24 Haziran seçimlerine bir ay gibi kısa süre kaldı.
Seçim sürecine girdiğimiz günden itibaren aday adaylık başvuruları tamamlanarak adaylar açıklandı. Yani birinci raunt bitti, ikinci raunda geçtik.
Bir ay sürecek ikinci raunttan sonra final raundu olan üçüncü raunda 24 Haziran günü seçimlere geçeceğiz.
Birinci rauntta özellikle aday adaylığı sürecinde kendini bulunmaz Hint kumaşı zanneden, geçmişte Kırşehir’e küçük bir çivi çakamayan, fırsat verildiğinde eline yüzüne bulaştıran, adını unutturmak istemeyen, resimlerini panolara astıran kalıplaşmış aynı yüzler, aynı kişiler sanki çok önemli kişilermiş gibi ortaya çıkarak ölmedim yaşıyorum ben buradayım demektedirler.
Nedense bu bir gelenek haline geldi.
Oysa Kırşehirliler olarak bizler onlara geçmişte elinize fırsat geçtiğinde Kırşehir’e, Kırşehir insanına ne faydanız oldu, kalıcı neler yaptınız ki her seçim döneminde ortaya çıkarak aday adayı oluyor resimlerinizi panolara astırıyorsunuz dersek hakaret mi etmiş oluruz?
Maalesef bizim siyasiler bu söyleme ve kendilerine eleştiriye tahammül edemeyerek hakaret sayarlar, sizi gördükleri yerlerde yüzlerini ekşitirler, suratlarını asarlar. Çünkü bizim siyasilerimiz alkışlanmayı, pohpohlanmayı, en büyük asker bizim asker demeyi, haklısın ağam, ne dersen doğrudur paşam demeyi çok severler. Aslında bu yağcılıkta günah tamamen siyasilerin değil, büyük çoğunluğu vatandaşa aittir. Siyasilere şirin görünmek, oğlunun tayinini yaptırmak, kızını işe girdirmek isteyen vatandaşlar siyasileri gördüğü yerde yağcılık yaparak, methiyeler dizerek, en büyük asker bizim asker sloganı atarak alıştırmışlardır. Böyle olunca da yağ çekmeye alışan siyasiler eleştiriye tahammül edemiyorlar.
Vatandaşta ki bu bencil zihniyet ve her milletvekillerine ayrı, ayrı söylemleri her dönem siyasileri birbirleriyle küstürmüştür. Geçmişte de, günümüzde de böyle olmuştur. Böyle olunca yağdanlıklar el üstünde tutulmuş, doğruyu söyleyende dokuz köyden kovulmuştur.
Yağdanlıklar kendilerine düşen görevi yerine getirmeye devam etsinler, dokuz köyden kovulsak ta bizler doğru söylemeye ve yazmaya devam edeceğiz. Bizim birilerine şirin görünmeye, bizleri sevmesine ihtiyacımız yok. 21 Mayıs akşamı milletvekilliği adayları belirlendi. Kırşehir’ de Ak Partide beklenen isimler değil, beklenmeyen isimler aday oldu. Yani yeni yüzler, yeni isimler ringe çıktı.
CHP ve MHP’de Kırşehir Milletvekilleri adaylarını yeni isimlerden belirledi.
Seçim ringine ilk defa çıkan İyi Parti de adaylarını belirledi.
Artık adaylar gündüz gece demeden uzun soluklu zor bir yolda 24 Haziran’a kadar köy, mahalle, sokak, cadde, iş yerleri ve evleri gezerek kendilerini, partilerini ve yapacakları icraatları anlatacaklar. Liderler şehir, şehir gezerek mitingler yapacaklar. Adaylar için öylesine zor bir dönem ki sadece kendi çalışmaları yeterli olmayıp, liderlerinin özelliği, hitabı, vatandaşa verdiği güven de çok önemli olacaktır.
