“Dünya dediğin iki kapılı bir hane. Bir kapısından girer, diğer kapısından çıkarsın “ sözünün ne olduğunu bizlerde anlayamadık, anlamakta da çok zorlanır olduk. 
Kimi insan  saltanatla yaşar, kimisi omuz emeği ile, kimisi de nerede akşam orada sabah der ve her insanın yaşamına göre mutlu olanı da mutsuz olanı da çoktur. Bizim derdimiz “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” sözüne uygun yaşamak. 
Ne yazık ki gerek yaşadığımız coğrafyada, gerekse de ülkemizde olsun binlerce sorunla yaşayan milyonlarca insan bir hiç muamelesi ile karşı karşıya yaşamak durumunda ve her türlü güç şartlarına göğüs gererek hayatını idame ettiriyor. 
Çözüm bekleyen her insanın birikmiş onlarca sorunu var. Ülkem idaresine yerelde ve ulusalda talip olanların yaptığı yanlışlar ve verdikleri sözlerin arkasında durmamaları, makam, şan, şöhret sarhoşluğu saltanat imkânları ile şahsi çıkar gözetmeleri, sanki makamların kendi eşine, dostuna ailesine tahsil edilmiş bir ulufe olarak görmelerinden kaynaklı binlerce yanlış, kapalı kapılar ardında menfaat pazarlıkları, çalmanın hırsızlığın kılıflandırılması, hatta “Bu fırsat bir daha ele geçmez!” denilerek milyonlarca insanın vebalini alması, dünya hayatına önem verilerek kul hakkından inancı gereği yaratanına asi olunması, insanların kendi söylediği yalana kendisinin inanması. 
Dünya makamları saf altından pırlantadan olsa ne yazar. “Gözünü bir avuç toprak doyuracak” sözlerine inanmak duygusunu kaybeden onlarca insan ve gelecek korkusu ile yaşayan topluluklar var. Bu gerçekleri yaşayan bizlerin sonu hayır olur inşallah.
“Her şey güzel olacak mı?” başlığı ile başladığımız bu satırlarımız bizlerin ve insanımın beklentileri ile kaleme almaya başladık. Bizler merkez nüfusu 160 bine dayanmış bir ilde yaşıyoruz. Keşke daha fazla nüfusa sahip olsa idik. Tabi bunun içinde çalışma sahalarının geniş, üretim alanlarının çok olması gerekir. Fakat göç veren bir il olmaktan kurtulamadık ne yazık ki!..
Kırşehirimizde siyasi yanlışlar sen-ben kavgaları ile de bu gidişle kurtulamayacağız. 
Kişisel ve kısır çekişmelerin kimseye faydası olmadığını artık bu şehirde yaşayan birileri bunları yapanlara anlatmalı. Eğer anlamamakta ısrar edenler bu tutum ve davranışlarına devam ederlerse sanırım bu millet te bunlara ve bunlara çanak tutan partilerine en güzel dersi sandıkta oylarıyla verecektir diye düşünüyorum. 
Unutmayayım ki bu şehirde para akışını kendi imkânlarımızın dışına taşıyamadığımız sürece de her seçilmişin ve atanmışın kalkınmak adına sözleri havada kalacaktır. 
İl genelinde yapılması planlanan işlerimiz ya Kayseri, ya da Aksaray, Ankara bölgesinde takılıp kalıyor, takip etmesi gereken seçilmişlerimiz, hatta atanmışlarımız havanda su dövüyor, ilimizin ağırlığı çevre illere göre hafif kalıyor ne yazık ki!..
Nerede, nasıl hareket etmeyi, makam korkusu, “siyasete yanlış yaparız!” düşüncesi ile şehrimiz adına hafife alıyoruz. Yerelde yol gösterici olanlar ile yapacak olanlar dost hane tutumumuza zarar gelir düşüncesi ile birbirilerine söz söylemeye korkuyorlar. Şehrimizin yıllardan beri bekleyen her sorunu derin torbaya konduğu için çözmek için uğraşacakların kolları yetmiyor ki uzanıp çıkarsınlar!
Biz sözümüzü yazdık, söyledik. Hissesine düşen alsın. Yeter artık yalandan, sahte vaatlerden bıktık usandık. Ufkunda hizmet olmayan kim olursa olsun bu şehir onların oyuncağı olmamalı. Bunu sağlayacak olanlar da bu şehrin her bir ferdi olarak bizleriz. Artık sorgulamaktan korkmayalım. Senin yaşadığın bölgenin ülkenin her sorunu senin-benim sorunum. Bu sorunları çözmeye talip olacakları sorgulamayı da kendimize görev addedelim ki onlar bu milletin hizmetkârı olduklarını unutmasınlar.