Geçen Salı günü yayın hayatının kırk yılını tamamlayarak kırkbir yaşına giren Kırşehir Çiğdem en mutlu gününü yaşadı; tabiî Kırşehir Çiğdem'de şöyle, ya da böyle emeği bulunan mürettibinden baskıcısına, dağıtıcısından muhabirine, yazarından kuşkusuz ki gazetenin bu günlere gelmesinde en büyük payı bulunan Şevket ve Salih Güner kardeşlere kadar herkes bu mutluluğu paylaştı. Ben de bilgisayarımın kilitlenmesi sonucu okuduğunuz yazıyı zamanında gönderemediğim ve bu mutluluğa gününde katılamadığım için üzgünüm.

Geçen Salı günü yayın hayatının kırk yılını tamamlayarak kırkbir yaşına giren Kırşehir Çiğdem en mutlu gününü yaşadı; tabiî Kırşehir Çiğdem'de şöyle, ya da böyle emeği bulunan mürettibinden baskıcısına, dağıtıcısından muhabirine, yazarından kuşkusuz ki gazetenin bu günlere gelmesinde en büyük payı bulunan Şevket ve Salih Güner kardeşlere kadar herkes bu mutluluğu paylaştı.
Ben de bilgisayarımın kilitlenmesi sonucu okuduğunuz yazıyı zamanında gönderemediğim ve bu mutluluğa gününde katılamadığım için üzgünüm.
Yerel gazete çıkarmanın zorluklarını en iyi bilenlerden biriyim.
Kırk yıldır yayın hayatını aksatmadan sürdüren Kırşehir Çiğdem de bu günlere ulaşırken aynı zorluklara göğüs germiştir.
Eski sisteme göre ifade edersek gazete sadece kurşun harflerin yan yana getirilerek oluşturulan satırların alt alta yerleştirilip sayfalar haline getirilmesi ve pedal baskı makinasında basılmasıyla ortaya konulan bir ürün değildir.
Gazeteye asıl hayatiyetini kazandıran maddeden çok ruhtur.
Türkiye'nin en eski yerel gazetelerinden Yeni Adana gazetesinin sahibi Ahmet Remzi Yüreğir'in dediği gibi gazete çıkarmak kolay, zor olan ruh verebilmektir.
YENİ ADANA RUHU
Yeri gelmişken Yeni Adana gazetesinin Milli Mücadele tarihimize de geçmiş öyküsünü Vikipedi'den aktararak gazeteciliğin zor olduğu kadar da onurlu bir meslek olduğunu vurgulamak istiyorum.
Yeni Adana'nın ilk sayısı Adana'nın Fransız güçleri tarafından işgalinden beş gün sonra, 25 Aralık 1918 tarihinde Adana adıyla yayınlandı.
Ahmet Remzi Bey ile Yozgatlı yedek subay Mehmet Avni Doğan'ın yayın hayatına başlattıkları gazete ilk üç sayıdan sonra işgalci Fransız güçlerinin baskısıyla 28 Aralık 1918'de kapandı; ancak beş gün sonra gazete Yeni Adana adıyla yeniden yayınlanmaya başladı.
Gazetenin başyazarı Avni Doğan Bey'in işgal kuvvetlerini kastederek “Eşeğin kuyruğu hâlâ elimizdedir” diyen başyazısı üzerine matbaayı basan Fransız kuvvetleri Avni Doğan Bey'i işgal bölgesi dışına sürgün etti.
Ahmet Remzi Bey daha sonra hakkında ölüm fermanı çıkarılması üzerine çarşaf giyerek kadın kılığında Pozantı'ya kaçtı.
Yeni Adana gazetesinin matbaası da sekiz sayı sonra Fransızlar tarafından kapatıldı.
Bu kez gazetenin basımını gerçekleştiren basımevinin sahibi Mücavirzâde Mustafa ile gazetenin öteki sahibi Avni Doğan da tutuklandılar.
Avni Doğan Yozgat'a sürgün edildi, Ahmet Remzi ise büyük bir inatla Adana'da dağıtılacak bir gazete çıkarmak üzere Kayseri'ye gittiyse de burada yaptığı birkaç denemeden sonuç alamadı.
TREN VAGONUNDA BASILAN GAZETE
Bu kez Adana'nın Karaisalı beldesine dönerek istasyonda kullanılmayan bir vagon içinde tek başına ve büyük güçlüklerle Yeni Adana gazetesini gizlice hazırlayan Ahmet Remzi haftada iki kez gazeteyi Adana'da dağıtmaya başladı.
Pozantı Fransız işgalinden kurtarıldıktan sonra Ahmet Remzi gazetesini sırtına yükleyip Pozantı'ya geçti.
Gazetenin yazı kadrosu cepheden dönen yedek subaylarla daha da güçlendi.
O dönem gazetede yayınlanan yazılarda Ferit Celâl ile birkaç yedek subayın emeği vardır.
