani Kırşehir'de yıllardır sonradan görme bir işgüzarlık yapılıyor ve yaşanıyor.
Oysa bunlara bir bakıyorum, adamların kendi memleketlerinde yüzlerine bakılmıyor, itibarsızlar utanmadan eteklerine yapıştıkları siyasetçilerin sayesinde bir makam ve mevkii kapıp Kırşehir'e geldiklerinde el üstünde tutuluyorlar, başka bir deyimle adam yerine konulup kaldıkları kısa sürenin ardından giderken bir de üstüne üstlük ödüllendirilmiyorlar mı?
Kırşehir’de yıllarca siyasilerin sayesinde kapağı Kırşehir'e atan ve burada ne yaptıkları, hangi büyük başarılara imza attıkları bilinmeyenlerin giderken vıcık vıcık yağ kokan sözlerle uğurlandıklarını, hatta hak etmedikleri halde ödüllendirildiklerini görmedik mi?
Gördük, yazdık biz. Ama bu durum Kırşehirlilerin kalbine bir hançer gibi saplanıp kaldı ne yazık ki!.
Neymiş efendim sonradan görme bu naneci adamlar bir kuruluşta hasbelkader müdürlük yapmış, elini soğuk sudan sıcak suya vurmamış, altında devletin aracıyla orada burada gününü gün etmiş, kendisine uygun insanlarla rastgele yerlerde yiyip içmiş ve hatta yeri gelmiş terbiyesizce Kırşehir'in tarihine, kültürüne ve ekmeğini yediği Kırşehir halkına küfretmekten de geri kalmamış ve bütün bunlar yetmemiş Kırşehir için hiçbir riskin altına girmemiş ve hizmetin h'sinden bihaber bu meçhul ciğeri beş para etmezlere bir de veda yemeği düzenlenmedi mi Kırşehir’de?
Ya da onlara göre daha iyi mevkilere gönderilmesine fırsat vermiyor muyuz?
Güler misiniz, ağlar mısınız?
Bundan birkaç yıl önce bu yüzsüz ve utanmazlardan birisi Kırşehir’den başka bir ile atanınca veda yemeği için bizi de çağırdılar. Benim böyle Kırşehir’e hiçbir katkısı olmayan, üstelik Kırşehirlileri ve Kırşehir’i küçük düşüren, ulu orta sözler sarf ettiği için eleştirdiğim birisinin veda yemeğine katılmama beklediler!
Ben de güzel bir dile geri çevirerek gitmedim, katılmadım.
Ama bu muhterem veda yemeğine ait fotoğrafları ve görüntüleri izleyince memleketim adına üzüldüm, kahroldum.
Ne görüntülerdi onlar…
Vıcık vıcık sözleri mi, verilen hediyeleri mi?
Üstelik hediye yağmuruna tutularak...
Hediyeler de hediye, ödüller de ödül hani...
El emeği, göz nuru Kırşehir'e özgü halılar, kilimler, altınlar, plâketler, mermer vazolar, yani aklınıza değerli ne geliyorsa bu yeteneksizlere hediye olarak vermediler mi?
Hani neredeyse münasiptir, ama bir nazar boncuğu takmayı unutuyorlardı.
Sağ olsun bu yemeklerde de il yöneticilerimiz çıkıp bu müdürlerden ve başarılarından (!) söz etmeye başlıyorlar ki oturup hüngür hüngür ağlayasınız geliyordu.
Siz de bir Kırşehirli olarak yakılan bu kova kova yağlar karşısında “Yahu biz ne etmişiz de böyle bulunmaz Hint kumaşının kıymetini bilememişiz” diye kendi kendimize söylenmeye başlıyoruz.
Biz böyle düşünürken bu muhteremler de “Hay Allah, Kırşehir nasıl memleketmiş? Ben buraya bir çivi çakmadığım halde beni çobanın köpeğini övdüğü hesabı öve öve bitiremediler, her halde bir çivi çaksam meydana anıtımı dikerler, cadde ve sokaklara adımı verirlerdi. En iyisi ben emekliliğimde Kırşehir'e kapağı atayım” diye düşünmüşlerdir her halde ki pek çoğu Kırşehir’e yerleşiverdiler!
Oysa bu müdürlerin Kırşehir'de bir şey yapmadıklarını, başta çalıştığı kurumlar olmak üzere herkes bilse de yöneticilerimiz kel başa şimşir tarak misali bu yeteneksizleri övünce bunu anlamakta da bir Kırşehirli olarak güçlük çekiyoruz.
