İşbaşında bulunan mevcut iktidar, ülke sorunlarını çözüme kavuşturmak yerine parti içinde birbirleriyle uğraşıyor, isim vermeden birbirlerini eleştiriyorlar. 
Ayrıca uzun süredir iktidarda olmasına rağmen çözüm bekleyen sorunların üzerine gitmek yerine, muhalefet partilerini nezaket sınırlarını aşarak eleştirip, sanki sorunların bir parçasıymış gibi göstermek suretiyle siyaset yapıyorlar.
İktidar iş yapmak yerine, lafla zaman tüketince çözüm bekleyen her bir sorun da olduğu gibi, işsizlik de her geçen gün azalacağına artış gösteriyor. Zira işsizlik bugün ülkemizin en önemli sorunlarından biri haline gelmiş durumdadır. Devleti yönetenler 18 senedir işsizlik sorununu çözüme kavuşturacakları yerde adeta sorunun bir parçası haline gelmiş durumda.
Uzun yıllardır işsiz sayısı bu seviyelere hiç gelmemişti, bu gün milyonlarca insanımız işsiz, zaten resmi kaynaklarca da işsizliğin artış gösterdiğini periyodik olarak açıklanmaktadır. Ülkemizde işsizliğe çare bulunamadığı gibi, her yıl da yeni işsizlerin oluştuğu, kapanan şirketler, işyerleri, Coronavirüsü nedeniyle de kapısına kilit vurulan işletmeler v.s. nedenlerden dolayı işini kaybedenler olduğu için, işsiz sayısı artmakta, çalışmak için her kapıyı aralayanlar da iş bulmakta elbette ki zorlanmaktadır.
Zaten doğru dürüst iş yapamayan, işyeri kirasını ve masraflarını karşılamakta zorlanan Kırşehir Ahi Esnafı’na koronavirüsün de büyük darbe vurduğu ortada. 
Kırşehirimizde de son aylarda kapısına kilit vurarak işsizler ordusuna katılan nice esnafları görüyor ve bundan üzülüyoruz. 
Maalesef ülkemizde istihdam yaratacak yatırım alanları açılamıyor,
Sanayi imalatına yönelik verimlilik artırılamıyor,
Üretime yönelik bir tarım politikası uygulanamıyor.
Hal böyle olunca da ekonomi uzmanlarına göre işsizlik Türkiye’nin izlediği ekonomik model nedeniyle düşürülemiyor. Sorun Türkiye’nin gerçekçi bir üretim yapısının olmamasından kaynaklanıyor. İthalata bağımlı ve dış borçlanmaya dayalı ekonomik modelde büyüme gerçekleşse bile daha sonraki süreçte işsizlik olarak ortaya çıkması da ayrı bir mesele.
Maalesef gerçekçi bir üretim yapısı olmadığı için işsizlik artıyor.
Sanayi üretiminde daralma devam ettiği sürece işsizlik artmaya devam edecektir.
Tarım alanında nitelikli üretimin yapılamadığı, tarım ürünlerinin bile ithalatının yapıldığı sürece işsizliğin artışı önlenemez.
Ülkemizde tüketilen ve üretiminin yetersiz olduğunu hissettiğimiz bir ürünü üretmek yerine ithalata başvurulması, işsizliği artıran etkenler olarak da karşımıza çıkmaktadır.
Tüm bunlardan yola çıkarak sonuna yaklaştığımız 2020 yılında ülke ekonomisinde küçülme, yüksek enflasyon ve artışı devam eden işsizliğin bir arada olduğu ağır bir kriz tablosunu milletçe yaşıyoruz.
TBMM’de maşallah vekillerimiz bu ülke nasıl kalkınır, işsizliği nasıl önleriz, eğitimde, asayişte, sağlıkta, tarımda mevcut bunca sorunları nasıl çözeriz diye kafa yormak yerine, bilimden ve reel verilerden uzak, birbirlerine sataşmalarla dolu, içi boş bir dizi konuşmalarını hep izliyoruz.
Gerekli önlemler bir an evvel alınmaz da, sadece seyirci kalınırsa yaşam şartlarının daha da zorlaşacağı, başka bahara kalan umutların da artık yok olmaya başladığı bir 2021 yılını karşılamaya hazırlanıyoruz sanki...