Sevgi yok aramızda.

Birbirimize saygı yok!

Birbirimizi yok sayıyor, birbirimizle kucaklaşmıyoruz.

Eleştirmekten, eleştirilmekten kaçıyoruz.

Korkuyoruz. Siniyoruz.

Bu durum, birbiri ile dayanışma içerisinde olmayan Türkiye toplumunu çıkarıyor karşımıza.

***

Kendi içinde kutuplaştırılmak istenen böyle bir topumun, bu dayanışmasız halini günün politikacılarına bir fırsat olarak sunuyoruz. Erteleniyoruz.

Sonra, toplumu muhataba almayan, toplumun demokratik haklarını ellerinden alan, toplumun adalet hukuk ağını yok sayan siyasal duvarlar çıkıyor karşımıza.

Toplumun tüm ekenlerinde kancalaşan din, dil, ırk, mezhep ayrılıkları, günün kimi siyasi zihniyetiyle tazelenerek, toplum tüm kapsamları ile yorulup, tükeniyor.

***

İçinde bulunduğumuz 21. yüzyılda, üstelik bu çağda.

Ekonomik bunalımlar.

Yoksullaşan halk.

İşsizlik giderek sivrilirken.

Kendi siyaset ve politikalarının çözümsüz ve çürük politikalarını görmezden gelen kutup yapıcıları eliyle, suni ve ilkel gündemlerle kutuplaştırılmış bir toplum yaratılmak isteniyor.

Kimileri, toplumun değer dinamikleri ile oynayarak itibar ve güç elde etmeye çalışıyor.

Güya toplumcu bir iktidar tesis etmeye çalışıyor.

***

Kemal Kılıçdaroğlu ve Meral Akşener gayretleriyle adeta barışın ittifakını kuran millet ittifakı mücadelesi biçimine, yine kendi içlerinde bozuk balans siyaseti yapanlar, nakış işlemek yerine işgüzarlık işliyor.

Ve toplum büyük toplumsal kırılma ile karşı karşıya kalıyor.

Her alanda.

Eğitim de ekonomi de tarım da.

***

Bir toplum ekonomik bunalımın tahripleri arasında kayıp giderken,

Hakikaten sabaha kadar harıl harıl kutuplaşmayı kurgulayan birileri,

“Kılıçdaroğlu’nun alevi kimliği suniler için bir endişedir.’’ diyerek adeta yeni bir toplumsal kıyımın ve toplumsal kutuplaşmanın fitilini ateşliyor.

Çorum’u, Maraş’ı, Sivas’ı yakıp, Alevi toplumumuzun kapılarını işaretleyenlerin kabahatlerine önderlik ediyor.

***

Ne olmuş Kılıçdaroğlu Alevi ise;

Doğunun tampon bölgesinde sözde barış adına hudutlarda terörist mi karşılamış?

Okyanusların ötesine methiyeler mi dizmiş?

Tarımı, ekonomiyi mi bitirmiş?

Cemaat odalarında bade mi içirmiş?

Mustafa Kemal’e “ayyaş’’ mı demiş?

Bu ülkenin KİT’lerini mi satmış?

Amerika’dan gelen vaaz kasetlerini mi dinlemiş?

“Benim memurum işini bilir!’’ mi demiş?

Amerikan vatandaşı olup, partisine genel başkan mı olmuş?

Ne yapmış?

Kalbinde insanlık, çabasında adalet olan bu adam.

***

Siz mi çok akıllısınız biz mi çok ahmağız?

Bildiğiniz tek hakikat, tek dayanak bu mu? Birilerinin Alevi ya da Sünni olması mı?

Politikanızın hacmi ve ölçüsü bu mu?

***

Bu toprakların değerlerine ihanetler sivrilirken.

Kim mi susmuş?

Kılıçdaroğlu bu ülke ile helalleşip kucaklaşırken,

Sermaye odalarında rant dilenenler.

Mustafa Kemal’e her hakarette susanlar.

Teröristler sınırda karşılanırken, gıkı çıkmayanlar.

Sonra oturup bunlarla ittifak kuranlar.

***

Ne yapalım yani,

Siz Aleviliği, Sünniliği siz dizayn edin diye,

Kırşehir olarak Ahi Evran-ı Veli’yi mi tanımayalım?

Aşık Paşa'yı yok mu sayalım?

Hacı Bektaş’a sırt mı dönelim?

Geleneklerimizi, göreneklerimizi, atalarımızı inkâr mı edelim?

Bu nasıl tımarhanelik bir politika?

Bu nasıl yoksun bir siyaset?

Nasıl bir travma?

***

Bir gün bir kadın, ortaya bir mücadele koymuş.

Kadın mücadelesi ortaya koymuş.

Meral Akşener mücadelesini ortaya koymuş.

Yaşananları, olanları, olacakları görerek.

İYİ Parti’yi kurmuş.

Tüm engellere, tüm yokluklara, tüm olumsuz koşullara rağmen.

Kemal Kılıçdaroğlu gibi bir siyaset adamı da çoğulcu demokrasiye güç verip, CHP’den İYİ Parti’ye milletvekili tayin edip destekte bulunmuş.

İstanbul alınmış.

Ankara alınmış.

Adana alınmış.

Kırşehir alınmış.

Topluma bir siyasal barış fırsatı, bir demokrasi fırsatı, bir arada yaşam fırsatı sunulmuş.

Ama birileri hala ne siyasal ahlak kazanabilmiş ne siyasal şükran duygusu.

***

Memleket derin sularda boğulmuş.

Memleketin derdi unutulmuş.

İşleri güçleri Kılıçdaroğlu.

Ne deyim devriniz son bulsun.

Türkiye halkı huzur ve refaha kavuşsun.

“Din ve mezhep hiçbir zaman politika aleti olarak kullanılamaz.’’

Mustafa Kemal ATATÜRK