Her 10 Kasım’larda bir hüzün çöker ülkemizin üzerine…
Her 10 Kasım’larda insanlar Ata’sını anmak için, O’na bağlılıklarını sunmak için Anıtkabir’e koşarlar… Ne mutlu o güzel insanlara…
Sonbaharın son günlerini yaşadığımız şu günlerde, Çarşamba günü insanlar yine Anıtkabir başta olmak üzere O’nu anmak için tören alanlarına akın edecek…
Çarşamba günü Kırşehir’de de Cacabey Meydanı’ndaki Atatürk Anıtı’na çelenkler konulup O’nu kaybettiğimiz saat 09.05’te saygı duruşunda bulunacağız. 
Yapılacak toplantılarda Atatürk’ün büyüklüğü, dehası bir kere daha dile getirilecek. 
Evet, Çarşamba günü 10 Kasım 2021 tarihinde bu devleti kuran, Türk Milletini esaretten kurtarıp Cumhuriyet’le tanıştıran, hür ve bağımsız yaşamayı, demokrasi ve milli iradeyle buluşturan Büyük Atatürk’ün 83’üncü ölüm yıldönümünde O’nu anarken gururluyuz, ama içimiz buruk…
O büyük ve eşsiz insanın bin bir güçlüğü yenerek, kurup bizlere emanet ettiği Türkiye Cumhuriyeti’ni yeteri kadar koruyamamış olmanın ezikliğini hissettik ve hissediyoruz.
Şu halimize bakın…
Ülkemiz, Cumhuriyet’in kurulduğu 98 yıl önceki durumdan daha karışık bir görüntü içinde…Bocalayıp duruyoruz…
O büyük insan ölümünden önce bile hâlâ milletini ve vatanını düşünüyordu. Hedef gösteriyordu. “İleriye bakın, geçmişten ders alın” diyordu.
21. yüzyılda hâlâ 1400 yıl öncesinin ilkel şartlarında yaşamak isteyenlerin olması, üzücü ve hazin değil mi?
Türkiye’nin tüm dünya ile ilişkilerini şöyle bir gözden geçirin!
Dış dünya ülkemizi boğmaya kalkıyor, topraklarımızda gözleri var. Onlara karşı tek yürek, tek yumruk olmamız gerekmez mi? 
Peki, oluyor muyuz? 
Heyhat ne gezer! 
Biz içimizde birbirimizi yemeyi marifet sayıyoruz ne yazık ki.
Bazı siyasetçilerimiz bundan parsa toplamak istiyor!
Büyük Atatürk’ün kan ve gözyaşlarıyla kurduğu ülkemiz bölünmek isteniyor. 
Bugün görüyorsunuz, açıkça dillendiriliyor. Her yandan kuşatılmış durumdayız.
İçimizdeki hainler saldırıyor, dışarıdaki düşmanlar hücum ediyor, hırsızlar, ahlâksızlar, uşak ruhlu kalleş, satılmış beyinsizler Türkiye Cumhuriyeti’ne, bu devlete, Türklüğe iftiralar atıyorlar, dil uzatıyorlar. Ülkemizi bölmek isteyenlere alet oluyorlar, onların maşası oluyorlar. 
Dış ülkelerde bölücülüğün her türlüsü sergileniyor. Dost ülke olmadığı için onlar da bunlara zemin hazırlıyorlar.
Bütün bu olumsuzluklara karşı biz ne yapıyoruz?
Ülkemizin içine düştüğü durumu yenmek için gerçekten çalışıyor muyuz?
İnsanlara konut ve araç kredisi musluğunu açarak hepsini midelerinden bağlamaya devam ediyoruz.
Tüm insanlar borç batağı içinde sürünüyor.
Gelir dağılımındaki adaletsizliği yok etmek için çaba harcıyor muyuz? 
Soygunculara, hortumculara bile muteber adam gibi bakıyoruz! 
Kavga edip birbirimizin gözünü oyuyoruz.
İktidara bakıyoruz öyle, diğer bazı muhalefete bakıyoruz bölücü vatan hainlerine arka çıkıyor, onların arkasından koşturuyor. 
Böyle bir siyasi tablo ile ülkemiz nereye gidecek?
Atatürk ne demişti:
“Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır, fakat Türkiye Cumhuriyeti Devleti ilelebet payidar kalacaktır.”
“Cumhuriyet fazilettir. Cumhuriyet idaresi erdemli ve namuslu insanlar yetiştirir.”
“Cumhuriyet ahlâk erdemine dayanan bir idaredir. Cumhuriyet erdemdir.”
