İşsizler iş bekliyor 

Devletin resmi verileri incelendiğinde, işsizliğin çığ gibi büyüdüğü görülüyor. Aslında son aylarda daha fazla artış göstererek yüksek seviyelere çıktığı resmi kaynaklarca açıklanmakta. Yapılan araştırmalara göre de işsiz sayısının 4 milyonun üzerinde olduğu belirtilmektedir.
Son aylarda döviz kurundaki hızlı artışla birlikte iğneden ipliğe her şeyin kat ve kat pahalanması halkın alım gücünü iyiden iyiye düşürdü. 
Akaryakıt, elektrik, doğalgaz fiyatlarının her geçen gün artması karşısında insanlar çaresiz bir şekilde kışa giriyor.
Kışın fiyatların artması ile alım gücü azalanlar bir de işsizlik yaşarsa ne olacak bu insanların hali? Bu çıkmaz insanları umutsuzluğa sevk ediyor maalesef…
Her yıl yeni işsizlerin oluştuğu gibi, kapanan şirketler, işyerleri ve çeşitli nedenlerden dolayı işini kaybedenler olduğu gibi, iş gücü piyasasına yeni katılan kişiler de iş bulmakta elbette ki zorlanacaktır.
Ekonomi uzmanlarına göre işsizlik Türkiye’nin izlediği ekonomik model nedeniyle düşürülemiyor. Sorun Türkiye’nin gerçekçi bir üretim yapısının olmamasından kaynaklanıyor. İthalata bağımlı ve dış borçlanmaya dayalı ekonomik modelde büyüme gerçekleşse bile daha sonraki süreçte işsizlik olarak ortaya çıkıyor.
İşsizlik rakamlarının sayısal olarak belirlenmesi tamamen iş arayan kişilerin İŞKUR’a yaptıkları müracaatlarından tespit edilebilmektedir. İşsiz olup ta İşkur’a başvurmayanlar bu kapsamın dışında kalmaktadır. Reel olarak resmi kurumlarda işsiz kaydı bulunanlar ve bulunmayanlar yan yana getirildiğinde 7 milyonun üzerinde bir işsiz sayısının olduğu yine resmi makamlarca açıklanmaktadır.
Ülkemizde maalesef istihdama dayalı bir yatırım olmayınca işsizliğin artışı önlenemiyor.
Gerçekçi bir üretim yapısı olmayınca işsizlik artıyor.
Sanayi üretiminde daralma devam ettiği sürece işsizlik artmaktadır.
Tarım alanında nitelikli üretimin artmadığı, tarım ürünlerinin hatta samanın bile ithalatı yapıldığı sürece işsizliğin artışı önlenemez.
Eksikliğini hissettiğimiz bir ürünü üretmek yerine ithalata başvurulması, işsizliği artıran etkenler olarak karşımıza çıkmaktadır.
İŞKUR’un ve Sosyal Güvenlik Kurumu’nun işsizlik ve İstihdam Raporu”na göre de gerçek işsizliğin yüksek rakamlarda olduğu bilinmektedir. Tüm bunlardan yola çıkarak ülke ekonomisinde küçülme, yüksek enflasyon ve işsizliğin bir arada olduğu ağır bir kriz tablosunu milletçe yaşıyoruz.
O halde, şehirlerarası üç beş yol yaparak, vakıf ve cemaatlere kaynak aktarılarak üretim olmaz, istihdam sağlanmaz ve ülke kalkınmaz. Öyleyse, bir an evvel tüm alanlarda üretime dayalı yatırımlar yapılmalı ve istihdam sağlanmalı ki işsizliğin önüne geçilebilsin.