Kırşehir’in sembol yapılarından Ahi Külliyesi Çarşısı’nda yıllardır kalay ve antika restorasyon işleriyle uğraşan Hakkı Demirkalp, Kırşehir Belediyesi'nin tahliye baskısı altında olduğunu açıkladı. Çiğdem Habere konuşan Demirkalp, üç yıl önce Kültür Müdürlüğü’nün yönlendirmesiyle başladığı mesleğini, bugün baskı ve tehditlerle sürdüremez hâle geldiğini söylüyor. Zanaatkârlara ayrılması gereken dükkânların, siyasi ve ticari hesaplarla başkalarına verilmek istendiğini iddia eden Demirkalp, hem kendi hem de diğer esnaf arkadaşlarının benzer baskılarla karşı karşıya olduğunu belirtti.

Belediyeden gelen baskılar: “Ya davanı geri çek ya da her şeyini alırız”
Demirkalp’in açıklamalarına göre, süregelen gerginliğin ardında yalnızca idari kararlar değil, geçmişte yaşanan bazı kişisel sürtüşmeler de yatıyor. Kendisinin ve ailesinin sağlık nedeniyle bir işletmeyi şikâyet etmesi üzerine tehdit edildiğini söyleyen Demirkalp, “Ya davanı geri çek ya da elinden her şeyini alırız” sözleriyle karşılaştığını belirtiyor. Belediye zabıtası eşliğinde uygulanan bu baskının artık dayanılmaz hâle geldiğini söyleyen usta, sözleşmesinin hâlâ üç yıl süresi olmasına rağmen iş yerinin boşaltılmak istendiğini ifade ediyor.
Zanaatkâr çarşısı, zanaatkârsız mı kalacak?
Demirkalp, çarşıdaki diğer sanat erbaplarının da benzer şekilde tahliye edildiğini ve yerlerine farklı alanlarda işletmelerin getirildiğini anlatıyor. "Benim işimi yapan başka bir kalaycı yok. Cam, seramik, deri işleri yapan da kalmadı. Ahilik diyoruz, ama 32 meslek grubundan geriye ne kaldı?” diye soruyor. Çarşının, çaycının ya da çorbacının olduğu kadar, el sanatları ustalarına da ihtiyacı olduğunu vurgulayan Demirkalp, bu yapının Kültür Bakanlığı’na devredilmesini talep ediyor. Aksi takdirde zanaatkârların burada varlık göstermesinin mümkün olmadığını belirtiyor.
“Beni buraya davet ettiler, şimdi çık diyorlar”
Külliyede geçirdiği üç yıl boyunca hem fiziki hem ticari zorluklarla mücadele ettiğini anlatan Demirkalp, “Burası harabeydi. Biz işlerimizi, emeğimizi koyduk. Şimdi işler yoluna girince yerimizi istiyorlar” diyerek tepkisini dile getiriyor. Belediyenin bu yaklaşımının yalnızca bir dükkân meselesi olmadığını, aynı zamanda kültürel bir kopuşa da yol açacağını savunuyor. “İlk önce bizleri getirdiler, şimdi ise çıkın diyorlar. Bu zulme boyun eğmeyeceğiz” diyerek sözlerini sonlandırıyor.





