- Para kazanmak için, ev halkı işe gitti. Bir ben kaldım evde tek başıma. Yaşasın bütün saatler bana ait! Eşim benim yerime evde kalıp sabah tatlı uykusundan uyanmamak için kim bilir neler verirdi? Ama o lüks, benim gibi seçilmiş cinsiyete aittir ancak. Oh çok şanslıyım; dünyaya kız olarak gelmek, dünyalara bedel. Of çok düşündüm ve yoruldum, uykum kaçmadan uyumalıyım. Vücut saatimin paşa gönlü, ne zaman isterse, o zaman uyanırım ha hay. Eskiler boşuna dememişler “uyusun da büyüsün” diye.
Ooo vakit öğlen olmuş; TV’yi açayım. Yemek tarifi programları, dün geceden kalan dizilerin tekrarı, kaçırılan-kaybolan, anne-babaları karıştırılan, ilginç yaşam öykülerine sahip insanların sorunlarının düğümlendiği programları. Ya da, ne giyinsem de insanlara alış-veriş zevki aşılasam programı. Keşke bu kadar derin programlar (!) olmasa; seçerken bile insan bilgileniyor.
Neyse,  kahvaltım hazır, kurt gibi açım, ne tasarruflu hatunum böyle, sadece iki öğün yiyorum.
Sonra bir kahve içmeye arkadaşıma mı gitsem? Ya da, ne evden çıkacağım havanın havasını mı çekeceğim. Hah, ben bir Havva’yı arayayım.
Alo Havvacım!..
Nasılsın? Gel kahve içelim, hem biraz çekiştiririz.  Zamanımızı doğru değerlendirmiş oluruz böylece.
Havva:
- Çok isterim ama önce alış- veriş yapıp, sonra oğlanı okuldan almam gerekiyor. Hem sabah çamaşır yıkamıştım, onları toplayıp, ütüleyip yerlerine yerleştirmeliyim. Sonra çocuğa ders çalıştırmam ve biraz onunla zaman geçirip akşam yemeği için sofrayı hazırlamam gerekiyor. Akşama kayın validemler gelecek.
Tayyare:
- Kayın validen mi? Ben onu kapıdan içeri bile sokmam. Oğlunu sürekli bana karşı dolduruyor. Yok eşim evde kahvaltı yapmıyormuş, ona gidip yiyormuş. Yok çamaşırlarını yıkamıyormuşum, yok oğlunun paralarını yardımcı kadınlara yediriyormuşum. Ancak uyuya uyuya bir tarafımı büyütüyormuşum.
Kaynana işte, ne yapsan yaranamazsın. Bütün bunları yapacaksam ben niye evlendim, hangi dizide var, söyle! Evin hanımı kendi yatağını toplayıp, kahvaltısını hazırlayıp ütü yapıyor? Ancak fakir dizilerinde oluyor, o fakirler bile,  sonra yine zengin olup mutlu mesut yaşamıyorlar mı canım. Yani ben kendi hayatımın başrolünü esas kadın olarak sürdürmek yerine, hizmetli kadın olarak oynamıyorum diye, beni kim suçlayabilir ki? Kaynanam hep suçlar,  o da oğlunu kıskanıyor da ondan.
Havva:
İlahi Tayyare. Sen gerçekten uçmuşsun da, yakıtın bitince acaba inecek pist bulabilecek misin? Çok merak ediyorum. Neyse görüşürüz canım.
Tayyare:
Amaan bu Havva da beni kıskanıyor, anlamıyorum sanıyor saf.
Özel hoca bile tutamadan doğurmuş çocuğu, birde kendi ders çalıştıracakmış. Ne ezik arkadaşlarım var böyle.
Zıırrr zıırrr. (Saat Alarmı)
Tayyar (Tayyare’nin Kocası):
- Karıcım, bak alarm uzun uzun çaldı, sanırım rüya görüyorsun. Kalk sen kahvaltımı ve ne giyineceğimi hazırla! Ben biraz daha uyuyayım, akşam roman okurken ve resim yaparken zamanı fark edemeden geç uyumuşum, hem sen koca gün evde ne yapıyorsun ki? Bütün gün uyuyorsundur zaten.
Tayyare:
- Evet rüya görüyordum. İnanır mısın, kadın olarak doğduğuma şükrediyordum. Hem de ‘bir elim yağda, bir elim baldaydı’ ve tek sorunum beni kıskanan kadınların çetelesini tutmaktı.
Tayyare (İç konuşma)
- (Şimdi kalk eşin yumurtayı nasıl sever, domatesi nasıl doğrarsam yer? Çocukların sevdiği şeyleri hazırla, evi temizle, çamaşır yıka. Yok bulaşık, ütü, yemek, bütün angarya işler. Ev dışında çalışmıyorsun diye, dünya üzerine yığılsın. Hasta, çocuk, yaşlıya bak. Bu arada, bakımlı, anlayışlı, güler yüzlü bir kadın ve anne beklentilerine karşı ne, ne  istediğimi düşünmeye, nede  kendim için bir şeyler yapıp vakit ayırmaya cesaret bile edemiyorum. Kendime Vakit ayırmaya ne keyifim nede halim kalıyor. Yine de kıymet bilen yok. Sanki bu kadar işi ben değil de hayaletler yapıyor. Olsun, ben de ücretli ve aktif hayatın içinde var olmayı becerebilen kadınların hayranı olarak sosyal paylaşım sitelerinde iltifatlar yağdıran yorumlar atıyorum. Bazen de, gıcık olup onları gömüyorum, o kadarcık kötü olmaya benimde hakkım vardır herhalde.
Yok, yok Tayyare; senin hiçbir şeye hakkın yok, sen o hakkı, evden dışarı çıkmaya korktuğun an; önce kök ailene, sonrada eşine devrettin. Senin sözün ancak beyaz eşyaların açma-kapama düğmesine geçer. Oyalanma da, ev halkını her gün yeniden üretime hazırla! Senin emeğin görünmez, önemsenmez! Senin emeğinin adı yok, tarifi yok!
Her emeğin görünür olması dileğiyle, “8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü” kutlu olsun.