“Cumhuriyet fikir serbestliği taraftarıdır. Samimi ve meşru olmak şartıyla her fikre saygı duyarız, her düşünce bizce saygıdeğerdir. Hürriyeti olmayan ülkelerde kişilerin hayat hakkı yoktur. Böyle bir toplum ilerleyemez, çökmeye mahkûmdur. Ancak sonsuz bir hürriyetle tasavvur edilemez!”
Çevremizdeki Suriye’ye, Irak’a ve hatta arka çıktığımız bazı devlere bir bakın. Ne haldeler?
Oysa Türkiye Cumhuriyetimizin kurucusu Büyük Atatürk’ün, büyük dehanın şu sözlerine bir bakın…
Bir asır önce sanki bugünleri görmüş gibi bizleri uyarmıştı. 
Bugün Türkiye’nin dünya ile arası nasıl? Kaç dost devlet var? 
Bütün ülkelerle kavga halindeyiz. 
Vatan haini bölücüler ve onun uzantıları devlete başkaldırmış durumda!
Türkiye’yi dışarıda başka ülkelere jurnal ediyorlar, içeride terör estiriyorlar.
Bunların cezaları verilmeli, hastalık neredeyse kesip atılmalıdır!
İnsanlar yarın yine Ata’sını anmak için sabahın karanlığında Anıtkabir’e koşacaklar. Yarın yine yüzbinler, milyonlar Anıtkabir’e akın edecek, sevgi ve saygılarını sunacaklar.
Tabi sembolik olarak, içten olmayan göstermelik ananlar olacak. 
Büyük Atatürk’ün 57 yıllık yaşamı boyunca neler yaptığını, neleri başardığını anladıkça O’na bağlılığımız daha çok artıyor.
O büyük insanın şu tarihi sözleri unutulur mu?
“Ey arkadaşlar!
“Ben soylu bir milletin evladıyım.
“Muhterem milletime tavsiye ederek ki sinesinde yetiştirerek, başının üstüne kadar çıkaracağı adamların kanlarında ve vicdanlarındaki asil cevheri tahlil etme dikkatinden bir an feragat etmesin!”
“Tarihimizi tetkik ediniz. Türk’ün çektiği bütün felaketler, maruz kaldığı tehlikeler ve musibetler hep kendi özbenliğini, milli varlığını ihmal ederek nereden geldiklerini, ne oldukları ve hangi nesle mensup oldukları belirsiz bir takım kimseleri kendilerine reis tanıyarak onların şuursuz bir vasıtası olmak mevkiine düşmüş olmasındandır.”
Atatürk’ün öyle sözleri var ki insan okumadan edemiyor.
İşte Atatürk’ün basınımızla ilgili bir sözü:
“Basın milletin ortak sesidir. Bir ulusu aydınlatma ve irşatta bir millete muhtaç olduğu fikri, gıdayı vererek ilerletmekte bir rehberdir.”
Bugünkü basın ya da medya Atatürk’ün Türkiye’sine, Ata’sına gerçekten sahip çıkıyor mu?
Her şeye rağmen ulusal ve yerel basınımızın bir kısmı hâlâ Atası’nın yanında, O’na sahip çıkıyor. Ya diğerleri?
Kırşehir’de bile yerel basın ya da medya diyebileceğimiz basın meslek ilkelerine uyan, uygulayan, Atasına sahip çıkan var mı? 
Ne yazık ki ne iş yaptığı belirsizlerin elinde yerlerde sürünüyor. 
Gazetemiz “Kırşehir Çiğdem” 45 yıldır, Kırşehir’in yüz akı olarak hemşehrilerinin, il yöneticilerinin örnek gösterdiği gerçek bir basın kuruluşu olarak görevini sürdürüyor, Ata’sının yanında, O’nun ilke ve inkîlapları doğrultusundaki yayın politikasıyla dimdik ayakta.
Her şeye rağmen Büyük Atatürk’ü aramızdan ayrılışının 83’üncü yıldönümünde rahmetle, minnetle, şükranla anıyoruz.
O, her şeye rağmen hâlâ bütün yüceliği ve önderliği ile ulusumuza yol gösteriyor.
Her geçen gün O’nu daha da büyütüyor, O’nun ne kadar büyük bir lider ve deha olduğunu gösteriyor. 
Rehberimiz Atatürk’tür. O’nun fikirleri, sözleri sayesinde ayaktayız.
Ne mutlu Atatürk’e ve onun fikirlerine bağlı olanlara…
Büyük Atatürk’ü aramızdan ayrılışının 83’üncü yıldönümünde rahmetle, minnetle, şükranla ve saygıyla anıyoruz. 
Ruhu şâd, mekânı cennet olsun…