Uğursuz geçen 2021 yılı hızla ilerliyor.
Bu uğursuz 2021 yılında neler gördük, neler yaşadık.
Ülkemizi kasıp kavuran koranavirüs sebebiyle neler, ne canlar kaybettik.
Depremler, çığlar, yangınlar, seller gibi ne afetler yaşadık.
Bugün 2021 yılının Ağustos ayını da geride bırakıyoruz. Sonbahara “merhaba” diyeceğiz.
Kırşehir’de umut ve umutsuzluk ekseninde geçiyor günler.
Her geçen yıl bir önceki yılı aratıyor.
Kurak bir mevsim geçiren Anadolu’da, artık bol ve bereketli bir yıl olmuyor.
Çiftçimiz, köylümüz, besicimiz çok büyük zorluklar, sıkıntılar yaşıyor.
Kırşehir her alanda, her yıl kaybediyor.
Turizmden, sanayiden uzak Kırşehir, bu gidişle büyümek yerine daha da küçüleceğe benziyor! Kırşehir için milletvekili seçilen ve milyonlarca maaş alanlar vebal altındalar. Hiç birisi hizmet yapamadılar.
Kırşehir’de Petlas’tan başka ekonomiye ciddi anlamda katkı sunan sanayi kuruluşumuz yok!.
Şeker Fabrikası’nı sattılar. Kırşehir’in çiftçileri artık tarlalarına pancar ekmiyorlar.
Zaten verimsizleşmiş, kuraklıktan dolayı suları akmayan boz topraklar kaderine terk ediliş vaziyette boş yatıyor.
Kırşehir ve ilçelerimiz bundan elli yıl önce daha çağdaş, daha yaşanabilir bir şehirlerdi. Ne güzel günlerdi o günler. Bugün göç almıyor, nüfusları da artmıyor. 
Bugün Kırşehir’de misafirlerimizi gönül rahatlığı ile ağırlayabileceğimiz doğru dürüst bir mekan yok. Elli yıl önceki Ahmet Gevrek’in Bahçeli Zevk Lokantası, Hacı Dölek’in Sır Saray’ı, Yağmurluların Derya Restoranı, Cemal Ünlü’nün Doyum Restoranı, Badıllı’lı Cemal Baran’ın Beyaz Saray Restoran’ı yok artık!..
Bu lokantaların modern mekânları unutulur mu, ama damak lezzeti, müşteriye gösterdikleri saygı ve hürmet her şeye değerdi. Çıkar ve menfaat düşünülmezdi.
Ya ilçelerimiz? Köy gibiler. Saat 19.00’dan sonra her yer kapalı. Misafirinizi ağırlayamazsınız. O ilçelerin Belediye Başkanları ilçelerimizi köye çevirmişler. Hizmet yerine hezimet yapmışlar. İnsanların ailece oturabileceği mekânlar yok. Yazık olmuş ilçelerimize. Gidin başka illerin ilçelerine bakın. Hepsi il gibi büyüyüp gelişmiş. 
Ne oldu sana Kırşehir? Sen aydın, kültürlü bir şehirdin. Şimdi görenler haline acıyor. Cadde ve sokaklarında dolaşanlara bir bakın anlarsınız!
Seçilen Belediye Başkanları her yıl geriye götürdüler. Kırık dökük yolları, sahipsizliklerini iliklerine kadar yaşıyorlar.
Yanı başımızdaki Nevşehir ve ilçeleri turizm patlaması yaşarken, yakın tarihte il olan Aksaray turizmden tutun, sanayileşme sürecinde hızla ilerliyor ve neredeyse Kırşehir’i ikiye katlamış durumda.
Ahi Üniversitemizde kalitenin ne olduğunu kimse bilmiyor.
Kırşehir’e kapalı bir kutu olan Üniversitemizi Eskişehir’deki üniversiteler gibi görmek en büyük hayalimizdir.
Atatürk ilkeleriyle, aldıkları bilgilerle donanan, Türk gençlerinin mezun olup, hayata atıldığı, adı Ahi Evran olan Üniversitemizi bilgili, çağdaş görmek en büyük dileğimizdir. 
Türkiye zorlu bir süreçten geçerken, gençlerimiz mutsuz ve umutsuz! 
15-20 yıl öncesine kadar Kırşehir’de üniversitelere giriş başarı oranı yüzde yüzlerin üzerindeydi. Kırşehir’in gençleri hep üniversitelerde okuyor, mezun olunca hayata atılıyorlardı. Bugün Kırşehir’de eğitimin kalitesi her geçen yıl düşüyor, Kırşehir’in gençleri hayata atılmakta zorlanıyorlar. Açılan okullara bir bakın, anlarsınız kalitesizliğini!
