Kim istemez ki hep genç kalmak, güzel olmak, mutlu yaşamak, dinç ve zinde kalmak…
Geçip giden zamana dur yiyebilmek.
Mutlu olduğun zamanlarda o anların bitmesini istememek, mutsuzken zamanla barış imzalamak (ki zaman çabuk geçsin ki o anlar unutulsun).
Zor olan geçmişi geri getirmek, zor olan bir çırpıda geçip giden o güzel mutlu anları geriye getirebilmek, hayatın sonunu başa almak gibi bir şey olsa gerek.
Bu zor değil belki de imkânsız. Önüne geçemediğimiz tek şey zaman…
İstediğimiz yaşadığımız şuanda geleceğe dair kaygı ve mutsuzluklar yaşamamak. Ve sonradan keşke dememek için hayatın sonunu başa getirmek aynen kitabı sonundan okumaya başlamak ya da bir filmin sadece sonunu izlemek gibi bir şey olmalı.
Anlamsız olan bu hayata anlam katmak, kıymetsiz olan zamana ileride (yaşlanınca) bir an evvel bitsin yeter artık demek belki de.
Dik durmak düz yaşamak, yamulmamak, eğilmemek, yalakalık yapmamak, hayatla oyun oynamaya kalkmak yerine onu anlamaya çalışmak…
Kitabı sonundan okumaya başlarsan bu kitaptan hiç bir şey anlamazsın.
Her birimiz bu hayatta mutlu ve huzurlu bir yaşam sürmek ister ancak kimileri için bu hiç mümkün değildir.
Birçok sorun sıkıntı yaşamla mücadele hayatın kaçınılmaz bir gerçeği.
Bir de yaşanılan anın kıymetini hiç bilmemek bilememek ve sonunda bu yüzden iç geçirip ahlar vahlar çekmek…
En kötüsü de bu anlamsız ve boş olan hayatta keş keleri çoğaltıyor olmak.
Sonuçta hayat hep iyi ve güzelliklerle çıkmıyor karşımıza.
Kimi hayatını sonlandırırken kimisi de dünyaya gözlerini açıyor.
İlginç bir o kadarda anlam veremediğimiz bir yaşam bu aslında.
Birçok zaman iyi insanların yanında yer alırken bazen de güçlü ama kötü insanlarında yanında yer alabiliyor insan.
Oysaki bazen “kurda kafa tutan kuzudan yana olmalısın, bazen de hayalin karşısındaki duran bir gerçek “.
Dilinle söyleyemediğin şeyleri asla yüreğinde saklamamalısın.
Unutmamalı ki zamanın geçmesini istemek elinde olmadığı gibi o zamanı durdurmakta elinde değildir.
Elinde olan sadece yaptıkların ve yapmak istediklerindir.
Birde yapmak isteyip de yapamadıkların. Hayatla saklambaç oynamaya kalkarsan sobelenen hep sen olursun” körebe olmadan saklambaç oynamamalısın.
Hayatın sonunu başa alamazsan üzülen kırılan yıkılan, şikâyet eden ve hep keşke diyecek olan hep sen olursun.
Çünkü hayata dair hep söyleriz ya “bir nefes alıp vermek kadar kısa” diye.
İste o kısa olan hayatı uzatmak uzatamasak ta güzelleştirmek elbette ki senin elinde.
Haydi hayatının sonunu başa al al ki sonunda mutlu olasın…