Adana ve çevresi I. İnönü, II. İnönü ve Sakarya zaferlerini Yeni Adana sayesinde öğrenmişti.
1921 yılında Ahmet Remzi Pozantı'dan Adana'ya geçti ve yaşadığı sürece gazetesini Cumartesi günleri hariç her gün düzenli olarak yayınladı.
Yeni Adana 1 Ocak 1922'den itibaren önce Ferit Celâl, sonra da Celâl Sahir, Muzaffer Timurtaş, Refi Kerem gibi başyazarlar yönetiminde yayınına devam etti.
Ahmet Remzi Yüreğir'in 1951'de ölümünden sonra Yeni Adana'nın yayını oğulları Çetin ve Aydın Remzi Yüreğir tarafından sürdürüldü.
1965'te Amerika Gazete Sahipleri Birliği Vakfı'nın Amerika ve Kanada dışındaki ülkelerin yayın organları için oluşturduğu Dünya Basın Başarı Ödülü'nü alan ilk ve tek Türk gazetesi Yeni Adana oldu.
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti 1996'da Türkiye Basın Özgürlüğü Ödülü'nü Yeni Adana'ya verdi. Yeni Adana bugün Çetin Remzi Yüreğir'in imtiyaz sahipliğinde yayınını günlük olarak sürdürüyor.
KIRŞEHİR ÇİĞDEM'İ GAZETE YAPAN
Görüldüğü gibi gazetecilik ruhuna bir de milli duygularınızı, azim ve heyecanınızı katabildiniz mi başarılı olmamak için hiçbir neden yoktur.
İşte, Kırşehir Çiğdem geride bıraktığı kırk yıllık yayın hayatında bu ruhu taşımış, azim ve heyecanını kaybetmeden giderek büyüyüp serpilmiş, sürekli atılımlarla bugünkü hale gelmiştir.
Kırşehir Çiğdem'i gazete yapan niteliklerinden biri de tarafsızlığı, her fikre, her düşünceye açık olmasıdır.
Kırşehir Çiğdem'in yazar kadrosuna göz atarsanız bu çok sesliliği hemen farkedersiniz.
Bu kadar geniş bir kadroyu belli bir çizgide buluşturmak ve elde tutmak kolay değildir.
Bununla birlikte Kırşehir Çiğdem'in fikir ve düşünce özgürlüğüne bu denli açık ve saygılı olması daima birilerini rahatsız etmiştir.
Eleştiri sınırlarını aşmamasına rağmen yazdıklarından kırılıp gücenenler, açıkça olmasa da dolaylı yollardan gazeteyi sindirmek, baskı altına almak isteyenler de olmuş, ama Kırşehir Çiğdem karşılaştığı zorlukların yanında bu baskılara da göğüs germesini, meslek onurunu korumasını bilmiştir.
34 YILDA 9 GAZETE, 5701 NÜSHA
Benim 1960 yılında askerlik dönüşü ilk çıkardığım Kırşehir Postası da gazetecilik ruhu ve hizmet heyecanımın ilk meyvesi olmuş, bunu Halkın Sesi, Yeni Kırşehir, Kırşehir, Kılıçözü, Kırşehir Haber, Bizim Kırşehir gazeteleri izlemiştir.
Bu arada Mucur'da da Yeni Mucur ve Mucur'un Sesi adları altında iki gazete daha çıkardığımı belirteyim.
Yerel basına ilk adımı attığım 30 Temmuz 1960'tan son nüshayı yayınladığım 6 Nisan 1994'e kadar 33 yıl, 8 ay, 8 günlük süre içinde toplam 5701 nüsha gazete çıkardığımı gururla ifade etmek istiyorum.
Liseyi bitirip hemen ardından vatanî görevimi yedek teğmen olarak İstanbul'da tamamladıktan sonra döndüğüm memleketimde ulusal gazetelerin muhabirliği yanında yerel bazda da sürdürmeye çalıştığım ve yukarıda kısaca hesabını verdiğim gazetecilik hayatımda titizlikle uyduğum bir ilke de Kırşehir Kültür tarihinin âbide siması Cevat Hakkı Tarım üstadımızın Kırşehir Vilâyet Gazetesi'nin başlığında yer alan “Mesleğimiz siyaset değil, memleket irfanına hizmettir” düsturu olmuştur.
“İrfan” sözcüğünün ne anlama geldiğini Türk Dil Kurumu'nun Türkçe Sözlük'ünden aktarayım: “Bilme, anlama, kültür. Gerçeğe ulaştırıcı güçlü seziş, varış, varışlılık.”
Ben de gazeteciliği Kırşehir'e hizmet düsturuyla ve tarafsız gazetecilik ilkelerinden asla ödün vermeden aktif olarak 1994 yılına kadar onurla ve gururla yaptım. Bu uğurda iki defa da hapse girdim.
