Yazıma başlamadan önce sinkaflı, bazı ağır cümleler kullanacağım için siz değerli okurlarımdan özür diliyorum Okudukça sizlerde hak vereceksiniz belki de sizler de aynı sözleri kullanacaksınız. Haydi ras gele.

Yazıma başlamadan önce sinkaflı, bazı ağır cümleler kullanacağım için siz değerli okurlarımdan özür diliyorum
Okudukça sizlerde hak vereceksiniz belki de sizler de aynı sözleri kullanacaksınız. Haydi ras gele.
Adam gibi sözlerle yazı yazıyorsun, sorunları dillendiriyorsun, duyan, gören okuyan yok!
Ne oldu bizlere?
Herkes mi yalama oldu yoksa “Haksızlık karşısında susan dil şeytandır” sözü gerçek mi oldu
Şöylebir etrafıma bakıyorum her taraf kokuyor, her yapılan iş, işkenceye dönüyor, insanlara hizmet adına zülüm ediliyor.
“Bana ne” lafı kimseye bir getirisi olmaz, kazanç sağlamaz. İnsanlarımız “haksızlık var, yolsuzluk var!” diye konuşuyor. “O zaman çık konuş, söyle!” dediğinde sus-pus, kaçacak delik arıyor, kendine anahtar arıyor “ben söylemeyeyim birileri söylesin!” derdine düşenler, sizlerden büyük şeytan olmaz, olamaz.
Kolay para kazanma derdine düşenler, baştan aşağı bu düşünceniz sizleri duymaz, görmez, konuşmaz, yapmış. Sizin haberiniz yok mu?
Ulan en iyi dost yüze söyleyen, hatalarını sana hatırlatan olduğunu bildiğin halde takla atarak, oryantal oynayarak neyin peşinde koştuğunu her kez bilmiyor mu zannediyorsun bire şerefsiz?
İşte geldin, işte gidiyorsun. Yarın hakkın divanına vardığında neyini savunacaksın?
Kırşehirli hemşehrimiz Muharrem Ertaş bile evladına ağıt yakmış “Aslı bozuk alma demedim mi sana?” diyerek. Şimdi bizim, sizin, onların, yanında olan aslı bozuklar nasıl gün yüzüne çıkacak?
Her zaman “yanıldık, yanıltıldık!” diyerek mi bu olumsuzlukları unutmaya çalışacağız? Bizlerin sırtına basarak bir yerlere gelen, oturduğu koltuğu kendi babasının malı zannederek halka tepeden ,yüksekten bakmaya alışan kendini bir halt oldum zanneden, adam kılığına bürünen zavallılar sonunuz gelecek hiç bir haksızlık kimsenin yanına kalmaz. Kalmaz da, gel gör ki bunun zararını benim memleketim, ülkem görüyor, üretici, katma değer üreten sanayicim, esnafım vatandaşım görüyor ne yazık ki…
Bir şekilde yukarda saydıklarımız da dahil bir yerlerde kolay geçinmeye alışmış insanlar topluluğunun kölesi olmak işte bu çok zor ve anlatılması konuşulması tek konu olması gerekirken, bizler günlük sıkıntılarımızı aşmaya çalışırken onlar bizleri kobay olarak görüyor, kullanıyor.
Yanlış insanların makam ve mevkide olmasının sıkıntıları bizleri darboğaza, geçim sıkıntısına sokuyor. Ekonomik krizleri bizler yaşarken onların keyifleri yerinde, tüyleri bile zarar görmüyor. Bütün sıkıntıları vatandaş görüyor, onlar mutluluklarına devam ediyorlar.
İşte yanlış burada.
Bu devletin asıl koruyucuları ekonomik olarak asgari geçim sıkıntısının altında ezilirken ya onlar, kanı bozuklar, vatan toprağının kendileri için hiç bir önemi olmayan, sadece kendi mutlulukları için adam satanlar, vatan satanlar, ülkemin, şehrimin her sıkıntısında hiç bir şey olmamış gibi davranan sadece kendilerine has tutum davranış içinde olanlar; sizlerin hayatı zannetmeyin ki böyle devam eder, sabahın erken saatinden, akşamın en geç saatine kadar çalışarak alın teri dökerek geçimini sağlamaya çalışanlar, siz sefa süresiniz diye mi çalışıyorlar?
Sizler ve çocuklarınız en ballı yerlerde hak etmedikleri maaşları alarak en lüks hayatı yaşarken, işinin kapısında köle olanlar, onlar hala bu devletin bir kuruşunda yetimin garibin hakkı olduğunu düşünerek “Allahım devletim hiç bir şekilde zarar görmesin” demenin peşinde koşuyorlar.
Neden geçmişte ve gelecekte şehit olan, gazi olan bu ülkeyi çok seven insanların çocukları oluyor. Çünkü bu insanların gideceği başka bir yer yok..
Ya onların, her yer, her ülke onlar için yaşanabilir olur. Bu vatan için, kanı üzerinden makamlar mevkiler kazananlar, safa sürer. Bunu dillendirmeye neden korkulur dedik ya, çıkarına menfaatine ters gelir, ya avantası kesilirse, ya kaymaklı yaşantılar, şaşalı makamlar ellerinden giderse o zaman yolunmuş tavuk gibi oluverirler.
Yok mu çevremizde dünün adam tanımaz, hatır bilmezleri bugün o makamlar ellerinden gidince oturup ta bir bardak çay içecek çevre bulamazlar. Ancak kendilerini tanımayan, beldelerde ölümü beklerler anlatmaya çalıştıklarım Kırşehir’de şahit olduğumuz onlarca olumsuzluklara derman olursa diye dile getirmek istediğim ifadeler. Biz lafımızı ortaya konuştuk, hissesi olan varsa alsın.