24 Haziran seçimlerinin üzerinden iki aya yakın bir süre geçti. Bu süre içerisinde siyasilerden, belediye hizmetlerine, kamu kurum ve kuruluşlarına, Kırşehir’e bir türlü gelmeyen yatırımlara, yalakalara, zübükzadelere Kırşehir için yazılacak o kadar konu var ki yazın yazabildiğiniz kadar.

24 Haziran seçimlerinin üzerinden iki aya yakın bir süre geçti. Bu süre içerisinde siyasilerden, belediye hizmetlerine, kamu kurum ve kuruluşlarına, Kırşehir’e bir türlü gelmeyen yatırımlara, yalakalara, zübükzadelere Kırşehir için yazılacak o kadar konu var ki yazın yazabildiğiniz kadar. Ama bazen evdeki hesap çarşıya uymuyor.
Ülkemizin ekonomik olarak içerisinde bulunduğu durum, ABD’lerinin ülkemiz üzerinde başlattığı ekonomik savaş bizlere Kırşehir’in sorunlarını bir tarafa bıraktırdı, neler oluyor böyle dedirtmeye ve çare aratmaya başlattı.
ABD’nin ülkemiz üzerinde başlattığı ekonomik savaş neticesinde Dolar ve Euro beklenenden çok fazla yükseldi. Bu durum bazılarını sevindirdi, bazılarını üzdü. Maalesef üzülen kesim daha çok oldu.
Bir zamanlar kimsenin yüzüne bakmadığı Kırşehir’imizin terme caddesi son yılarda gözde, hareketli ve kalabalık bir hale geldi. Kırşehir’in ticaretine terme caddesi yön vermeye başladı. Orada faaliyet gösteren işletmeciler işlerinden ve hallerinden çok memnunlardı.
Kısaca alanda, satanda razıydı.
Ne zamana kadar?
ABD’lerinin Türkiye üzerinde ekonomik savaş başlatıp, Doların ve Euro’nun aşırı derece yükselmesine kadar.
Bu durumdan peşin satan esnaf resminde olduğu gibi dükkanını Euro ve Dolar karşılığında kiraya verenler oldukça memnunlar.
Kiraya tutanlarda veresiye satan, iflas etmiş esnaf resminde olduğu gibi kafaları iki ellerin arasında perişanları oynuyorlar, kara, kara düşünüyorlar.
Nasıl düşünmesinler? Evdeki hesap çarşıya uymadı.
Hafta sonunda düğünlerden fırsat bulup yolumun düştüğü terme caddesinde dükkan kirasını Dolar ve Euro karşılığında anlaşan esnaflardan bazıları bana “ Osman bey ne olacak bu esnafın hali, döviz aldı başını gidiyor, yükselişini kimse önleyemiyor, bir çoğumuz kira bedelini Euro olarak ödüyoruz böyle giderse dükkanlarımızı kapatacağız, lütfen sesimizi, feryadımızı gündeme getirir misin?” dediler.
Eyvah ki eyvah! Hani derler ya “kelin ilacı olsa başına sürer“ diye bizim terme caddesinin esnafı benim gibi kelden imdat bekliyor, ilaç bekliyor, derdine çare bekliyor.
Vallaha işleri kötü.
Ama bilmiyorlar ki benim yazdığım yazıyı benden başka kimselerin okumadığını.
Bilemiyorum ne diyeceğimi, nereden nasıl başlayacağımı, neler yazacağımı.
Kırşehir’de sadece terme caddesinde değil şehrin her tarafında dükkanlarını Euro ve Dolar ile tutanlar oldukça fazla.
Bu insanlara;
Sizler Türkiye’demi yaşıyorsunuz, ABD’ ndemi, AB ülkelerinde mi?
Burası Türkiye olduğuna göre Türk Lirası yerine neden kira bedelini dövizle anlaşıyorsunuz?
T.C Devletinin para birimi Türk Lirası değil mi?
Anlaşırken kime sordunuz, hangi akla hizmet ettiniz ? Sorularını sormadan edemiyorum.
Maalesef ülke insanı olarak acayip bir hal içerisindeyiz. Yabancı hayranlığı aklımızı başımızdan aldı.
Geçen hafta ki yazımda da belirttim. Bir bayan çıkıyor Neşet Ertaş Kültür Festivalinde kalabalıkta “ı am sorry pardon“ diyerek ilerliyor.
Dükkan tabelalarında yabancı isimler fazlaca var.
Dilimizde Türkçe kelimeler azalıyor, yabancı kelimeler çoğalıyor.
Tüm bunlar yetmiyor gibi ev ve dükkan kiralarını döviz karşılığında anlaşıyoruz.
Bu tezatlıkları anlamış değilim.
Bu köşede sürekli bize Haçlı zihniyetten, temsilcileri ABD’lerinden. AB devletlerinden ve yüz yıllardır Türk düşmanlığı yapmış, kendi kültürlerini Müslümanlık ilan eden Arap devletlerinden fayda yok. Bize Türk kimliğimizden fayda var, Türk’ün Türk’ten başka dostu yok dediğimiz de çok eleştiri aldık, ne ırkçılığımız kaldı, ne de kafatasçılığımız. Eğer ben Türk’üm demek ırkçılıksa ben ırkçıyım. Bunu göğsümü gere gere söylüyorum.
İşte görüyoruz Türk Kaşığıyla yabancı boku yemenin neticesini.
Görüyoruz Türk Lirası yerine dövizle dükkan ve ev kiralayanların hallerini.
Görüyoruz ülkemizdeki milli ve manevi değerlerimizde meydana gelen kokuşmayı ve yozlaşmayı.
Bizim dilimizle, sözümüzle, yazımızla, para birimizle bir an önce öz kimliğimiz olan Türk kimliğimize dönmemiz gerekiyor.
Dükkanların isimlerinin okunabilmesi için tabelaların Türkçe olması,
Konuşmaların anlaşılabilmesi için Türkçe konuşulup, Türkçe yazılması gereklidir.
Siz kamu kurum ve kuruluşlarına GİRİŞ yerine ENTER – ÇIKIŞ yerine EXIT yazarsanız kırsal kesimden gelmiş insanlarımız bunu nasıl anlasın?
Bu nedenle hükümetimizin çıkaracağı kanunlarla Türkiye’de Türkçe konuşulup, Türkçe yazılması, dükkan tabelalarında Türk isimleri kullanılması sağlanmalı ve vatandaşlarımızın mağdur olmamaları için alışverişler, dükkan ve ev kiraları Türk Lirası ile yapılmalıdır. Çünkü burası T.C. Devletidir.
Ancak o zaman dükkan kiralarını Euro ve Dolarla ödeyen esnaflarımızın derdine çare bulunabilir, terme caddesindeki esnaflarımızda benim gibi kelden ilaç beklemezler.
Zira kelin ilacı olsa başına sürer.