Ortam o kadar bozuldu ki neyi gündeme alacağımızı, kimin neler yaptığını, kimlerin şahsi menfaati uğruna taklalar attığını, kimin kime hainlik yaptığını, devletin yaptığı ihalelerde neler döndüğünü, iktidara karşı gelinirse nasıl dövüleceğinizi, sizi zora sokmak ve kendilerine hizmet etmen için sana nasıl sopa gösterildiğini, devletin imkanları ile nasıl ahkam kesildiğini vs vs. .

Ortam o kadar bozuldu ki neyi gündeme alacağımızı, kimin neler yaptığını, kimlerin şahsi menfaati uğruna taklalar attığını, kimin kime hainlik yaptığını, devletin yaptığı ihalelerde neler döndüğünü, iktidara karşı gelinirse nasıl dövüleceğinizi, sizi zora sokmak ve kendilerine hizmet etmen için sana nasıl sopa gösterildiğini, devletin imkanları ile nasıl ahkam kesildiğini vs vs...
Hangi konuyu kaleme alsan suçlusun! Hani derler ya tuz koktu. Gerçekten de tuz koktu.
Yazmış, söylemiş ozan, koyun, kurt ile gezerdi. Fikir başka başka olmasa her şeyin sorumlusu, her şeyin organizatörü malum bölgede kırsalda etliye sütlüye karışmayan, her şeyden bihaber yaşayan insanlar, onlar olmasa komşularımızla aramız çok iyi olacaktı.
PKK denilen nalet örgüt bu kadar azmayacak, TBMM’ye dahi giremeyecek, devletin aleyhine konuşmalar yapamayacaklardı. Asker, polis, sivil günahsız insanlar ölmeyecek, çocukları yetim-öksüz, anaları dul kalmayacak, ülkemiz güllük gülistanlık olacak.
Ama ne hikmetse müslümanlar kendi içinde mezheplere bölünmüş İslâm adına yapılanlar müslümanlıkla uzaktan yakından ilgisi olmayan işler.
Ülkelerde bombalar patlatarak kaos ortamı oluşturmaya çalışanlar nasıl nemalanıyor? Bunu çözmek çok zor değil.
Güneydoğu’da yaşananlara bakıyorsun. Hainler neler yapmamışlar ki? Evleri silah deposu, yolları mayın tarlası, sokakları bentlerle doldurmuşlar, herkesin haberi olmuş, devletin nasıl haberi olmamış aklım ermiyor, başıma ağrılar saplanıyor.
Devlet idarecileri Belçika’da hainlerin kurduğu çadıra binlerce laf söylerken 21 Mart’a Diyarbakır’daki hainliği göremiyorlar, üniversitelerde yaşanan olayları duymuyorlar.
Şehit haberlerine ulusal kanallar dahil her kanal bir saniye bile haber yapmazken, magazin haberlerine saatler ayırabiliyor.
Kaybolan değerler maddi manevi saymakla bitmeyecek konular. Kayıp olmuş, toplum, adeta görmemeyi duymamayı, konuşmamayı yaşamak zorunda bırakılmış. Onlar ve diğerleri gibi bütün insanlık ayrıştırılmış, aynı dünya görüşüne haiz insanlar birbirine düşman oldular. Ülke meselesi konuşulurken lafları karşılaşan arkadaşlar dostlar birbirilerine sanki kan davalı insanlara dönüşmüşler. Sorsan “ne menfaatiniz vardı da konuyu bu boyuta getirdiniz” diye ikisi de şaşıracak. Tartıştıkları konuya muhatap insanlar hiç duymadı, duyması da mümkün değil. Aynı Kırşehir’i ilçe yapan Demokrat Parti döneminde olduğu gibi, aynı seksenli yıllarda sağ-sol olaylarının yaşandığı gibi, insanlar çay içmeye dahi birbirilerinin kahvehanesine gitmez, birbirilerine selam vermedikleri dönemleri yaşıyoruz. Senin adamın, onun adamı yazık oluyor ülkeme ve insanlarıma.
Kimse bu ülke adına ahkâm kesemez, kimse kendi menfaati için kaos ortamı oluşturamaz.
Kırşehir’de şöyle bir bakıyorsunuz insanlar borçlu, insanlar biçare, bankalara kul olmuşlar. Bankalar verdikleri krediyi geri istese herkes aç, sefil. Ülkem insanı bu şekilde işgal edilerek konuşmaz, duymaz görmez hale geldi.
Kırşehir’de deyim yerinde ise yaprak kımıldamıyor. Halk çarşı pazara çıkıp alış veriş yapamıyor, yapmıyor. Çünkü geçim derdine düşmüşler. Kimse mecbur olmadıkça alışveriş yapamıyor. Mübalağa etmiyorum, yüzde 80’i borç batağındı çırpınıyor. Kimi ev almış bankaya ipotekli, kimisi araba almış bankaya ipotekli. Para dönmüyor. Çalışanların maaşları bankadan bankaya gidiyor. Bu da piyasayı olumsuz etkiliyor.
Neden böyle olduk, neden öz benliğimizi kaybettik?
Çocuklar yeni yetişen nesil uyuşturucunun, eğlencenin hoyratca yaşamanın “yarınım ne olacak?” dememeye alıştırılarak günlerini gün etmektedirler. Bu vatan için ŞEHİT olan dedelerimiz, babalarımız, kardeşlerimiz bizim bu halimizi bilseler bize neler söylemezlerdi ki?
Ama boş verin, bunların hepsini silin kim kime şey yaparsa yapsın bizler “akşam yatalım, sabah kalkalım!” Zaten kaybettiğimiz değerlerimizi ortada duruyor.
Yarabbi adına, şanına, resulüne sığınarak yalvarıyorum, sen bizi bizden daha iyi biliyorsun, bizleri afet. Bizler senin huzuruna gelince veremeyeceğimiz hesapla bizleri karşılaştırma AMİN.