23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı nedeniyle Atatürk İlkokulu öğrencileri, Anıtkabir’i ziyarete gitmişlerdi. Kırşehir’den Ankara’ya otobüs yolculuğu çok eğlenceli geçmişti. Yolculuk sırasında sesi güzel öğrenciler türküler söylemiş, arkadaşları da oynamış, alkış tutmuştu. Öğretmenleri Ayhan Bey ise oturduğu koltuktan hem onlara eşlik etmiş, hem de dikiz aynasından ayırmadığı gözleri ile öğrencilerini kontrol etmişti.

                Çocuklar, Anıtkabir’in bahçesinde önce sıraya girdiler. Sonra da ağır adımlarla ilerleyerek Ata’nın karşısına çıktılar. Büyük Önder Atatürk’ü saygı ile selamladılar. Dualarını ederek Ata’nın huzurundan ayrıldılar.  Anıtkabir’i ziyarete genç, yaşlı; çoluk, çocuk pek çok insan gelmişti.   

                Anıtkabir ziyaretinin ardından öğrenciler Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne geçtiler. Öğrencilerin pek çoğu ilk defa geldiği bu koca binaya şaşkın gözlerle baktılar. Bugün Meclis’in kapıları küçük ziyaretçiler için açılmıştı. Çocuklar, parlak koca kapıdan geçerek içeri girdiler.

                Ayhan öğretmen, önce öğrencilerine kısa bir bilgi verdi.

                “Çocuklar bundan tam 102 yıl önce 23 Nisan Cuma günü Hacı Bayram Camii’nde kılınan Cuma namazının ardından dualarla açılmıştır ilk Meclis. Osmanlı Devleti’nin İtilaf Devletleri’nce işgali sırasında direniş gösteren Türk Milleti’nin oluşturduğu irade ile kurulan Türkiye Büyük Millet Meclisi, Türk Milleti’nin anayasa ile verdiği yetki ile yasama görevi yapan Türkiye Cumhuriyeti anayasal devlet organıdır.”

                Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin duvarındaki yazı öğrencilerin dikkatlerini çekmişti.

                Efe, duvardaki yazıyı sesli bir şekilde okudu:

“Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir.”

Sonra merakla  “Öğretmenim, bu yazıda ne demek isteniyor?” diye sordu.

                “Onu da mı bilmiyorsun?” diye atıldı, okulun çalışkan öğrencisi Elif “Egemenliğin padişahtan alınıp, halka verilmesidir.”   

                “Evet, doğru Elif” dedi Ayhan öğretmen: “Saltanatın kaldırılması ve halkın yönetimde söz sahibi olmasıdır, Efe.”

                “Atatürk, Meclis’in açıldığı günü bayram ilan etmiş. Meclis çok mu önemli bir yer öğretmenim?” diye sordu Elçin.

                “Evet, burası çok önemli bir yer Elçin. Hem de çok önemli.” dedi Ayhan öğretmen, Meclis kürsüsüne bakarak konuşmasını sürdürdü. “Meclis demek, halkın iradesi demektir çocuklar. Ben, beni yöneten kişileri seçerim. Benim seçtiğim insanlar beni temsil eder. Benim seçtiğim insanlar gelir ve benim haklarımı savunur.” Ayhan öğretmen derin bir nefes aldı. “Meclis demek demokrasi demektir. Tek adam rejiminin yıkılması demektir. Eski düzenin bittiğini gösterir çocuklar.”

                “Kral yok. Babadan oğula geçen bir sistem yok. Hanedanlık yok.” diye mırıldandı Elif.

                “Halk, kralın kölesi değil. Halkı yönetmek için seçilen insanlar halkın refahını, huzurunu sağlamakla görevli. Hem adaletin işlemesini sağlayacak, hem de vatandaşının gelir düzeyini yükseltip onların mutluluğunu sağlayacak.”

                “Kral, sarayında kuş sütü içip, şaşaa içinde yaşarken, halkı bir lokma ekmeğin derdinde olmayacak. Ezenle, ezilenler olmayacak. Seçen ve seçilenler olacak. Yönetmeyi beceremeyenler çekip gidecek, yerine işi bilen insanlar gelecek. Lafla peynir gemisini yürütmeye çalışan, boş laflarla halkı kandıran insanlar seçim vakti geldiğinde çekip gidecek. İşte Meclis bunun için var çocuklar. Demokrasi bunu gerektirir.”

                Parmağı ile koltukları saymaya çalıştı Ferhat. Dudağını büzerek ıslık çalar gibi yaptı. “Üfüüü, ne çok koltuk var burada.”

                “İlk Meclis 168 üyeden oluşuyordu çocuklar bugün ise 600 milletvekili bizi temsil ediyor.”

                “Öğretmenim” diye söz aldı Elçin “Atatürk sadece bir devlet kurmamış, kurduğu devletin sistemini de kurmuş değil mi?”

                “Evet Elçin. Atatürk’ün bir dünya lideri olmasının sebebi de bu. Gelişmiş, çağı yakalamış ülkelerin sistemlerini de getirmiş. Ülkemizin kalkınması için, kendi kendine yeten bir ülke olması için fabrikalar kurmuş, iktisat kongreleri yapmıştır. Çiftçiyi ekonomik olarak desteklemiş, Ziraat Enstitüleri kurulmuştur, toprağı teknoloji ile buluşturmuştur.”

                Kalabalık artmıştı. Atatürk İlkokulu öğrencileri çıkış kapısına doğru yöneldi. Öğrenciler servislerine doğru ilerlerken gözleri hâlâ Parlamenter rejimin temelinin atıldığı, milli iradeyi temsil eden Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeydi.

                Çocuklar koltuklarına oturmuşlardı.

                “Son olarak size şunu da ileteyim çocuklar.” dedi Ayhan öğretmen, öğrencilerini kontrol ederken “Efendiler, millet önünde, onun hak ettiği bağımsızlığın önünde, onun layık olduğu gelişme ve yenileme arzusu önünde, her kuvvet ancak milletin irade ve amaçlarına uymak şartıyla yaşayabilir. Milletin irade ve amaçlarına uymayanların talihi hüsrandır, çökmedir.” Atatürk’ün bu sözleri Meclis tutanaklarına yansımıştır, çocuklar diyerek konuşmasını bitirdi Ayhan öğretmen.

                Kırşehir’e döndüklerinde çocukların ailelerine anlatacağı pek çok şey vardı. Meclis’in gücünü, irade-i milliyeyi gezmiş, görmüş ve öğrenmişlerdi.

                23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramınızı kutlarım.

                Ya toprak ol

                Ya da su

                Sakın ateş olma