KIRŞEHİR ÇİĞDEM DOĞUYOR
Bu arada 28 Mart 1977 günü Şevket ve Salih Güner kardeşler de Kırşehir Çiğdem'le gazetecilik hayatına atıldılar.
Önce Şevket, ardından Salih gazetecilik deyimiyle ilk mürekkebi matbaamda yaladılar.
Kurt gördüğünü işlermiş ve işledi de...
Şevket ve Salih de benden ne gördülerse, ne öğrendilerse aynı doğrultuda çalışıp çabaladılar, şimdi elinizde tuttuğunuz Anadolu'daki emsallerinden çok üstün gazeteyi yarattılar.
Ben onların gazetesinde yazmışsam ve yazıyorsam bu gazetenin gerek ruh ve içerik, gerek teknik, hepsinden önemlisi de gazetecilik haysiyet ve şerefi yönlerinden anlayışıma uygun en mükemmel gazete oluşundandır.
Bizi en çok üzen ve kahreden şey gazetecilik mesleğinin ayağa düşmüş olmasıdır.
Türkiye'de her şey gibi gazetecilik mesleği de ileri teknolojiye rağmen maalesef aksi yönde kabuk değiştirmiş, eline kalem, mikrofon, kamera geçirip “Ben gazeteciyim” diye ortaya çıkan herkesin rahatlıkla at oynatabildiği sorumsuz ve onursuz bir meslek olup çıkmıştır.
VEBALİ POLİTİKACILARIN
Günümüzde gazetecilik yaftası altında çevrilen dolapları, entrikaları herkes ibretle izliyor. Bizler artık gazeteci olmaktan utanmaya başladık.
Yalancılığın, şantajcılığın, söğüşçülüğün adı Türkiye'de gazetecilik olup çıktı.
İki lâfı bir araya getirip doğru dürüst cümle kurmaktan âciz olanların gazeteciliği ekmek kapısı haline getirmek istedikleri, bunun için de her yola başvurdukları, her türlü şaklabanlığı yaptıkları bir ortamda Kırşehir Çiğdem'in haysiyetini korumuş olması alkışlanacak erdemli bir davranıştır.
Demokrat Parti döneminin bakanlarından Samet Ağaoğlu “Ahlâk düzeyinin düşük olduğu ülkelerde basın birinci kuvvettir” hükmüne varmıştı.
Ahlâken tam bir çöküntünün yaşandığı güzel mesleğimizde de ne acıdır ki enflâsyon yaşanıyor, “Ben gazeteciyim” diyenler mantar gibi bitiyor.
Basının bu durumu gelmesinde en büyük vebal her işte olduğu gibi yine politikacılara aittir.
Ünlü İngiliz devlet adamı Sir Winston Churchill de “Bir memlekette alıcısı varsa karaborsa daima vardır” demişti.
Ülkemizde de ahlâksızlığa prim veren politikacılar var oldukça basında yozlaşmalar ve çürümeler artarak sürüp gidecektir.
“KALEMİNİ KIR, FAKAT BÜKÜLME”
Gazetecilikten uzak yakın hiçbir nasibi olmayanların gazeteci sayıldığı ortamda bizlerin yapacağı en doğru iş “Ben gazeteci değilim” diyebilmektir.
Hak etmedikleri halde “Ben gazeteciyim” diye kendilerini satanlar var olduğu sürece bizler hiçbirimiz gazeteci değiliz.
Bizler için en değerli hüküm başkalarının bizlere “İşte gazeteci” demiş olmalarıdır.
Üstadımız Cevat Hakkı Tarım bu günleri görebilseydi 3 Şubat 1925'ten 4 Ocak 1961'e kadar altmış yıl başyazarlığını yaptığı, benim de 27 Mayıs 1960 ihtilâlinden sonra bir süre istihbarat şefliğini üstlendiğim Kırşehir Vilâyet Gazetesi'nin başlığına koydurduğu “Mesleğimiz siyaset değil, memleket irfanına hizmettir” ilkesine uyduğuna pişman olur, o da bizim gibi “Ben gazeteci değilim” diyerek Hürriyet gazetesinin kurucusu büyük gazeteci Sedat Simavi'nin yolundan gider ve “Bükülüp satılacağına kalemini kırıp atardı”.
Cumhuriyet gazetesi başyazarı Nadir Nadi'nin de sahte Atatürkçülere bakıp kaleme aldığı “Ben Atatürkçü değilim” adlı kitabıyla fikirlerini ve düşüncelerini anlamak istemeyenlere kendini anlatmak zorunda kaldığı gibi...
Daha fazla söze gerek yok, Kırşehir Çiğdem işte ortadadır.
En büyük hakem olan halk Kırşehir Çiğdem için hükmünü çoktan vermiştir.
Kırk birinci yılın kutlu olsun Kırşehir Çiğdem... Kırşehir'e hizmet yolunda daha nice yıllara...