Kırşehirlileri tanımayan, onlara hizmet yerine dil uzatan bu kişilere gösterilen bu kadar büyük iltifat artık Kırşehirlileri rahatsız ediyor etmesine de bunların etrafında fır fır dönen sözde bizim birkaç Kırşehirli taklacılara ne demeli?
Bu taklacılar sıkıştıklarında “Biz Kırşehirli değil, Ankaralıyız” diyenlerden olsa gerek...
Bu zavallılar da kraldan çok kralcı sanki.
Zaten Kırşehirlilerin kurdu yine Kırşehirlilerdir.
Bu etiketli, kravatlı, makam ve mevki sahibi yılışık adamların etrafında bir avuç yalaka, sözde Kırşehirli olmasa bu kadar vurdumduymaz görev yapmanın ardından herhalde giderken adamın arkasına teneke bağlanması gerekirdi.
Bu soytarıların gözlerinde bir kara gözlük, sağ omuzları düşük, ellerinde tespih, sırtlarında bir lacivert elbise, üstelik bir de milliyetçi tavır ve pozları içinde gözükmezler mi?
Oysa biz cümbür cemaat ödüllendiriyoruz onları.
İstenmediği ilde yıllardır bankamatik memuru olarak işe gitmediği halde tıkır tıkır maaşını alanları mı, “uzman” kadrosuyla tayini çıktığı halde gitmeyip, Kırşehir’e yerleşip utanıp sıkılmadan gezenleri mi?
Kırşehir’de niceleri var. Bunların isimlerini tek tek yazarım ama değmez buluyorum.
Gelen ağam, giden paşam hesabı.
Bilmem falanca müdürle tanışık olmak, onun kişisel 1-2 işimizi bitirmesi, bir yerlerde yemek sofralarında oturmak, birkaç ihale kapmak bu yalakalar için onu iyi insan yapar belki, ama bizim için iyiliğin kıstası Kırşehir'e hizmettir.
Oysa onların aslında devletin rutin işleri dışında bir şey yaptıkları da yoktur ortada.
Yaptıkları en iyi şey hizmet yerine Kırşehir insanının işi düştüğünde onlara zorluk çıkartmaktır.
Görev yaptıkları dairelerinde mevzuat hazretlerinin ardına saklanarak problem üretmektir.
Ama yaptıkları güzel işler de var bazen! Siyasetçilere günlük tekmil verip, “Bir isteğiniz var mı?” demek…
İktidara yakın gözüken, sabahtan akşama kadar kurum ve kuruluşları teftiş eder gibi ziyaret üstüne ziyaretlerde bulunup iş ve ihalecilerle gözükmek, onların dümen suyuna girerek makam ve mevkilerini korumak.
Bu durum Kırşehir’de bürokratların yaptığı en güzel iş.
Proje üretmek onların görüş ve düşüncesinde nedense yok!
Tabi ne gereği var! Kırşehir’in ya da Kırşehirlilerin projeye ihtiyacı var mı ki?
Kırşehir tarım ve hayvancılık şehri ama sorunlar içinde boğulurken yetkililerin umurunda mı ki?
Kırşehir tarih ve kültür şehri sözlere sadece lafta biliniyor. Bu konuda yetkililerin, sorumluların hiç çaba gösterdiklerini gören var mı?
Yok!.. Yok!..
Elbette Kırşehirli olsun, ya da olmasın bu güzel memlekete hizmet eden insanlar unutulmamalı, onların hakkı da yad edilmeli.
Ancak Kırşehir kendi insanına da kendi kendini sokup öldüren akrep misali birbirinin kuyusunu kazıp birbirlerini yok etmekten de vazgeçmelidir.
Beyler artık böylesi kişilere makam ve mevkii vermekten vazgeçin, siyasi görüş ve düşüncesine bakmadan liyakatli insanları bulup getirin bu makamlara. En önemlisi de işini yapmayan, yan gelip yatanlara, bir siyasetçi gibi siyasi partilerin kapısını aşındıranlara yağ kokan iltifatlardan vazgeçin lütfen...
Bu pişkinlikleri, devletin kaynaklarını bunlara peşkeş çekmeyi de bırakın artık.
Hani güzel bir söz vardır:
“Layık olmayanlara yapılan iltifat, layık olanlara hakarettir.”

