Gazetemiz “Kırşehir Çiğdem” 15 yıldan fazla bir süre tarihi nitelikte “Kırşehir Yazıları” köşesinde Kırşehir’e olan bitmez tükenmez sevgisini dile getiren hukukçu, şair, yazar Celal Tekiner ağabeyimiz 26 Şubat 2002 tarihinde aramızdan ayrılmıştı.
92 yıllık yaşamında Kırşehir ve demokrasi mücadelesi veren, çileler çeken, Kırşehir’in yetiştirdiği gerçek bir Türkçü ve Kırşehir aşığıydı Celâl Tekiner...
Celâl Tekiner’i yakından tanıyanlar çok iyi bilirler ki o gözünü budaktan esirgemez, doğru bildiğinden asla şaşmazdı.
Özellikle Atatürk’e olan bağlılığı ve onun kurduğu Cumhuriyet ve rejim düşmanlarının karşısında tek başına mücadele veren Kırşehirli onurlu bir şahsiyetti.
1950’li yıllarda dönemin tek başına iktidarı olan ve “Dediğim dedik” diyen Demokrat Parti’nin Kırşehir’i ilçe yapması nedeniyle Celâl Tekiner’in verdiği büyük mücadeleyi o günkü Kırşehirliler çok yakından bilirler.
Celâl Tekiner 1954’te Kırşehir’in kaza haline getirilmesi nedeniyle devrin iktidarına kafa tutmuş ve korkusuzca bu uğurda yılmadan mücadele vermiştir.
Hatta o yıllarda “Haksızlığa İsyan” kitabıyla bu tepkisini ortaya koyan Celâl Tekiner bu nedenle Adana’da cezaevinde bile yatmıştır.
Celâl ağabeyin o yıllarını yaşamamış birisi olarak ben onu 1965 yılında, bugün yıkılarak yeni baştan bir proje ile hayata geçirilen eski Belediye binası yani eski Müstean İş Hanı’nın üçüncü katında bulunan bürosunda tanıdım.
O yıllarda Kırşehir’de avukatlık yapan Celâl Tekiner’i çalıştığım “Yeni Kırşehir” gazetesindeki “Toprağımdan” köşesinde çıkan yazılarıyla biliyordum.
Son 15 yıldan fazla gazetemiz “Kırşehir Çiğdem”de “Kırşehir Yazıları” köşesinde yazılar kaleme alan Celâl Tekiner sık sık gazeteye gelir, yazısında zaman zaman istenmeden çıkan hataları şiddetle eleştirir, kızardı bize.
Celâl Tekiner’in yazılarını yayınladığımız için zaman zaman Atatürk ve rejim düşmanları tarafından eleştirilmedik de değil.
Ama biz Celâl Tekiner’i çok iyi tanıyorduk, o büyük Atatürk’e ve kurduğu Cumhuriyet’e ölümüne bağlı, idealist birisiydi.
Tabii ki her yazar ve düşünür gibi Celâl Tekiner de eleştirilecekti.
Celâl Tekiner bu eleştirilerden hiç etkilenmez, alınmaz, gocunmaz, aksine daha fazla yüreğini ortaya koyardı.
Celâl Tekiner’in bir özelliği de ülkemizde yaşanan adaletsizliklere, yanlış söylem ve çıkışlara tepki koymakta gecikmez, hemen PTT’ye gider, nüfus kâğıdını ilgili memura verir, daha önce yazdığı telgrafları ilgili kişilere gönderirdi.
Hatta bu gönderdiği telgraflar nedeniyle hakkında pek çok defa davalar açıldı, hepsine de bizzat kendisi girerek savunmasını yaptı ve beraat etti.
Celâl Tekiner Kırşehir ve Kırşehirlileri ölümüne severdi. Onlara hiç söz söyletmez, söyleyenlere de öyle cevaplar verirdi ki çapsız, ufuksuz, basit adamlar kaçacak delik arardı.
Celâl Tekiner öldükten sonra Kırşehir’in Obruk Dağı’ndaki mağaraya gömülmeyi çok isterdi.
Hatta bir keresinde Alpaslan Türkeş hayattayken telgraf çekerek “Partine bağlı Kırşehir Belediye Başkanı Sayın Metin Çobanoğlu’na emir ver, Belediye Meclisi’nde karar alsın, ben ölünce mezarımı Obruk Dağı’nın mağarasının içine koysun” demişti.
Celâl Tekiner Kırşehir’in kim bilir kaç kere gezip dolaştığı dağında, taşında, ırmağında, ağacında ilham almış ve bunları yazılarına dökmüştü.
Geçtiğimiz yıllarda bir defasında “Beni Kırşehir’in fabrikalarına, tesislerine götürün. Oraları hangi hemşehrilerim işletiyor, neler üretiyor görmek istiyorum” demişti de kendisini oralara götürüp gezdirmiştik.
O gezimizde yanımızda bugün aramızda olmayan eski Belediye Başkanımız ve gazetemiz yazarı Orhan Baycan, “Ahi Baba” Mustafa Karagüllü, İş İnsanı Hacı Mehmet Gülten ile halen İzmir’de yaşayan gazeteci Dursun Yastıman ve diğer bazı dostlarımızla buraları gezip gördüklerini yine bir bir kaleme almıştı Celâl Tekiner...
Kırşehir’de örnek bir insan olarak yaşayan Celâl Tekiner gösterişten uzak, sade yaşamayı ve ilerlemiş yaşına rağmen pırıl pırıl ve şık giyinirdi.
Celâl Tekiner’i zaman zaman ben ve eşim kaldığı otelde ziyaretine gider, kendisinin sevdiği Kırşehir’in ev yemeklerini götürür, birlikte sohbet eder, kendisini dinlerdik.  
Kırşehir’deki bazı dostları Celâl Tekiner’e “Celâl ağbi, bu yazılar senin için birer serum oluyor” dediklerinde güler, bunu kabul eder ve “Yazılarım ben ölünce de yayınlanacak olan ‘Kırşehir Çiğdem’e emanet ediyorum. Yalnız dizgi hatası olmasın. Öbür dünyada size tel çeker, protesto ederim. Haberiniz olsun” derdi.
Şu büyük Allah’ın işine bakınız ki, Osman Bölükbaşı ile zaman zaman ters düşse de onun partisinin Adana İl Başkanlığı’nı yapan Celâl Tekiner de aynı yaşta ve aynı anda bu dünyadan göçüp gitti.
Osman Bölükbaşı gibi Celâl Tekiner de günahıyla, sevabıyla Kırşehir’e mal olmuş gerçek bir Türkçü, Atatürkçü ve Cumhuriyetçi’ydi.
Onlar için ne söylesek, ne yazsak azdır.
Kırşehir’in aşığı, büyük Atatürkçü Celâl Tekiner artık aramızda yok, ancak yazılarını yine aynı sütunda zaman zaman yayınlamaya devam ediyoruz.
19 yıl önce 26 Şubat 2002 tarihinde aramızdan ayrılan Celâl Tekiner, bugün Aşıkpaşa Mezarlığı’nda ebedi istirahatgâhında yatıyor.

İşte yukarıdaki fotoğrafta görüldüğü gibi uzun yıllar otelinde misafir olarak yaşayan, iş insanı Adnan Coşkuntuna geçtiğimiz günlerde Celâl Ağbi’nin mezarını yaptırmış. Kendisi her ne kadar isminin yazılmasını istemese de ben onun ahde vefasına, büyüklüğüne saygı duyuyor; kendisine teşekkür ediyorum ve yayınlıyorum.