“HİÇBİR İMPARATORLUK; ÇÖKÜŞÜ HALİNDE BU DENLİ BİR PARLAK ZAFERLE BATMAMIŞTI”

Bu parlak zafer; ilerde ortaya çıkacak Türk Kurtuluş Savaşına Mustafa Kemal gibi bir kahraman lider bahşetti…

“HİÇBİR İMPARATORLUK; ÇÖKÜŞÜ HALİNDE

BU DENLİ BİR PARLAK ZAFERLE BATMAMIŞTI”

 

Falih Rıfkı Atay’ın anlatımlarıyla;

“1. Dünya Savaşı’na 22 milyon nüfus, 1 milyon 700 bin kilometre kare toprakla girilmiş, savaş sonrasında toprakların yaklaşık 1 milyon kilometre karesini, nüfusunda 12 milyonunu kaybetmiştik. Ulus peş peşe seferlerden sonra bu seferde açlığın kıtlığın pençesinde tükenir olmuştur.”

Birinci Dünya Savaşı boyunca doğudaki manzaraya karşı Çanakkale cephesinde Türk gücü ve vatanseverliği anlaşma devletlerini yener. İstanbul kurtulurken Irak cephesinde Türk kuvvetleri Kut-ül Amare’yi boşaltmak zorunda kalır. Bağdat İngilizlerin eline düşer. Filistin cephelerine yine Almanların kışkırtmasıyla ile giren Türk birlikleri çekilmek durumunda kalır. Almanya’nın çok gelişkin sanayiine rağmen İngilizler’ in denizlere egemen olması nedeniyle dünyanın diğer bölgeleriyle ilişkileri kesilir. Henüz tarafsız olan Amerika Birleşik Devletleri İngiliz ve Fransızlara yoğun silah satışında bulunur. İngiliz ve Fransızlara savaş malzemesi taşıyan Amerikan gemilerinin birçoğu batırılır. Artık Amerika Birleşik Devletleri anlaşma devletlerinin yanında savaşın içindedir.

Genç, dinç ve güçlü Amerika Birleşik Devletleri Batı Avrupa cephelerine birlikler akıtmaktadır. Rusya’nın 1918 başlarında savaştan çekilmesi durumu değiştirmez. Batı cephesinde iyice güçlenen anlaşma devletleri Almanları geri atarken Osmanlı Devleti’nin güney cephelerini de çökertmiştir. Bozguna uğrayan Almanya’da artık iç ayaklanmalar başlar. Savaş 1918’de anlaşma devletlerinin üstünlüğü ile sonuçlanır.

TÜM CEPHELERDE İÇ AÇICI OLMAYAN MANZARAYA KARŞI SAVAŞ BİR CEPHEDE, ÇANAKKALE’DE BAŞKA TÜRLÜ SEYRETMEKTEDİR

Tüm bu cephelerde iç açıcı olmayan manzaraya karşı savaş bir cephede, Çanakkale’de başka türlü seyretmektedir. İtilaf devletleri orduları dalgalar halinde gelip Gelibolu istihkâmlarının eşiğinde ölecek ancak tek bir kilidi bile söküp atamayacaktır. Tüm bu Türk birliklerinin başında genç bir albay canla başla savaşmaktadır ve adı da Mustafa Kemal’dir onun.

25 Nisan 1915’de Gelibolu yarım adasına çıkarma yapan Düşman kuvvetleri; yeni ve sık takviyelerle 400 bini aşan bir asker kuvvetiyle geldikleri halde, Mustafa Kemal’in dâhiyane idaresi ve Türk askerinin azim ve dayanıklılığı sayesinde sahillere mıhlanıp kalmıştır.  6 Ağustosta da Suvla’ya çıkarılan yeni bir ordu birliği de yine Mustafa Kemal’in ani bir baskınla karşı koymasıyla hiçbir başarı sağlayamamış nihayetinde 8 Ocak 2016’da İngilizler geride en az Türkler kadar 250 bin civarında bir kayıpla Gelibolu’yu boşaltmak zorunda kalırken İstanbul kurtulmuştur.    

