Makamlar gelip geçicidir. Her işin bir başlangıcı, birde sonu vardır.

Makamlar gelip geçicidir. Her işin bir başlangıcı, birde sonu vardır. Bu işi ne kadar sevseniz de, başarılı olsanız da elbet bir gün nöbeti başka bir arkadaşınıza devretmektesiniz. Halk tabiriyle Sultan Süleyman’a kalmayan dünyada makamlar da kalıcı değildir.
Yaklaşık iki buçuk sene önce başladığım büyük bir istekle, şevkle, fedakârlıkla, özveriyle, gündüz gece, cumartesi-pazar demeden alnımın akıyla, edebimle sürdürdüğüm Kırşehir Kent Konseyi Genel Sekreterliği görevimi arkadaşım Alparslan Tolga Akpınar’a devrettim. Tolga kardeşime başarılar diliyorum.
Kırşehir Kent Konseyine başladığım ilk günlerde hem işi öğrenmek için büyük gayret gösterdim hem de yüzüme gülüp, dost görünen, arkamdan sinsi planlar yaparak kendi kardeşlerini Genel Sekreter yapmak için uğraşanlarla, yaşı belirli bir kemale ermişlerin kendileri için uğraşmalarıyla da mücadele ettim. Allah’tan korkmadan, kuldan utanmadan karalamalara hakkımda haksız söylemlerde bulunmalara maruz kaldım. Toplum tarafından dışlanmış, sevilmeyen, aralarına alınmayan, itibar görmeyen, eli cebine gitmeyerek, çay ocaklarında, kahvelerde bir bardak çay içmekten korkanların Kent Konseyini vakit geçirecek, bedava çay içecek, akşama kadar kahve gibi kullananların ayaklarını kestiğim için olur olmaz çok iftiralara uğradım. Kent Konseyi Başkanımız Tahsin Üçgül ağabeyime birileri sürekli gitti beni karaladı, hakkımda asılsız ithamlarda bulundular.
Evet, Kırşehir Kent Konseyini kahve olarak kullananların ayaklarını kestik, kesemediğimizde oldu çünkü adamlarda utanma kalmamış burası Kent Konseyi buraya herkes gelir benim ayağımı kimse kesemez diyen utanma duygusundan uzak, yüzünü camız derisi kaplamış kişilerde oldu ve bu kişilerin iftiralarına, yalan söylemlerine karşı mücadele etmek zorunda kaldım.
Hem asli görevimle uğraştım, hem fitne, fesat insanlarla mücadele ettim.
Allah aşkına düşünebiliyor musunuz bir muhterem sabah yanınıza geliyor size övgüler, methiyeler diziyor ve şimdi Tahsin Beyin yanına gidip sizin için güzel şeyler anlatacağım deyip, Tahsin Beye sizi karalıyor sonrasında tekrar yanınıza geliyor ve Osman Bey sizden için Tahsin Beye o kadar güzel sözler söyledim ki Tahsin Beyde şaşırdı diyor. İnanın bazı insanlarda utanma hiç kalmamış, küçük hesaplar için Kent Konseyi Başkanı Tahsin Üçgül ağabeyime beni kötülediler, bana Tahsin Üçgül ağabeyimi kötülediler.
Oysa Mehmet Akif Ersoy’un tabiriyle bırakın iki yüzlülüğü çok yüzlülüğü ele almış bu yüzsüzler gerek benim, gerekse Tahsin Beyin kendilerini ciddiye almadığımızı bilmiyorlardı.
Kent Konseyi Genel Sekreterliğim süresince Başkanım Tahsin ağabeyimle, çok güzel, uyum içerisinde ağabey, kardeş işbirliği ile çalıştık, Kim ne derse desin kulak asmadık. Çünkü bizim hedefimiz Kırşehir, amacımız Kırşehir’e hizmetti. Kendisinden habersiz hiçbir iş yapmadım. Göreve geldiğim ilk gün kendisinden izin isteyerek, “Başkanım yerine ağabeyim diyebilir miyim?” diyerek izin aldım. O günden itibaren hep “ağabey” dedim.
İlk günlerimde Kent Konseyinin Facebooku engellendiği için Tahsin beyin izniyle çalışmalarımızı kendi özel facemden paylaştım. Tabi bu durumu bilmeyen üst düzey makamlarda bulunan Kent Konseyine karışma hakkı olmayan kişiler beni eleştirdiler, sorguya çektiler Tahsin beyi geri plana atmak, kendimi ön plana çıkarmak istiyorsun gibi komik sözler söylediler.
