Anadolu’ya ayak bastığından beri başında musibet eksik olmayan Türkiye’nin, son zamanlarda bütün dünyayı etkisi altına alan koronavirüsüyle bir nevi imtihanla test imkânı verdi. Bu imtihandan alınan not, dünyanın en zengin ülkeleriyle kıyaslanamayacak derecede daha başarılı olduğunu gösteriyor.
Kırşehir’e bakıyoruz cadde ve sokaklar hiç boş durmuyor. Kırşehir’deki ilgili ve yetkililerimiz ne kadar tedbir alırsa alsın, akşama kadar Belediye hoparlöründen çağrı yapılırsa yapılsın yine insanlar sokakta, park ve bahçelerde dolaşmaya devam ediyor!
Devletim maddi durumu iyi olmayan kişilere koronavirüs salgını nedeniyle ödenmesi kararlaştırılan biner liralık ödemelerin 1 Nisan’da PTT aracılığı ile yapılacağı duyuruldu. Vatandaşlar da tabi mecburen PTT’ye koştu. Kırşehir’de olduğu gibi yurt genelinde PTT önü ana baba gününe döndü. Dolayısıyla uzun kuyruklar oluştu. Sosyal mesafe filan nafile.
Bu ne hata böyle!
Hem televizyonlarda günlerdir yetkili-yetkisiz herkes uyarılar yapılıyor, evde kalın, sokağa çıkmayın deniliyor, sonra haydi gidin PTT’ye paranızı alın deniliyor!
Neyse ki yetkililerimiz fark etti bu yanlışlığı da üçüncü günde ödemeleri durdurup, evlerde ödemelerin yapılacağı ifade edildi.
Evet, ilgililerin saat başı verdikleri beyanatlarda öğreniyoruz. Dünyada bizden başka pek çok canlıların yasadığını ve bunların bizler tarafında görülmeyen mikrobik canlılarında olduğu, bunların bir kısmının bazı canlılar için tehlikeli olduğu bilinen bir gerçek. Bütün canlıların yaşam mücadelesi verdiğini kabul ederek her zaman tedbirli ve hazırlıklı olmamız gerektiğini bize öğretti.
Virüs ve mikroplarında yaşam mücadelesi verdikleri bilinmeli. Toplu mücadelede disiplin çok önemli. Toplum disiplini mücadelenin daha kolay ve başarılı olacağının bir gerçekliği. Devlet olarak toplum disiplinini temin etmek asli bir görevidir. Bunu kanun ve yasalarla temin eder.
Devleti idare etmeye talip olan her hangi bir parti, secimle iktidara gelir parti içerisinde devleti idare yeteneği ve bilgisine sahip olan kadroları kurarak yaşamanın oy birliği ile kabulünden sonra sadece denetleyici olarak devletin varlığını yürütür. Yürütmeyi üstlenen kadroları hiç bir siyasi amaç gütmeden, liyakat uygulaması ve düzeniyle halkın sorunlarını çözmeye çalışır değil, çözer bu hükümetin asli görevidir.
Kendisine yakın olan ve çavuş ahbap ilişkileriyle bazı makamlara atanan, gururlu, kibirli ve kendisini halktan üstün gören memurların, hükümeti zora sokacağı ve bir sonraki seçimlerde bunun sonuçlarının eksi hanesine yazılacağını bilmemesi mümkün değildir.
TV kanallarında bir mülki amir tanıdık, Uşak Valisi. Kendisi kurallara uymadığı halde yani kadrolarıyla arasında mesafe boşluğuna uymayarak caddelerde halkı, gurur ve kibirli bir şekilde azarlayarak, bana ilk ve ortaokulda bayram gösterilerinde (ey kazan kafalı oğlum sıraya gir) seslerini hatırlattı.
Bire bire o ne gurur, o ne kibir be!
Valiye birileri hatırlatır mı bilmiyorum ama ben hatırlatmak isterim. Sayın Vali hanıma hatırlatayım, senin aşağıladığın halkı o postanenin önüne toplayan, istikrarsız ve beceriksiz düzenle ve sistemle 85 milyon kültür seviyesi istenilen düzeye ulaştırılmayan bir topluluk. Bu topluluk yok haliyle devlete verdiği vergilerle sizin en üst düzeyde yasam koşullarını hazırlayan kimselerdir. Olağan üstü bir dönemde geçen, her an ölüm korkusuyla piskolojikman yıpranmış ve gelecek yaşamının tehlikede olduğunu düşünen kimseler. Bu hanım efendiye birileri bazı şeyleri hatırlatır, hatırlatması lazım. Çünkü bu tip davranışların faturası partiye çıkarılır. Halkı hakir görüp aşağılayan ve kendisini bulunmaz kutmu kumaşı gören kimselere ihtiyacı yok bu asil milletin, ümmet topluluğu hayali görenlerin biraz daha saygılı davranmasını bekliyoruz.