1986-87 sezonunda ikinci ligde mücadele ettik. Her şey çok güzel başlamıştı ama Yokluklar ve sahipsizlik bir türlü yakamızı bırakmadı. Çok zor günler geçirdik. Onurlu ve saygın oyuncu gurubu her türlü zorluğa rağmen takımını terk etmedi ve son maça kadar mücadelesini sürdürdü.
Sezona önceki yıl Birinci Lig’te mücadele veren Orduspor’da çok iyi işler yapan ve efsane olan Teknik Direktör Necip Cemal Gökalp ile başladık. Hocamız öğrencileri olan Bahadır, Şenol, Burhan gibi oyuncuları da yanında getirmişti. Ayrıca eski Kalecimiz ve Kırşehirde çok sevilen Mehmet Necip Kulaksızoğlu, Adanaspor’dan Ahmet Eskikaya ve Mustafa Gültepe de transfer edilmişti. 
Geçen sezondan; Mehmet Bulut, Sinan, Erdoğan, Memduh, Derviş, Metin, Ergün, Adnan, Alaaddin, Kadir, Uğur gibi oyuncularımız bulunuyorlardı. Bireysel olarak çok iyi oyuncularımız ve bir önceki sezon Birinci Lig’te Orduspor’u şahlandıran bir hocamız vardı.
O yıllarda kamp merkezleri azdı. Birinci Lig takımları Bursa’ya yani Uludağ’a,  İkinci Lig takımları da Bolu’ya, Abant veya Kartalkaya’ya giderlerdi.
Biz sezon başı kampını Çiçekdağı’nda yaptık. Bir yatılı öğrenci yurdunda. Onbeşer kişilik koğuşlarda kaldık. Öğle ve akşam yemeklerini Çiçekdağı lokantasında yedik. Koşu parkurumuz ekin tarlalarıydı. Topla çalışma imkanımız da yoktu. Yerköy stadyumunda bir hazırlık maçı oynayabildik o kadar. Her şeye rağmen neşeli bir kamp dönemi geçirdik.
Derken lojman sorunu ortaya çıktı. Bugünkü Öğretmenevi’nin yerinde bulunan, yarısı yanmış ve terkedilmiş Çocuk Esirgeme Binasına yerleştik. 
Maçlar başladı, ilk üç hafta PTT’ye 3-0, Adanaspor’a 2-0 ve Mersin İdman Yurdu’na 1-0 yenildik. Dördüncü hafta Muğla’yı 2-0 yendik sonra arka arkaya Afyon, İnegöl ve Söke yenilgileri geldi. 
Düze, Bandırma ve Aydın beraberliklerinin ardından 11 maçta beş puanla ligin dibine demir attık. Hocamız Necip Cemal Gökalp görevi bıraktı. Ne takım ne de hocamız bekleneni verememiş, başarısız bir dönem yaşamıştık. 
Sonraki iki maça Abdurrahman Cem nezaretinde çıktık. Üst üste iki deplasman ve ikisi de İzmir’de olunca onbeş gün İzmir de kaldık. Bu maçlarda Altınordu’ya 4-0 mağlup olduk ve İzmirspor’la 0-0 berabere kaldık.
Önümüzde Petrolofisi maçı vardı. Ankara’nın en köklü ve en güçlü takımlarından biriydi Petrolofisi. Hafta boyu Abdurrahman Cem nezaretinde hazırlandık maça. Hafta sonu yeni hocamız geldi. Cumartesi ter antrenmanı yapmıştık. Tanıştırmak için soyunma odasına getirdiler hocamızı. Deri montu, şalvar pantolonu, yumurta topuklu ayakkabısı ve meşin kasketi ile karşımıza geçti.
Antrenöre benzemiyordu. Abilerimizden bazıları tanıyor ve olağanüstü saygı gösteriyorlardı. Yeni hocamız Ankara TED Koleji mezunu, kimya mühendisi, çok ileri seviyede İngilizce bilen ve daha da önemlisi Türkiye’nin yetiştirdiği en öze futbolcularda birisi olan Ergün Kantarcı’ydı.
Kılığına kıyafetine anlam veremesek te yeni hocamız, bilgili kültürlü, söz ustası ve bir futbol efsanesiydi.
Sahamızda hocamızla ilk maçımıza çıkmıştık. Sağ bekimiz Memduh Abi ve sol bekimiz Derviş abi o dönem askerliklerini yapıyorlardı. Saçlar sıfır numara, Cuma günü birliklerinden izinli sayılıyorlar ve Pazar günü de takımda oynuyorlardı. 
Hocamız maç öncesi sahada son talimatları verdi ve yedek kulübesinde benim yanımdaki boşluğa oturuverdi. Maç başladı hoca heyecanla talimatlar yağdırıyor maçı adeta o da oynuyordu. Tam da yedek kulübemizin önünde Petrolofisli oyuncu topu sağ bekimiz Memduh abinin bacaklarının arasından geçirdi. Memduh abi top geçse de gayri ihtiyari bacaklarını birleştirdi. Birkaç saniye de olsa hazır ol pozisyonu aldı. Tam o anda Ergün Hoca kulübeden fırladı ve Memduh Abiye bağırdı; “ASKEEER… RAHAT OĞLUM RAHAAAAT…” 
Sonra da ekledi: “Burası Tabur Takımı değiiil…” 
Kulübede neye uğradığımızı şaşırdık, ne yapacağımızı bilemedik. Gülmemek için dilimizi ısırdık ama nafile, hocanın esprileri maç boyu devam etti ve bu önemli maçı 2-1 kazandık. 
Maçtan sonra Ali ve beni yanına çağırdı. “Yarın saçlarınızı sıfıra vurdurun. Bunlar da asker deyip oynatacağım sizi” dedi.
O gün hayatımıza giren en renkli, en sevecen ve en babacan adamı tanıdık. Çok şeyler kattı bize, Allah rahmet eylesin. Onunla ilgili anlatacağımız çok şey var. Ama bira ara verelim.