“Daire Müdürlerinin, Milli Eğitim Müdürünün yanına nasıl gidersin?” diyenler oldu. Siz yıllardır balon gibi şişirilmiş, reklamı iyi yapılmış suya sabuna dokunmaktan korkan, işleri yüzeysel idare eden, kuru sıkı atan, özel sektörde idarecilik yapamayan kişileri siyasetin cilvesiyle hak etmediği, yapamadığı, kaldıramadığı makamlara getirirseniz kendisini bir şey zanneder daire müdürlerini ve milli eğitim müdürünü ulaşılmaz kişiler zanneder ve senin ne işin olabilir Milli Eğitim Müdürünün yanında diye saçma sapan sorular sorar.
Kent Konseyi Genel Sekreterinin görevleri Resmi Gazete’de belirtilmiştir. Görevleri arasında daire müdürlerini ziyaret onların fikir ve görüşlerini almakta, yazılara imza atmakta, basına demeç vermekte, gündem oluşturmakta vardır. Onun için önceden randevu aldığı daire müdürüyle de görüşme hakkı vardır.
Hadi Kent Konseyi Genel Sekreterinin böyle bir yetkisi yoktur diyelim. Daire müdürleri veya Milli Eğitim Müdürü yıllardır tanıdığım sevdiğim bir ağabeyimse, aynı apartmanda dört sene komşuluk yapmışsak, eşim Milli Eğitim personeliyse problemi için Milli Eğitim Müdürü’nün yanına vatandaş olarak gitme hakkımız yok mu?
O çok bilmiş muhterem zatlar bilmiyorlar ki Belediye Başkanı adayı değilim, milletvekili adayı değilim yaptığım küçük bir iş ve yaptığım her işi Başkanım haberiyle yapıyorum. Başkanımın il dışında olduğu zamanlarda kendisine bilgi veriyordum.
Neden kendimi ön plana çıkarmaya çalışayım?
Neden Tahsin ağabeyimi geri plana atmaya çalışayım?
Çok şükür ki beni de Tahsin Üçgül ağabeyimi de bilen biliyor, Kırşehir’de bir saygınlığımız var, çevremiz var, sevenimiz var, itibarımız var, kendimiz gitmezsek selamımız yeter. Sonra altın çamura düşmeyle değer kaybeder mi ki? Yıllardır Kırşehir’de vergi rekortmeni olmuş, herkesin sevdiği, saygı duyduğu, Tahsin ağabeyim değer kaybetsin.
Onun için herkes haddini, görevini, ne konuştuğunu ne yaptığı iyi bilmeli ve bizleri kendileriyle karıştırmamalıdırlar.
“Kendi reklamını yapıyorsun!” diyerek beni sorguya çekenler bilmelidir ki Kırşehir Kent Konseyi Genel Sekreteri Belediye Başkanı tarafından görevlendirilir ve Kent Konseyi Genel Sekreteri olarak görev yapar, Resmi Gazete belirtildiği şekilde Kent Konseyi Yürütme Kuruluna ve Başkanına karşı sorumludur. Üçüncü bir kişi çağırıp hesap soramaz, fikir beyan edemez.
“Paranı ben veriyorsam, personelini ben veriyorsam karışırım!” gibi gülünç sözler etmeye, “Sen belediye personelisin, belediyeye yazı yazmaya, fikir beyan etmeye hakkın deme hakkı yoktur!” sözleri de o kadar komik!..
Kent Konseyi’nin bütçesini de, personelini de devlet veriyor, kimse kendi cebinden para vermiyor, kendi kölesinden personel vermiyor. Kent Konseyinin Başkanı var, Genel Sekreteri var, Yürütme Kurulu var ve Yürütme Kurulunda Belediye Başkanımız var, alınan kararlarda Belediye Başkanımızın imzası da var. Belediye Başkanımızın imzasının olduğu kararlara diğer kişinin itiraz hakkı yoktur.
Kent Konseyinde işler makine gibi tıkır tıkır işlerken, herkes vazifesi olan işlere karışsın dersem hata mı olur?
Kent Konseyine, Genel Sekreterine karışacaklarına akşama kadar elinde tespih sallayan, iş yapmadan eli poposunda gezen, bulmaca çözen kişilerle uğraşmalarını ve “bana neden bu kadar hırslısın, neden kendini ön plana çıkartmaya çalışıyorsun!” diyeceklerine o kişilere “neden çalışmıyorsunuz, suya sabuna dokunmuyorsunuz, yazık size aldığınız paraya demelerini, birimlerde huzurlu ve disiplinli ortamı sağlamalarını ve çalışanla, çalışmayanları ayırt etmelerini” tavsiye ederim.
Dediğim gibi Kırşehir Kent Konseyinde işler rayına oturmuş vaziyette devam etmektedir ve çok güzel işlere imza atılmaktadır. Gelin bunları da haftaya saklayalım.