Okullar kapandı. Çocuklar neşe içerisinde karnelerini aldı. Karneler “Haydi bakalım anneciğim, babacığım, pamuk eller cebe…” diyerek önümüze sunuldu. Çocuklarımızı “Hallederiz yavrum, borcumuz borç, aybaşına kadar bize müsaade…” diye geçiştirmek istesek de zamanın çocukları yakayı kesti.
    Torunlar sevinçle dedelerine gitti. Dedeler, torunlarını öptü, kokladı. Eskisi gibi öpücükle yetinmiyor şimdiki torunlar. Karneler, dedelerin gözüne sokuldu. 
    Torun, dedenin, nenenin canıdır, cananıdır. Çocuklar fındık, badem; torunlar, fındık içidir. Bir başkadır torun sevgisi. Yedi torunum var, diye göğsünü gere gere övünür babam. Zenginliktir torun, servettir. 
    Şimdi gözüne yakın gözlüğünü takmış, sıra ile beş torunun karnesine bakıyor babam. Bakıyor bakmasına da neşesi pek yok. Eli cüzdanına gidiyor. Cüzdanını açıyor, boş cüzdanı karıştırıyor. Üç aylığını almasına daha var. Üç aylığı alsa ne olacak, para cebine girmeden borçlara gidecek. Üstelik önümüzdeki ay kurban kesilecek.
    Vah vah bu dedelerin haline vah!
    Eskisi gibi değil On Lira, Yirmi Lira versen olmaz. O paraya şeker, çikolata bile etmiyor. Elli Lira, Yüz Lira versen… Önümüz bayram daha bayram harçlıkları var… Küçük torunun sünneti, büyük torunun düğünü, derneği var.
    Dedeler, babaanneler, anneanneler kara kara düşünüyor. Eş, dost akraba düğünleri var. Ne alınacak, ne takılacak? Dost var, düşman var… Torunlarımıza bir karne parası veremeyecek hale geldik. Kardeşlerimize, yeğenlerimize bir çeyrek altın takamayacak hale geldik.
    Analar, babalar da kara kara düşünüyor. Çocukları nereye götürsek?  Üç ay boyunca çocuklarımız bizi boğacak. “Anne tatile gitmeyecek miyiz? Baba denize ne zaman gideceğiz?” deyip duracak. Benzin olmuş 30 TL. Otel, pansiyon fiyatları dersen almış başını gitmiş. 
Of of! Allah’ım ne olacak bu halimiz? Nerden ne hale geldik? Halk, halk plajına bile gidemez hale geldi. Halkın da bir sabır gücü var. Bu gidişin sonu nereye varacak?
    Ya toprak ol
    Ya da su
    Sakın ateş olma