Elvan Kaman

1960-1970'li yıllarda Bağbaşı Mahallesi'ndeki Hürriyet İlkokulu Müdürlüğü yapan, 25. dönem Kırşehir milletvekili, hâlen Kayseri Erciyes Üniversitesi Ortopedi Bölümü Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Cemil Yıldırım Türk'ün babası dostum Ali Rıza Türk yıllar önce Ünallar Çarşısı'nın üst katındaki bürosunda yaptığım bir sohbet sırasında okulunun öğretmenlerinden Suna Tuna'nın nişan töreninde karşılaştığı Kaman Belediye Başkanı Elvan Kaman'la ilgili bir anısını anlatmış, ricam üzerine anlattıklarını da el yazısına döküp bana vermişti.
Elvan Kaman'ın Hamitli Rıza Bey ve Adnan Menderes için Ali Rıza Türk'e anlattıkları yakın tarihimiz açısından büyük önem taşıyordu. Kırşehir eski milletvekili Hamitli Rıza Bey'in 1926 yılında idam edilmesi olayına da ışık tutacak değerdeki bu anıları Ali Rıza Türk'ün arşivimde sakladığım yazılı açıklamalarına dayanarak “Kırşehir Çiğdem” okurlarına sunmayı bir gazeteci olarak tarihî görev biliyorum.
İşte, Ali Rıza Türk'ün arşivimde bulunan “Elvan Kaman'ın Bana Anlattıkları” başlıklı tarihî nitelikteki açıklamaları:
Yıl 1969-1970... Aralık veya Ocak ayındayız. Kuşdilli Mahallesi, İsmetpaşa Sokak'ta “Ağaların Mesut” lâkabı ile anılan Mesut Tuna'nın evindeyiz. Mesut Tuna'nın kızı Suna Tuna kendi gibi öğretmen olan Celil Maduk'la nişanlanacak. Bu tarihte ben Merkez Hürriyet İlkokulu Müdürlüğü yapıyorum. Suna Hanım da aynı okulda öğretmen.
Sade ve de özenle düzenlenmiş bir nişan töreni... Törene çok yakın dostlar çağrılmış. Kaman Belediye Başkanı Elvan Kaman, Namık Kemal İlkokulu Müdürü İbrahim Türkoğlu, Kırşehir Lisesi müzik öğretmeni Selâhattin Yaldız...
Yüzük takma görevini İbrahim Türkoğlu yerine getirdi. İzzet ikramdan sonra toplu, ya da ikili, üçlü sohbetler başladı. Konu döndü, dolaştı Hamitli Rıza Bey ve Adnan Menderes'e geldi. Elvan Kaman'dan Rıza Bey ve Adnan Menderes'le ilgili bildiklerini anlatmasını rica ettim. Elvan Bey Rıza Bey'le ilgili şunları anlattı:
“Rıza Bey akrabamız olur.(1) Yiğit ve de cesur adamdı. İlk Türkiye Büyük Millet Meclisi mebuslarındandı. Meclis'in açılmasına katkılarının olduğu da söylenir. Nedenini bilmediğim olaylar yüzünden Atatürk ve çevresi ile arası açılır. Kırşehir'e gelip Kadının Hanı'nda uzun süre kaldığını biliyorum.
“Rıza Bey Atatürk'e ricada bulunmak, kendisinden özür dilemek, aralarındaki kırgınlığı gidermek istediğini Kırşehirli dostlarına anlatır. Ankara'ya gitmeye hazırlandığı sırada yok yerden Ahmet Ağaoğlu (2) çıkagelir. Rıza Bey'i Ankara'ya, Atatürk'ün yanına gitmekten vazgeçirir. Gitmesi yönündeki dost çabaları da sonuç vermez. Rıza Bey'in bilinen sona gitmesinde Ağaoğlu'nun büyük sorumluluğu olduğunu biliyoruz. Ağaoğlu'nun neden böyle yaptığı bilinmiyor, ama sonrasında bildiğimiz olaylar oldu. Rıza Bey'in sonunu Ağaoğlu hazırladı ve hayatı idamla noktalandı.
