Kırşehir’de şu günlerde her ne kadar çamurlu bir hal alsa da şehrimizin caddelerini gezip şehri dinlemek istiyor insan. Bazen unutmak için geçmişi, kötü anları, yüreğimiz bir kor gibi yanarken, yaşanan ama bizim için artık hiçbir anlamı olmayan şeyleri hayatımızdan sonsuza dek silip atmak isteriz… Belki de unutulmak isteriz, hiç hatırlanmamak, onun bize dair hiç bir şey hatırlamamasını, onun da unutmasını isteriz… Bazen de siz seversiniz, o sevmez, siz hatırlarsınız o hiç hatırlamaz… Ya da o da sizi çok severken birdenbire sizden vazgeçip gider.

Kırşehir’de şu günlerde her ne kadar çamurlu bir hal alsa da şehrimizin caddelerini gezip şehri dinlemek istiyor insan. Bazen unutmak için geçmişi, kötü anları, yüreğimiz bir kor gibi yanarken, yaşanan ama bizim için artık hiçbir anlamı olmayan şeyleri hayatımızdan sonsuza dek silip atmak isteriz…
Belki de unutulmak isteriz, hiç hatırlanmamak, onun bize dair hiç bir şey hatırlamamasını, onun da unutmasını isteriz…
Bazen de siz seversiniz, o sevmez, siz hatırlarsınız o hiç hatırlamaz… Ya da o da sizi çok severken birdenbire sizden vazgeçip gider...
Bazen bahaneler üretir kendini küçültücü bahaneler.
Bazen de öyle bir unutmak isteriz ki!..
Hatta unutunca da öyle bir unuturuz ki!..
Onu gördüğümüzde duvara baktığımız gibi boş boş bakarız... Eskiler “bön bön bakmak” derlerdi buna.
Bazen kaybolmak isteriz kalabalıklar arasında, bazen de fark edilmek…
Hep bir ikilem içinde oluruz. Dönmek ya da kalmak… Gitmek ya da gelmek... Bu sadece senin tercihin olur.. Ama dönmek isteyip de döndüğünde belki aynı eskisi kadar güçlü bir sevgiyi, aynı duyguları bulamayabilirsin… Kim bilir beklide daha güçlü bir sevgi ile karşı karşıyasındır.
Genelde de bu hep böyle olmuştur. Çünkü zaman her şeyi siliyor ve hayat su gibi akıp gidiyor...
Bazen tek başına biner gidersin Kırşehir’in Kervansaray Dağlarına, ya da Makissos’a…
Arabanla uzaklara çok uzaklara, şehrin en ücra köşesine, en uzak tepesine. Bağırmak istersin avazın çıktığı kadar, anlamsızca…
Nasıl olsa kimseler duymaz kendinden başka bağırtını. Bazen de susmak istersin, sadece susmak ve dinlemek... Şehri, havayı, sessizliği ve kendini dinlemek istersin.
Genelde hiç kimse kendi kendine konuşanlardan hoşlanmaz tıpkı kendi kendini dinleyen gibi.
Düşünsenize Kırşehir’de yolda yürürken kendi kendine konuşan birini gördüğümüzde ne der veya ne düşünürüz? Memleketi deliler sardı…
Peki ya kendisiyle hiç konuşmayana ne denir?
Hiç kendini dinlemeyen, kendisi ile konuşmayan, konuşamayan, kendini tartmayan, doğrusunu-yanlışını yüreğinin adalet terazisine koyup hüküm vermeyene? Akıllı diyorlar!..
Oysa insan bazen akılsız olmalı!..
İnsanın ara sıra yaptığı ya da yapmadığı şeyleri anlaması için kendi sesinden duymak ister.
Seni dinleyecek biri olsa da, anlayacak biri olmayacağını düşündüğün için kendini kendine anlatır içini dökersin… Kim bilir belki de sabahlara kadar oturup dertleşmek istediğin biri olmadığı için yaparsın bunu...Bazen unutmak istersin bir şeyleri, sil baştan yaşamak için..
Hayata reset atmayı denersin tıpkı beynine atmak istediğin gibi… Ne kadar yararı olacaksa…
Aslında ne yaşananları ne değiştirebilir ne de silebilirsin geçmişi…
Olan olmuş yaşanan yaşanmıştır.. Sen ne kadar istemesen de geçmişi silmeye kimsenin gücü yetmez. Sadece hatalarından ders alıp bir daha aynı hatayı yapmamak için önlem almaya çalışırsın başka da bir çıkar yol yoktur… Önemli olan bu hatalardan hayat boyu ders almaktır…
Yeni bir hayata başlamak ne kadar zor olsa da… Bir yerlerden başlamalıdır…
Hayatın kıyısında olsan bile, ne olursa olsun gülümsemelisin hayata, her şeye, herkese inat..
Mutlu olmanın bir yolu da sevmek ve sevilmekse eğer; diğer yolu da hayata gülümseyerek bakmaktır. Unutmamalı ki sevgiyi gerçekten hak edene vermek gerekir, yoksa ölene dek kendinle bu konuşmaları çokça yaparsın.
Bazen başını alıp gidebilecek kadar güçlü ve cesur... Bazen de kalıp her şeye göz yumacak kadar yürekli olabilmeliymiş insan…
Sevmek; hayal kurmak kadar kolay gelir insana…Asıl önemli ve zor olan unutmaktır, ama bu kurduğun hayallerin gerçekleşmesi kadar zordur…Unutulup ta vazgeçilen çok insan vardır yaşantımızda.. Hiç kimse vazgeçilmez değildir… Zamanla her şey unutuluyor... Yaşanan günler bir de bakmışsın ki sanki hiç yaşanmamış.
Şair ne güze demiş “Unutulmaz denen hatıralar bile bir gün gelir unutulur…” Unutulmamak dileği ile…