Trafik hastalarına…

Malûm Kırşehir’de Belediye Başkanı Yaşar Bahçeci altyapı çalışmalarını tamamladıktan sonra üst yapı, yani kaldırım düzenleme çalışmalarını sürdürüyor.
Ankara Caddesi, Terme Caddesi ve Prof. Dr. Mehmet Ali Altın Bulvarı’nda kaldırım çalışmaları tamamlanmak üzere. Lise Caddesi’nde de çalışmalar hava şartlarına göre devam edecek ve Aşıkpaşa Türbesi kavşağında tamamlanacak.
Tabi bu kaldırım çalışmaları nedeniyle Kırşehir’in trafiği de deyim yerinde ise tam bir Arap saçı!
Kaldırımda çalışmalar devam ettiği için yolda yürümek zorunda olan yayaları mı, daralan yoldan gitmek zorunda kalan araç sahiplerini mi, kırmızı ışıkta geçen araçları mı, aracını park edecek yer bulamayanları mı?
Yani trafik tam bir çıkmazda!
Her ilde olduğu gibi şehrimizde de trafik hastaları mevcut. Bu hastalar başka yerlerde de olduğu gibi trafikte önünüze direksiyon kırarlar, ışıkta az beklesen korna korna üstüne çalarlar!
Kırşehir’de yaşanan trafik sorunu nasıl ve ne zaman çözümlenecek merakla bekliyoruz.
Biz bekliyoruz ama kimse beklemiyor ne yazık ki!
Şu bizim Belediye Kavşağı’nda bekleyin, yayalar için “yeşil” yandığında karşıya bir geçin! Tabi geçebilirseniz! Çünkü size “yeşil” yananı araç sahipleri görmüyor, gözleri kör olduğu için üstünüze üstüne geliyor!
75 saniye “yeşil”in yanmasını bekleyip gönül rahatlığıyla karşıya geçemiyorsa insanlar bu işte bir yanlışlık var sanırım.
Hele bayansanız, Kırşehir’de pek yaşanmıyor ama büyük illerde tacizin bini bir para, saygı bayana yok ki erkeğe olsun!
Birini bekleseniz geçmesi için arkanızdan küfrederler, hatta “niye bekliyorsun?” diye size laf söz söylerler!
Sağa sola dönüşlerde sinyal asla vermezler, vereni de sevmezler!
Bu hasta ruhlu insan olamamış yaratıkları gördüğünüzde mutlaka trafik ekiplerine bildirin, “bana ne!” demeyin…
Bugün başkasına yapan yarın size, sizin eşinize, kızınıza, oğlunuza aynı hareketleri yapacaktır.
Bu insanlar kavgadan, dövüşten laf dalaşından korkmazlar, ancak cezadan korkarlar o yüzden bu tipleri caddede, sokakta istemediğimiz gibi trafikte de istemiyoruz.
Yollar, caddeler, sokaklar bizim babamızın malı değil ama şehir de yaşama ve araç kullanma kurallarına ya uysunlar, ya da girmesinler buralara…
Hoş hayvan her yerde hayvan…

***

Sevdiğim bir söz

“İktidar, iktidara düşkün olmayan ve iktidardan gelecek yararlara ihtiyacı bulunmayanlara verilmelidir.” Eflatun