“Rıza Bey'in oğlu da bu olaylara bulaştırılmak istendi. Türkiye Büyük Millet Meclisi tutanaklarını araştırma sözünü verenler çıktı, fakat sonuçsuz kaldı. Çocuğu da perişan edildi.”(3)
“MENDERES'İ UYARDIM, FAKAT YANLIŞ YOLDAN DÖNEMEDİ!”
“Elvan Kaman Başbakan Adnan Menderes'i 1960'ın Şubat ayı başında Kırşehir gezisi sırasında yurtta Demokrat Parti iktidarına karşı meydana gelen olaylarla ilgili olarak uyardığını, Menderes'in de birkaç gün sonra kendisini telefonla arayarak Ankara'ya çağırıp baş başa yaptığı görüşmeyi şöyle anlatmıştı:
“Ben rahmetliye yakın sayılırdım. 1960 Şubat'ında Kırşehir gezisi sırasında yanındaydım. Bir ara fırsatını bulup işlerin rayından çıktığını kendilerine ilettim. Kızdı, fazla konuşmadı. Ankara'ya dönüşlerinden birkaç gün sonra idi. Telefonla beni Ankara'ya istedi, gittim. “Başbakanlık'taki makam odasında sert adımlarla hızlı hızlı dolaşıyordu. Bana dönerek:
“- Yanlış bunun neresinde? Ben memleketim, milletim, halkım için çalışıyorum, dediler.
“Menderes'e kendilerinin yakın çevresindeki siyasetçiler tarafından çember içine alındıklarını, vatandaşlarla arasına âdeta duvar örüldüğünü, gerçeklerin gizlenip gösterilmediğini anlatmaya çalıştım. Haklılığımı kabullendi. İşlerin kötüye gittiğini o da biliyordu. Fakat işi onur meselesi yapıyor, erken bir genel seçime gitmeyi omuzlayamıyordu. Daha doğrusu bunu yaptırmayanlar vardı. Acı sonunu hepimiz biliyoruz.”
KARDEŞİ MEHMET SİLSÜPÜR: "RIZA BEY HAKSIZ YERE ASILDI"
Kırşehir'deki Arzum Sürücü Kursu'nda uzun süre sorumlu müdür olarak görev yapan, Mucur'un Sadık köyünden emekli öğretmen Sadık Taşkun anlatıyor:
“1967 yılında Kırşehir Erkek İlköğretmen Okulu'nu bitirince ilk tâyinim Rıza Bey'in köyü Hamit'e çıkmıştı. Hamit köyü ilkokulunda üç yıla yakın görev yaptım. Dört odalı evinin iki odasını oturmam için bana kirasız olarak tahsis eden Rıza Bey'in kardeşi Mehmet Bey bir gün resim yaptığım sırada yanıma geldi. Atatürk'ün resmini okula asmak için büyütmeye çalıştığımı görünce üzüntülü bir şekilde şöyle konuştu:
“Bak torunum (Bana böyle hitap ederdi), şu resmini büyüttüğün Atatürk'ü senin kadar ben de takdir ederim. Yurdu düşmanlardan temizledi, vatana ve millete büyük hizmetlerde bulundu, ama bir hatası var ki onu affedemiyoruz. Ağabeyim Rıza Bey'i bir hiç uğruna astırdı. Rıza Bey de onun kadar vatanını ve milletini seven biriydi. Mustafa Kemal ve Heyet-i Temsilîye'nin Samsun'dan Ankara'ya ulaşmasında Rıza Bey emrindeki atlı müfrezeyle yol emniyetini sağlayarak büyük rol oynadı. Ağabeyim bütün hizmetleri unutulup harcandı. Ailemiz Rıza Bey'e haksız yere kıyılmasının acısını unutamadı.”
___________
DİPNOTLAR:
(1) Hamitli “Fak Mehmet” (Silsüpür)'in kızkardeşi Şemsi Hanım Rıza Bey'in eşi, kızı Necmiye Hanım da Elvan Kaman'ın eşidir.