Ağustos ayı da bitti demiştim yazımın girişinde.
Eylül geldi. 
Artık rüzgârlar başka türlü esmeye başlayacaklar.
Anadolu’nun orta yerinde bir nazar boncuğu gibi duran Kırşehir’i yıllar yılı böyle masaya yatırıyorum. Her yıl Kırşehir’e ne ümitler bağlıyorum. Sonra hayal kırıklığına uğruyorum sormayın gitsin!..
Yıllar yılı Cumhuriyet’ten bu yana devletten istediğini alamamış, kaybettiği değerimiz olan Hünkâr Hacı Bektaş-ı Veli’yi Pir Ahi Evran-ı Veli’yle kucaklaştıramadık. 
Et tırnaktan ayrılır mıydı? 
“Siyasetçiler benim partime oy vermiyor!” diye acımasızca 1954 yılında cezalandırmışlardı. Ben o zaman iki yaşındaydım. Hâlâ yara dinmedi ve hâlâ kanıyor.
Şimdi bu görev Kırşehir’in siyasetçilerine, sivil toplum kuruluşlarının yöneticilerine düşüyor. Üniversitemize heyetler oluşturup bu acıya son vermelidirler. Bu demokrasi ayıplarını ortadan kaldırmalıdırlar.
Kırşehir ne değerler yetiştirmiş, ülke yönetiminde söz sahibi olmuş Kırşehir’in evlatları neredeler, ne iş yapıyorlar?  
Hani hepiniz Kırşehir’i çok seviyordunuz? Artık sizlerin de ne olduğunu, kim olduğunu öğrendik!
Kırşehir’e hizmet yolunda onları Kırşehir’de daha aktif görmek Kırşehirlilerin bitmeyen özlemidir. Ama gelmiyorlar, yapmıyorlar, yapamıyorlar. 
Yıllar önce mümbit bir araziye sahip Kırşehir tarım çiftlikleri ile Anadolu’nun tahıl ambarıyken, bugün sözde teknolojinin ilerlemesine rağmen maalesef bugün kuraklık nedeniyle tarım ve hayvancılık can çekişiyor. Köylerimiz bir damla suya hasret; çeşmeler akmıyor, hepsi kurudu. Hayvanların bile içeceği su yok. İlin yöneticileri gidip görsünler. 
Kırşehir’de hiç kimse gerçekleri dile getirmiyor. Hep hayal âleminde, hayal üretip hayal satıyorlar!
Ben yaşadığım kentin, ticari, siyasi gelişmelerini çok iyi takip eden birisi olarak sadece Kırşehir gerçeğini yazıyor ve dile getiriyorum. Nokta kadar menfaatim yok, çıkarım yok. 
Geçmişteki yaşanmışlıklar ve bugün yaşananlar!
Kırşehir’in son yıllarına bir bakmanız kâfi.
Kırşehir’in derdi, Kırşehir’in sorunları katmer, katmer!
Hani oy verip, şu son seçtiklerimizin hangisi şu veya bu hizmeti getirdi?
Hayat tarih gibiymiş. Yaşadıklarımızı unutmak mümkün mü?
Yeryüzünde bir insanlar öleceğini bilerek yaşarmış.
Biz Kırşehirliler yıllar önce muhalefete oy vermemiz nedeniyle cezalandırılıp ilçeliğe düşürerek ödedik. Kanadımızı, kolumuzu budadılar! Hâlâ ayağa kalkamadık. Değerlerimizi kaybettik. Bugün Kırşehir’in içine düştüğü durum yürekler acısı.  Politika yaptığını sananlar görsünler. 
Bugün yıllardır iktidar partisine oy veren Kırşehir, neden hâlâ kalkınamadı, sanayileşemedi, turizmden gerekli payı alamadı?
“Hüzün ki en çok yakışandır bize”
Peki, öyleyse ne yapalım?
Ülkemizin ve Kırşehir’imizin geleceğini düşünerek eğilip, bükülmeden dimdik olmak zorundayız. Kırşehir siyasi tarihini incelediğimiz zaman görürüz ki Kırşehir bunun için, demokrasi yolunda döşenen taşları evlatlarıyla birlikte kendi nasırlı elleriyle döşedi. 
Tarih ibret vesikalarıyla dolu.