“Hiçbir imparatorluk çöküşü halinde bu denli bir parlak zaferle batmamışken, bu parlak zafer; ilerde ortaya çıkacak Türk kurtuluş savaşına güven ve de, Mustafa kemal gibi bir kahraman lider bahşederken, İtilaf devletlerinin doğuda prestijini düşürmüş, muhtemelen savaşı 2 yıl uzatmış 1917 Rus felaketini hızlandıran sebeplerden de biri olmuştur.” (Milli Mücadele Tarihi 1908-1923 Halil İnalcık. Kronik Kitap:331Türkiye Tarihi Dizisi:43.6.baskı.2023. ist.sayfa:24)

Kaderin cilvesidir ki Türkleri küçümseyen ve “Kolayca yenilip yutulur” diyen, sadece donanmayla Çanakkale Boğazı'nın geçip, sonrasında da rahatça İstanbul’a ulaşılabileceğine şiddetle inanan bu İngiliz Donanma Bakanı Churchill görevini bırakmak zorunda kalacak, Çanakkale savaşına kadar olan başarılı siyasi kariyeri 1915 Gelibolu yenilgisinden sonra düşüşe geçecek, Çanakkale’de de uğradığı başarısızlığın mimarı olarak Britanyalılar önünde  soğuk terler dökecekti.

 Binlerce kilometrelik deniz yolculuğunun ardından Çanakkale kıyılarına gelen yaklaşık yarım milyonluk İtilaf ordusu yüz binlerce kayıp vererek geri dönmüştür. Çanakkale Boğazı’nda bedenleriyle bir set ören “Osmanlı Ordusu”nun kaybı 250 bin kişiyi geçmişti.

Çanakkale Savaşı’nda ölen binlerce kişi arasında 25 Nisan 1915′te Gelibolu yarımadasına çıkarma yapan Avustralyalılardan 8500, Yeni Zelandalılardan da 3000 kişinin varlığından söz edilir.

Gelibolu’da yaşadıkları hezimetin kendilerine millet olma bilinci kazandırdığına inanan Avustralyalıların Çanakkale Savaşı’na bakışları, savaşla manevi bağ kuran hatırı sayılır bir çoğunluğun Türk algısını olumlu yönde hala doğrudan etkilemektedir. Çanakkale yenilgisini kendi ulus tarihlerinde önemli bir dönüm noktası olduğuna öylesine inanmışlar ki;  sonradan “Anzak Koyu” adı verilecek olan Arıburnu’na çıkarma yaptıkları günü (25 Nisan) resmî bayram ilan etmişler, yaptıkları Gelibolu ziyaretlerinde, koylardan aldıkları kum taneleriyle Avustralya’ya döner olmuşlardır

Esasen 1. Dünya Savaşı sırasında İngiltere’nin yanında çeşitli cephelerde savaşmak üzere büyük kuvvetlere ihtiyaç duyulduğunda Avustralya ve Yeni Zelanda’dan İngiltere’nin savaşına katılmak için ayrılan birlikler, Gelibolu’da savaşa girmeden önce Mısır’a getirilmişler ve burada gördükleri savaş eğitimi sonrasında Çanakkale’ye taşınmışlardı.

İste bu Avustralyalılardan bir gazeteci ve yazar Alan Moorhead’ın savaşa ilişkin yorumu bir hayli dikkat çekicidir:

“Avrupa diplomasisinin çıkmazlarında ihtiyatla yolunu arayan ve Avrupa Devletleri’nin birbirine düşmüş meclislerinde kendi lehinde fırsatlar kollamaya çalışan ürkek ve tereddütler içindeki Osmanlı, artık yerini, dimdik adeta mağrur ve kendine güvenen, kendi hayatını yaşamaya azmetmiş, düşmanlarına tam bir istihfafla bakan şahsiyete bırakmıştı.”

Neden sonra Mustafa Kemal Atatürk’ün 18 Mart 1934 tarihinde Çanakkale Zaferi’nin yıldönümünde yaptığı büyük bir saygı gören konuşma tüm dünyanın kulaklarında hala çınlamaktadır.

“Bu memleketin toprakları üstünde kanlarını döken kahramanlar! Burada dost bir vatanın toprağındasınız. Huzur ve sükûn içinde uyuyunuz. Sizler Mehmetçiklerle yan yana, koyun koyunasınız. Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar! Gözyaşlarınızı dindiriniz. Evlatlarınız bizim bağrımızdadır, huzur içindedirler ve huzur içinde rahat rahat uyuyacaklardır. Onlar bu toprakta canlarını verdikten sonra artık bizim evlatlarımız olmuşlardır.”

18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi‘nin 106 Yıldönümünde, Çanakkale’de, tüm imkânsızlıklara rağmen vatan için canları pahasına savaşan tüm şehitlerimizi, Mustafa Kemal Atatürk ve askerlerini saygıyla, minnetle anıyoruz…