(2) Demokrat Parti ileri gelenlerinden ve Adnan Menderes'in yakın arkadaşlarından yazar Samet Ağaoğlu'nun babası Ağaoğlu Ahmet, doğum adıyla Ahmet Bey Ağayev Azerî kökenli siyasetçi, hukukçu, yazar ve gazetecidir. 1930 yılında Türkiye’nin çok partili hayata geçiş denemesinde Serbest Cumhuriyet Fırkası’nın teorisyeni olarak üstlendiği rol ile Türk siyasetine damgasını vurmuş liberal ve Türkçü bir siyasetçidir. 1869 yılında Azerbaycan'da doğmuş, 1939'da İstanbul'da ölmüştür. Öğretmen, yazar, siyasetçi, CHP'den üç dönem milletvekilliği yapmış olan Tezer Taşkıran ile Türkiye'nin ilk kadın avukatı Süreyya Ağaoğlu'nun da babalarıdır.
(3) Rıza Bey'in oğlu Yusuf'un Fransa'da hukuk tahsili görürken yurda getirilip sorguya çekildiği, Rıza Bey'in soyunu kurutmak için yapıldığı söylenen işkenceler sırasında kum torbalarıyla dövülerek öldürüldüğü iddia edilmiştir. Ankara Belediyesi'nde temizlik işçisi olarak çalışan bir Mucurlu'nun da Anafartalar Caddesi'ndeki Karaoğlan Meydanı'nda temizlik yaptığı sırada babayiğit yapılı Rıza Bey'i darağacında sallanırken görünce “Vah yiğidim, nasıl kıydılar sana?” diye ağladığını gören görevliler tarafından gözaltına alındığı, günlerce sorguya çekildikten sonra bilinmeyen bir şekilde ortadan kaybolduğu, Mucur'daki ailesi ve yakınlarının da baskı altında tutulduğu ileri sürülmüştür. Âkıbeti meçhul bu işçinin Mucur'daki ailesine mensup kişilerin hâlâ yaşadıkları söylenmektedir.
ELVAN KAMAN'I TANIYOR MUSUNUZ?
 Yukarıda anılarını okuduğunuz Elvan Kaman 1917 yılında Kaman'da doğdu. Kaman eşrafından Abidin Hoca'nın oğludur. 1944'te Kaman'ın ilçe olması, büyümesi, gelişip kalkınması için çok çalıştı. Siyasî hayata 1946'da Kaman Belediye Başkanı olarak başladı. Demokrat Parti Kaman ilçe teşkilâtının kurulmasında görev aldı. 1950 seçiminde o zamanki mevzuata göre Kırşehir ve Ankara'dan milletvekili seçilen Osman Şevki Çiçekdağ'ın Ankara'yı tercih etmesiyle Kırşehir milletvekilliklerinden birinin düşmesi üzerine 16 Eylûl 1951'de yapılan ara seçimde geriye kalan üç yıl için Kırşehir milletvekili seçildi ve milletvekilliği 1954'te sona erdi. Elvan Kaman'la birlikte yine Demokrat Parti'den Emekli Amiral Rifat Özdeş, Cumhuriyet Halk Partisi'nden Mucurlu Halil Sezai Erkut ve Millet Partisi'nden Osman Bölükbaşı Kırşehir milletvekilliği yaptılar. 1955'ten 1960'a kadar Demokrat Parti Kaman İlçe Başkanlığı'nda bulunan Elvan Kaman 1955'ten 1960'a kadar Demokrat Parti Kaman İlçe Başkanlığı yaptı. Demokrat Parti'nin kapatılmasından sonra kurulan Adalet Partisi'nin saflarında siyasî hayatını sürdürdü. 1961 seçimlerinde Adalet Partisi'nden milletvekili adayı olmuşsa da seçilemedi. 1963'te Kaman Belediye Başkanlığı'na seçildi ve 1973'e kadar 10 yıl süreyle bu görevde bulundu. 1980'den sonra aktif siyasî hayattan çekildi. 18 Ocak 1990'da vefat etti.
Ölümüne yakın günlerde Kaman'daki evinde hasta yatarken kendisini ziyaret ederek geçmiş olsun temennisinde bulunduğum, ilçesinin adını kendisine soyadı yapacak kadar milliyetçi ve memleketsever olan Kaman'ın bu değerli evlâdını aramızdan ayrılışının 30'uncu yılında rahmet ve saygıyla anıyorum.