İnsanlar çaresiz kalınca sığınacak bir liman aramaya başlar. Bu arayışları fırsat bilip değerlendiren uyanık ahlâksızlara hemen hemen her milletten ve dünyanın her yerinde rastlamak mümkün.

İnsanlar çaresiz kalınca sığınacak bir liman aramaya başlar. Bu arayışları fırsat bilip değerlendiren uyanık ahlâksızlara hemen hemen her milletten ve dünyanın her yerinde rastlamak mümkün.
Hasta ruhlu insanlar, ruh hastası kimselerin ağına düştüklerini kabullenmede uzaklaşmada, iyi niyetli destekçi olmadan kurtulamazlar.
Kırşehir’de eskiden bazı hocalarımız muska yazarlar, parsayı toplarlardı. Şimdi teknoloji gelişti, çağ atladık. Hala yapanların da olduğunu duyuyoruz.
Cin, şeytan, peri ve meleklerle çalıştığını insanlara inandırarak varlıklarını asırlardır sürdüren cincilerin taktik ve uygulamaları, bulundukları coğrafyaya göre değişiklikler arz eder.
Dünyayı çevreleyen kuşak üzerinde değişik kültürde bayram veya kutsal günler olarak tanınan, festival ve karnaval adlı eğlenceye döndürülen şenlikler, kötü ruhlu cinleri kovma olarak inanan insanların, bizde ki gibi uyanık hoca adına sığınmış falcıları olmamıştır. Ama onların da bir batıl inanışın içerisinde olduklarına inanmazlar.
Futbol karşılaşmalarında kendi takımlarının galibiyeti için saha kenarına ne kadar ünlü falcı varsa cem eden taraftarın takımı, yine de yenilgiden kurtulamaz. Cinleri ikna edemeyip takımı yenilgiden kurtaramayan falcı, yine de işin içinden çıkmayı başarır. Büyü ve falcılığın en çok rağbet gördüğü ülkeler, Everest’in gölgesine konuşlanmış ülkelerde daha fazla rağbet görür. Hindistan, Pakistan ve Himalaya’nın gizemli kalyonlarında ve koynunda yaşayan pek çok topluluklarda çok rağbet gören bir kültür haline gelmiş ve asırlardır cinci kültürüyle iç içe yaşarlar.
Bu yazımda toplumu adeta maddi ve manevi olarak sömüren, bilhassa dini kullanarak pek çok ailenin parçalanmasına sebep olan guruplardan bildiğim ve herkesin de benim kadar bildiği konuya değineceğim.
Geri kalmış ülkelerden daha da geri kalmak istemeyen Türkiye’de bu dolandırıcılara inanan ve “kızın içine giren cini çıkartıyım” derken hanımı da cinci hocaya kaptıranlara da rastlıyoruz.
Tuhaf olan bu tip dolandırıcıların her gittiği yerde rağbet görmesi ve baş köşede ağırlanması. Kullandıkları en önemli argüman, Allah, Peygamber adını kullanarak asli kaynağı belli olmayan hadislerdir.
Kendi çıkarları ve toplum içerisine nifak tohumları ekmek için mantık dışı telkinler verdiği müritlerinin caddelerde pervasızca dolaşmaları. Bazı kendini hoca ya da din adamı olarak tanıtan kimselerin, “Kur’an-ı fazla açıklamaya ve içeriğini öğrenmeye kalkma günah işlersin!” gibi safsatalara inandıran şarlatanlara karşı devlet neden bir önlem almaz bu da düşündürücü.
Falcılık, rembil atmak, yıldızlarla irtibat kurup yaşamı yönlendireceğini söyleyen kimselerin neden kontrol edilmediği de düşündürücü.
Fala bakan, gelecekten haber veren ve Allah’la irtibata geçip kişiler hakkında bilgi aldığını (!) söyleyen kimselerin özel görsel TV kanallarıyla, uyduda çok geniş bir topluma ulaşan kimselerin konuşmaları ve telkinlerine inananların sayısı tahminlerden çok fazla.
Genç kızları ağına düşüren, sevilmeyen kocayı veya nişanlıyı sevilir duruma getirmek için, göbeğin tam ortasına muska yazarak ahlaksızlığın zirvesine ulaşan ve bu taktikli uygulamalarla dört kadına sahip olan çok sayın hocalar var. Belki kim bilir çok evlilik sünnetini yerine getirmiş olmakla öbür dünyada garantiye aldığını düşünerek, gönül rahatlığı ile dünyevi ömrünü tamamlamış olur.
Türkiye’de kadının, erkekte daha az olmasına bakmadan, onlar çift çift hanıma sahip olurken, değişik nedenlerle bir türlü evlenemeyen gençlerinde şanslarını kapatıyorlar.