Düşünen Kırşehir İçin Atatürkçü Düşünce Derneği KIRŞEHİR’DE ve bu ülkede kuşatılmışlıklara karşı direnen bir dernek düşünün, kavramsal olarak ‘’SEVGİ’’ ve ''BİR ARADA YAŞAM''ı esas almış ve onun bütün yaşamsal koşullarını yaratmış bir dernek. Psikolojik tepkimesini en küçük yaştan en yetişkine kadar, sosyal, kültürel, sanatsal ve tarihsel kurgularla geliştirilmiş, güçlü, kendine güvenen, bir arada durmanın başarısına yüzünü dönmüş ve manevi duygularını tırmanışa geçirmiş bireyler örgütlülüğünü kurmuş, harekete geçirmiş ve devamlılığını kılma haline koyulmuş bir dernek.

Düşünen Kırşehir İçin Atatürkçü Düşünce Derneği

KIRŞEHİR’DE ve bu ülkede kuşatılmışlıklara karşı direnen bir dernek düşünün, kavramsal olarak ‘’SEVGİ’’ ve ''BİR ARADA YAŞAM''ı esas almış ve onun bütün yaşamsal koşullarını yaratmış bir dernek. Psikolojik tepkimesini en küçük yaştan en yetişkine kadar, sosyal, kültürel, sanatsal ve tarihsel kurgularla geliştirilmiş, güçlü, kendine güvenen, bir arada durmanın başarısına yüzünü dönmüş ve manevi duygularını tırmanışa geçirmiş bireyler örgütlülüğünü kurmuş, harekete geçirmiş ve devamlılığını kılma haline koyulmuş bir dernek.
Biliyorum, böylesine yüce bir mücadeleye ulaşmış bir dernek eyleminde, ilkin önderlik krizi çözülmelidir.
Toplumsal sorunlara teori ve pratiklerle inerek, çözümlemelere ulaşmış, acının ve karanlığın getirdiği umutsuzluğu ortadan kaldırarak aydınlığın bütün koridorlarını açmış bir önderlik gerçeği. Bu birazda, bireylerin toplumsal ve politik olarak ruhlarına inmenin en belirgin yolunun, tarihin bütün gerçekliği ve netliğiyle ortaya koymakla mümkündür.
Örneğin, Mustafa Kemal Atatürk bu ülkenin kaçınılmaz bir gerçeğidir. Bugün toplumuyla, siyasetiyle Ulu Öndere ne kadar saygı duyulmakta, onun geleceği kurgulayan fikir ve kaygılarını ne kadar sağlıklı ve kendimize yakışır şekilde yaşanılır kılmaktayız? Sorusuna yanıt aramak ve çözüm bulmaktır. Bu körlük, eğitimler, sosyal hareketler, kültürel arayışlar, tarihsel irdelemeler ve örgütlülük halini bütün samimiyetiyle başarıya götürecek bir önderlik yönetimiyle giderilebilir.
Azınlıkların çoğunluğa hareketini ben çözümlenme, gayret etme ve gerçeklere varmanın direniş taşları olarak görüyorum. Bu direnişin, toplumsallaşmayı daha görkemli ve bağlayıcı kılmasının yolunun ise, örgütlü süreci işlemek adına, çocuk, gençlik, kadın ve toplumsal kümelenme hareketi ile mümkün olacağı kanısındayım. Çocuk maneviyatını tarihsel gerçeklerle büyütmek, düşünen düşündüğünü yaşama geçirebilen bir gençlik kolektifini açığa çıkarmak, arkadan gelenlerin bu ısrarlı ve onurlu yürüyüşüne, yaşamın öteki toplumlarını dahil etmek, gerçekten örgütlenmenin, neyi, neden ve niçin yaptığımızın samimiyeti ve heyecanını da getirecektir. Düşünün bir şeyleri dönüştürüyorsunuz ve bir şeyleri büyütüyorsunuz. Emek veriyorsunuz. Mesela bugün öteden bu yana ciddi bir durağanlık yaşayan ve tabela deneğine koşan Kırşehir ADD’yi (Atatürkçü Düşünce Derneği), hiç değil değişim ve dönüşümlerle yaşanılır kılmaya götürmek gerekir.
Toplumcu olmanın gerçeklerini, sanat ile, tarih ile, siyaset ile; toplumsal ağrıları, acıları ile görmek, hissetmek ve pratiğe geçirmek, eyleme dönüştürmek, örgütlenmek ile mümkündür. Bugünün toplumuna, bürokratik yapıya zarar vermeden, taraf durmadan, taraf olmadan, siyasal bir sürece karışmadan, bireylerin bütün yaşam biçimleriyle ortak dili kullanarak kanayan yaraları sarmak, tarihi uyandırmak, böylesine bir çalışmayı alkışlanır ve saygı duyulur hale getirmek, verilebilecek en muazzam emek yoğunlaşması anlamına gelmelidir.
Böylece, tahammülsüzlüğün, sabırsızlığın, sevgisizliğin, saygısızlığın, birilerine ve birilerinin kurumuna çalışmanın amacından uzak bir dernek yaşamını, küçükte olsa yeniden kurmak, bir çatı altında yürekli ve çalışmaya hazır kadroları çalışır hale getirmenin dinamiklerini kurmuş olmanın gerçeğine artık varılmalıdır.
Dünü yarını ve bugünüyle Türkiye’yi işleyecek, Mustafa Kemal’i anlatacak, bu aydınlığa kalbini adamış öğrenci kardeşlerimize burslar verecek, dernek içi eğitimler düzenleyecek, güç durumdaki çocuklarımıza, kardeşlerimize, gençlerimize, kadınlarımıza Anadolu’nun gerçeklerini yaşatacak bütün maddi ve manevi imkanları açacak, bu gün için değil, yarında devam eden bir hayatın olduğu ve onurla kalınması gerektiğinin gerçeğini ortaya koymak gerekmektedir.
Bütün eleştirilerin ve katılımın demokratik bir ortamda sağlandığı herkesin yetiştiği, geliştiği ve böylesine yoğun bir derneğin yetiştirdiği bir birey örgütlenmesi modelini ortaya koymak gerekmektedir.
Bu uğurda bu ülkenin tek soylu kalesi Kırşehir ADD’yi hantallıktan alarak yeni bir ruhla katılımın bütün koridorlarına inmek, bireylerin böylesine umutsu bir mücadele biçimine dahil etmek, inanıyorum ki, bütün Atatürk’çü insanları onure edecektir..
Ve bilinmeli ki, bu bugünün koşullarına inerek, Kemalist sentezi en iyi ve anlaşılır bir dil kullanmak, katılan bireyleri gerçeği ve örgütlenme gücü ile mümkündür. Böyle bir süreçle sevgiye yol açmak isteyenler ise sevginin, saygının ve demokratik birlikteliğin kavramını çok iyi bilmelidirler, ya sevginin devrimini yapmak üzere yola çıkmalılar, ya da Atatürk Türkiye’sinin varlığına sığınarak siyaset yapan kravatlı ahtapotlar omurgasızlıklarından kendilerini bir an evvel sıyırıp almalıdırlar.
''Katılın Değiştirelim'' ne büyülü bir cümle !