KIRŞEHİR’DE yaşıyoruz, Kırşehir’in ekonomik, sosyal sorunlarını yüreğimizde hissediyoruz. Bazen öyle oluyor ki hayatın zorlukları insanı şirazeden çıkarıyor.

KIRŞEHİR’DE yaşıyoruz, Kırşehir’in ekonomik, sosyal sorunlarını yüreğimizde hissediyoruz.

Bazen öyle oluyor ki hayatın zorlukları insanı şirazeden çıkarıyor.
Ben çocukluğumda babam, annem dahil dört kardeş ile çekirdek aile denilen bir ailenin ferdi olarak bugünlere geldim. Hayatın zorlu günleri de oldu, güzel günleri de…
Hep mutlu olmak herhalde yaşamın anlamına terstir diye düşünüyorum. Ama hayat ne kadar zor da olsa her zaman pozitif olmak mutlu olmak gerekiyor.
Bu mutluluğu en güzel şekilde yaşayan, hayattan hep zevk alan çok değerli bir arkadaşım olduğunu söylemek isterim.
Belki onun yerinde ben olsam bütün olumsuzlukları mutluluğa çevirebilir miydim, bilemiyorum. Çünkü o bütün mal varlığını kaybedip her şeye sıfırdan başlamasının kendisinin üzerinde hiçbir etkisi olamadığını söylerken “Veren de O, alan da O” diyerek iman zenginliği gösterecek kadarda inançlı.
Bunları yazdıktan sonra şunları söylemek istiyorum…
Adına “esnaf” diyemeyeceğim birisi sokakta kartopu oynayan bir arkadaş grubunun attığı kartopunun cama değmesinin ardından aralarında çıkan tartışmada bıçağı kapıp vatandaşı öldürmesi bizlerin hoşgörü ilkesini sokağa atmıştır.
İnsanlar bu kadar nasıl cani ruhlu olmuşlardır?
Vurmak, kırmak, öldürmek bu kadar basit mi?
En kutsal varlık olan insana yine bir insan tarafından yapılan saldırılar, istesek de istemesek de sorgulanmalıdır.
Benim naçizane görüşüm şudur ki; insanları cani yapan şey hayatın zorlukları, kazancın az giderin çok olması, aza kanaatin yok olması, insanların lüks yaşam tutkusu, yapılacak işin beğenilmemesi, para kazananlar arasındaki fark, gelir dağılımındaki adaletsizlik, insanların olmazsa olmazlarının çoğalması teknolojik imkanların bu kadar çoğalmasının insanların erişebilme yeteneğinin fazlalaşması, hırsızın, arsızın, katilin kanunlar nezdinde affedilmesi avantadan geçinen insanların çoğalması bankamatik memurları denilen çalışmadan, yorulmadan, emek sarf etmeden maaş alan devletin imkanlarından sonuna kadar faydalanan insanların çoğalması o kadar çok neden var ki saymakla bitmez.
Bir kısım insan tırnakları ile kazıyıp geçinirken, bir kısım insanın oturduğu yerden, üstelik kılını bile kıpırdatmadan lüks yaşamı.
Kırşehir’de şöyle bir bakın etrafınıza neler göreceksiniz, neler…
Evinde yiyeceği olmayan, ama elinde son model cep telefonu ile gezeni mi? Son model otomobile bineni mi?
Borç batağı içindeyken sefa süreni mi?
Borcunu ödemeyip, sahtekarlığı meslek edineni mi?
Çalışmadan, alnı terlemeden sırf bir partide gözükerek köşe döneni mi?
Say say bitmez…
İşte saydıklarım ve sayamadıklarım toplumun cinnet geçirmesinin nedeni hayatının zorluklarla meşakkatle geçiren insanların hoşgörüsü kusur örtme duygusu kaybolmaya mahkumdur.
Bugün ülkemizde yaşananlar da bunlardır.
Diğer yandan çalışmak için kapı kapı iş arayan, binlerce fakülte ve yüksek okul mezunu iş bulamadığı için, anasına, babasına el açmanın ezikliğine yüreğinde yaşarken…
Ülkeyi idare edenlerin her şeyi toz pembe göstermesi ne kadar gerçektir bilinmez.
Ama bilinen bir şey var ki toplumumuz cinnet geçiriyor, günden güne yozlaşıyor. B Bencillik, vurdumduymazlık almış başını gidiyor.
Nereye kadar gider bilinmez ama görünen köy kılavuz da istemez.
Allah’ım bizleri kendisini sevmemizi unutturmasın, unutan insanların hali ortada…