Her şey bir tarafa Kırşehir’den aday olanların Milletvekili seçildikten sonra Kırşehir’e yapacakları hizmetler önemlidir. Kırşehir kendisi küçük, derdi ve sorunları büyük bir ildir. Milletvekili seçilenler Kırşehir’in sorunlarını çözmek dertlerine deva olmak mı için mi çalışacaklar ya da alışagelmiş olan sizler için çalışıyoruz, Kırşehir’e gelmemiş hizmetleri getirmek için projeler üretiyoruz gibi sözlerle, demeçler bizleri oyalamaya devam mı edecekler, geçmişte olduğu gibi yıkılan kamu binalarının ve okulların yenilerinin yapılması hizmet olarak mı gösterilecek veya Kırşehir’in ihtiyacı olan işsizliği azaltacak, göçü durduracak sanayi yatırımların geldiği, Petlas Lastik Fabrikasının her konuda önünün açıldığı, demir yollarının, hızlı trenin olduğu, askeri birliğin geldiği yatırımlar mı gelecek,
Kırşehir’in 1954 yılında ilçe yapıldığında elinden alınan ilçelerinin geri alınması için yoğun bir çalışma içerisine mi girilecek ya da lidere sadakat adı altında bir sonraki seçimin hesabını yaparak suya sabuna dokunmadan, her şeye el kaldırarak, gününü gün ederek, sessiz sedasız maaş alıp devletin her türlü imkanlarından faydalanmanın keyfi mi çıkarılacak çok merak ediyorum.
Merak etmekte haklı olduğumu düşünüyorum, geçmişten itibaren seçilen, göreve gelen siyasilerin, büyük çoğunluğu vekillik dönemini gününü gün ederek geçirdi, Kırşehir için fazla bir şey yapılmadı. Herkes kendini düşündü. Tabi ki seçilen vekillerin arasında Kırşehir’e hizmet eden, Petlas’ı bitiren, Şeker Fabrikasının temelini atan ve tamamlayan, üniversitenin gelmesine vesile olan taş üstüne taş koyan vekillerimiz olmuştur ama bu hizmetler yeterli olmamakla birlikte azınlıkta kalmıştır.
Bakalım adaylığı kesinleşen hemşerilerimiz milletvekili seçildikten sonra kendilerini mi düşünecekler, Kırşehir’i mi düşünecekler hep birlikte göreceğiz.
Benim çok sevdiğim ve yanımda ayrı bir yeri olan Kilis’te ikamet eden Eczacı Kahraman Ünler ağabeyim var. Kahraman ağabeyim okuduğu binlerce kitaplarla, kendini yetiştirmesiyle kültürlü, bilgili ve görev aldığı onlarca sivil toplum örgütleriyle çok aktif ve faal bir ağabeyimdir.
Kahraman ağabeyim kilo olarak ta tonajı bayağı ağırdır. Yemek yemesini çok sever ve oturduğu zaman önüne gelen yemeği siler süpürür. Hal böyle olunca Kahraman ağabeyimin eşi gecikmez “Kahraman yemeği yine fazla kaçırdın, yeter artık, kendine eziyet ediyor, zarar veriyorsun” uyarılarında bulunur. Eşi istediği kadar uyarılarda bulunsun Kahraman ağabey hazır cevap lafın altında kalır mı? Hemen eşine cevap verir.
“Yahu hanım neden kendime eziyet edeyim, zarar vereyim. İnan ben kendim için yemiyorum, senin için, çocuklar için, ayakta durmak için yiyorum. Kilis’e Türkiye’ye hizmet etmek için yiyorum” der.
Açtırma kutuyu, söyletme kötüyü sözünde olduğu gibi söylenecek, yazılacak o kadar konu var ki seçim arifesinde olduğumuz için biraz yüzeysel geçtim. Yüksek sesle haykıracağımız gün de olacaktır.
Kahraman ağabeyimin yemek örneğinde olduğu gibi 24 Haziran’dan sonra seçilecek vekillerimiz kendileri için mi çalışacaklar Kırşehir için mi? Hep beraber göreceğiz.