Aslında hikâye 1968 yılının 3 Mayısında başlamış ama anlatacağımız hikâyenin başlangıcı 1983 yılının Mayıs ayı. 
Kırşehirspor Genç Takımı İl Şampiyonu olmuş. Gurup maçları için Kayseri’ye gidecek. Biz de Kırşehir’e yeni gelmişiz ve bonservisimiz başka bir takımda. Zamanın teknolojisi malum lisans işlemleri yetişmedi ama bir şekilde kafileye dahil olduk ve hikaye başladı. 
Kayseri’de Şeker Fabrikası’nın bize tahsis ettiği koğuşa yerleştik. Başımızda Antrenörümüz rahmetli Feyzullah Biçer vardı, toprağı bol olsun üzerimizde çok hakkı var. Takım iyi ama malzeme hak getire. Eşofmanımız hatta kramponlarımız bile yok.
Belki birçoğumuz ilk defa çim saha görmüştük. Kayseri Şehir Stadı’nın yanında 2 nolu sahada oynayacağımız ilk maç için sahaya geldik. Sabah güneşli olan hava kapanmaya hafiften yağmur yağmaya başladı. 
Soyunma odasına giderken rakibimizin tam tekmil eşofmanlı ve vidalı kramponlarını omuzlarına asmış tavırları o anda maçı kaybetmemize sebep olmuştu. Sahaya çıktık eş dost arkadaşlardan aldığımız ayağımıza tam olmayan altında diş kalmamış sportaç ayakkabılarımız, ıslanan çimlerin üzerinde adeta kızak gibi kayıyor hiçbirimiz ayakta duramıyorduk. Yalnızca sol bekimiz Şükrü ayakta kalıyordu. Almanya’dan akrabasının getirdiği Adidas vidalı kramponları vardı ayağında. Maç bittiğinde 5 gol yemiş rezil olmuştuk. Takımımız da kötü değildi o akımdan ben, İrfan, Bekir ve Ali o yıl A takıma yükseldik ama şartlar bu kadardı işte. 
Sevgili İrfan Güneş (Ölü) ilk maçtan sonra akşam yemeğinde “Bugün çok kötü oynadık, takım kadromuzu bundan sonra şu isimler ile hatırlayacağız” dedi. Ve başladı saymaya:
 1. Ambar Mehmet, 2. Sultanın Oğlu Özcan, 3. Şiştim Şükrü, 4. Ali Ağanın Oğlu Bekir, 5. Laubali Ali, 6. Hanonun Oğlu İbrahim, 7. Makinist Orhan, 8. Artist Hakan, 9. İrfancıııım, 10. Mustafacııım, 11. Deli Koyun Eyüp. Allah hepsine sağlıklı uzun ömürler ve güzellikler nasip etsin.
Her şerde bir hayır vardır denir ya hani. O gün çok iyi geçmedi bizim adımıza ama ilk defa giydiğimiz Kırşehirspor forması 15 yıl üzerimizde kaldı. Gururumuz, aşkımız oldu. Sefil de olsak zirveye de çıksak onurla ve ilk günkü heyecanla giydik o formayı.
Devam edelim hikâyemize, kimseyi sıkmadan usandırmadan. Onun için de mola verelim. Sonra devam ederiz kaldığımız yerden, A takımı Kırşehirspor’a mal olmuş büyük ağabeylerimizi anlatırız.