BAYRAMI yine memleketim Kırşehir’den uzakta geçirdim. Bayramlardaki birlikteliğin önemini bir kez daha anlayacağımız günler geçirdim.

BAYRAMI yine memleketim Kırşehir’den uzakta geçirdim. Bayramlardaki birlikteliğin önemini bir kez daha anlayacağımız günler geçirdim.
Tatildeydim.
Tatilimin ikinci günüydü.
Çok sevdiğim bir akrabamı, teyzemin kızını görmeye gittik. Bize yakın bir yerde oturuyorlardı.
Üniversite yıllarımda bana evlerini açmışlar, yurtların kapalı olduğu dönemde aylarca teyzemin evinde kalmış, ikmale kaldığım matematik ve fizik derslerinden “A” alarak bir üst sınıfa geçmeye hak kazanmıştım.
Rahmetli teyzem ne kadar da sevinmişti.
Her sınava gidişim öncesi içinden yüzüme karşı dua okumuş ve elindeki tuzu üç kere çevirerek hafifçe saçıma doğru serpiştirmişti.
O iyilikleri,o sıcak, anneye emsal şefkati unutmak mümkün mü?
O talihsiz gün teyzemin kızı sevgili Lale ablam bizi sahilde kafede karşılamıştı. Yanında eşi Şahin abimiz de vardı. Bir de misafirleri.
Rahatsız etmemek için ayak üstü biraz konuştuk. “Oturun” diye çok ısrar ettiler ama bizim arkadaşlar da bizi beklediği için oradan ayrıldık.
Ayrılırken çok ilginç bir olay oldu.
Lale ablamla yıllardır aynı devre mülkte birlikte tatil yapmıştık. Sahilde rastlayınca konuşur sarılır öperdi sonra da ayrılırdık yanından.
Bu sefer de ayrılırken birden onu fark ettik. Arkamızdan hiç alışık olmadığımız bir biçimde geliyordu. Önden giden eşimi uyarmak zorunda kaldım.
İlerideki otoparkın yanına kadar arkamızdan gelmişti.
“Sizleri, Merih’i bir defa daha öpeyim” dedi. Tekrar sarıldık birbirimize.
Çok sevinçliydi. Yüzünde mutluluk ve sevinç ifadesi vardı. Gülerek vedalaştık.
Ertesi gündü. Saat dokuz sıraları.
Küçük kız kardeşi Duygu’nun telefonu çaldı. Kısa bir hal hatırdan sonra “Lale abla çok ağırmış şimdi duyduk bizde hastaneye gidiyoruz” dedi.
Palas pandıras hızla Acıbadem Hastanesi’ne gittik. Yoğun bakımda yattığını öğrendik.
Meğerse bizden sonra fenalaşmış. Kalbi durmuş. Oradaki doktorlar çok uzun süre kalp masajı yapmışlar. Temel yaşam desteği vermişler. Koma halinde yoğun bakıma yetiştirmişler.
Şimdi solunum cihazına bağlı. Bekliyoruz.
Çok üzüntülü günler geçirmekteyiz.
Allah onun ailesinin çocukların ve torunlarının ve hepimizin yardımcısı olsun.
Bir güzel insan, makinelere bağlı, serumların ve beslenme hortumlarının altında yatıyor. Bizler sadece geleceğe umutla bakmaya gayret ediyoruz.
Düşünmek, anları yaşamak acı veriyor insana.
Ve hep çözmeye çalışıyoruz eşimle. Son bir defa daha arkamızdan gelip hiç alışılmadık şekilde bizleri bir kere daha öpmesi neyin nesiydi diye? Acaba derin bir his miydi yoksa? Onu özellikle ziyaretimizden çok mu memnun olmuştu?
“Zaman” der Cemil Meriç “Bu ülke” adlı kitabında, “Çıplak,sevimsiz,uçsuz bucaksız bir dağ” diye tanımlar zamanı.
Sen ilkokul sonlardansındır. Kırşehir’den Ankara’ya teyzenin evinde misafirsindir.Lale ablan hukuk fakültesi sınavlarına hazırlanmaktadır. Anımsadığım “Roma Hukuku” sınavıdır. Sabaha kadar onun küçük salonda tur atarak ve bizler rahatsız olmayalım diye fısırtıyla okudukları tekrarını duyarak yarı uyur yarı uyanık zamanları hatırlarsın birden.
Sonra akşama doğru sevinçle “çok iyi geçti” sözleri. Teyzemin ve eniştemin mutlulukları hafızamda yer etmiştir.
Zaman…
Seni de alır o amansız kıskacına. Önce aynada tek tük ağarmış bıyıkların ipucu verir. Zamanla bir kasiyer kızın sana “amca” diye hitap etmesini şaşkınlıkla dinlersin. Oysa o zamana kadar hep “abi” diye seslenmişlerdir sana.
İlk gençlik yıllarımızda dedelerimiz,ninelerimiz terk etmiştir bizleri.
Daha sonra yakın akrabalarımızın,dayımızın,halamızın,amcalarımızın,baba dostlarımızı terklerini babam izleyecekti.
Çok sevdiğin arkadaşlarını tek tek kaybetmenin acısını yaşıyor olursun birden.
Zaman o kadar acımasız ve hızlı akmaya başlamıştır.
Siz hayata devam etmekte dirençle dururken, birden en yakınınızın olağanüstü durumu ile şaşırır öylece kalıverirsiniz.
Bir modern hastanede belli bir saatte bir doktorun sözleri sizi umuda ya da umutsuzluğa bir götürür bir getirir.
26 Ağustos 2017’de yazdığım bu yazıdan sonra sevgili Lale ablam Ankara’ya özel bir ambulans uçakla nakledildi. Hepimizi şaşırtacak şekilde hayata tutunmaya ve kendisinden iyi haberler gelmeye başladı.
Hadi bakalım…
Hayat böyle bir şey işte.

31.08.2017