Geçtiğimiz yıl bugün kaybetmiştik Kırşehir eski Belediye Başkanı Hakkı Göçen ağabeyimizi… Onunla ilgili bugün yeniden neler yazsam diye düşünürken, geçen yıl yazdığım yazı aklıma geldi. Yine aynı şeyleri dile getirecektim.

Geçtiğimiz yıl bugün kaybetmiştik Kırşehir eski Belediye Başkanı Hakkı Göçen ağabeyimizi…
Onunla ilgili bugün yeniden neler yazsam diye düşünürken, geçen yıl yazdığım yazı aklıma geldi.
Yine aynı şeyleri dile getirecektim. Ben de bugünkü yazımı o yazıyı yeniden düzenleyerek, güncelleştirerek yayınlıyorum ve Hakkı ağabeyimizi bir kere daha anmak istiyorum.
Bugün yeniden o büyük adamı, o dürüstlük abidesi insana rahmet dileyerek yazımla baş başa bırakıyorum.
Benim için zor bir yazı… Çünkü babamdan sonra en çok sevdiğim adamı kaybetmiştim.
Yazıma nasıl başlasam, neler yazsam, Kırşehir’in bu dürüstlük abidesi eski Belediye Başkanı Hakkı Göçen’i bilemiyorum…
Geçmişte Hakkı Göçen ağabeyimiz ile ilgili neler yazdım, neler söyledim doğrusunu söylemek gerekirse unuttum.
Kırşehir eski Belediye Başkanı Hakkı Göçen, bu çileli dünyaya 12 Eylül 1927 yılında gelmişti.
Ben Hakkı Göçen’i bugünkü Terme Caddesi’ndeki Eski Sanayi Sitesi’ndeki dükkânlara 1966‐67 yıllarında çarşı içindeki esnaf ve sanatkârların taşınması sırasında tanımıştım.
Hakkı Göçen, eski sanayide yedek parçacılık yapıyordu. Ana caddeye bakan tarafta da Arif Başaroğulları’nın yedek parça dükkânları, yine eski Belediye Başkanı Orhan Baycan’ın oniks taş atölyesi vardı.
Hakkı Göçen’in dükkânının yanında sonra Bursa’ya yerleşen Osman Güvener’in dükkânı bulunuyordu.
Dükkânların bir blok arkasında Belediye Başkanı Yaşar Bahçeci’nin dedesi Yaşar Bahçeci’nin yedek parçacı dükkânı vardı. Onun yanında demirci Şevki Seçilmiş’in, Zübeyir Keskiner’in sıcak demirci dükkânları vardı.
Yan tarafta ise Vahit Kürkçü’nün sıcak demirci atölyesi bulunuyordu.
Bu dönemlerde Kırşehir’in sanayi esnafı tam birlik ve beraberlik içindeydi. Herkes birbirinin senetlerini öderdi. Her gün öğle saatlerinde bir esnaf tava yapar, hepsi beraber oturur yerlerdi.
Yani Hakkı Göçen ağabeyimizi ben 60 yıldır tanırım.
1973 seçimlerinde Hakkı Göçen, CHP’de yaşanan parti içi dedikodulardan dolayı istifa etmiş ve Adalet Partisi’ne geçmiş ve 1977 yerel seçimlerinde Adalet Partisi’nden Belediye Meclis Üyesi seçilmişti.
Hakkı Göçen 12 Eylül 1980 darbesinin ardından Milli Güvenlik Konseyi’nin izniyle yeniden siyasi partilerin açılmasıyla Turgut Özal’ın isteğiyle Mehmet Altınsoy tarafından görevlendirilmişti ve Anavatan Partisi’nin Kırşehir’de Kurucu İl Başkanlığı’nı yapmıştı.
1984 yılında yapılan yere seçimlerde ANAP’tan Kırşehir Belediye Başkanı adayı gösterilmiş ve seçimi kazanmıştı.
Dürüst bir insan olan Hakkı Göçen, Belediye Başkanlığı sırasında batak bir belediye almış, ama iktidar partisinin Belediye Başkanı olarak Belediye’nin malını çarçur etmemiş, satmamış, eşine, dostuna peşkeş çekmemiş, üstelik Belediye’ye hizmet binası satın almış, Belediye’nin gayrimenkullerini toplamış, halkın elinden kurtarmış ve Belediye’ye kazandırmıştı.
Bugünkü çok katlı Belediye ek hizmet binası olarak sürdüren binayı o satın almıştı.
Kırşehir’in ilk kanalizasyonunu o başlatmıştı. O yıllarda Kırşehir’de kanalizasyon yoktu. Her binanın önünde fosseptik çukuru vardı. Belediye’nin vidanjörü yetişemiyordu.
Kırşehir’de içme suyu kâfi gelmiyordu. Kızılcaköy’de ve Çukurçayır’daki kendi bahçesinde kuyular açtırıp Kırşehir’in su sorununu çözmek için çok mücadeleler verdiğinin canlı tanığıyım.
Yine Kırşehir’de terminal, fırın, mezbahana, toplu konut alanları, yeni araç‐gereçler, asfalt şantiyesi ve imar revizyonu başta olmak üzere çok önemli hizmetler gerçekleştirdi.
Üstelik bütün bunları Belediye’nin sadece 160 personeliyle başardı.
O hiçbir zaman partizanlık yapmadı, kimsenin ekmeğiyle, onuruyla oynamadı, partizanlık yapmadı. Hiçbir personelini ezmedi. Öyle sanıyorum ki kimseden de intizar ve beddua almamıştır. Herkesin hayır duasını kazanmıştır. Şimdi kendisini Kırşehirliler hep rahmetle, şükranla anıyor.
Hakkı Göçin’in Belediye Başkanı olduğu o yıllarda pek çok belediye personelinin maaşlarını ödeyemezken Kırşehir Belediyesi’nde çalışan bütün personel maaşlarını hep gününde alırlardı. O Belediye’yi borçlandırmadı. Tasarruf eden, tutumlu bir Belediye Başkanıydı. Şehir içinin pek çok yeni açılan yolları yine Hakkı Göçen yapmıştı.
Hakkı Göçen’in makam aracı da yoktu. Sonradan bir gurbetçi hemşehrimiz, beyaz bir Mercedes aracını Kırşehir Belediyesi’ne bağışlamıştı. O da onu makam aracı yapmıştı. Şoförüyle Belediye’nin hizmetlerine koştururdu. O makam aracına ne eşini, ne çocuklarını bindirmedi. Çünkü kabullenmezdi Hakkı Göçen.
Böylesine dürüstlük abidesi bir Belediye Başkanı olarak Akbayır’daki ormanı Kırşehir’e o kazandırmıştı.
Zira bugün ormanlık alan bu arazileri şahıslar ekip biçerken Hakkı Göçen Belediye’nin malına sahip çıkıp şahıslardan kurtarıp ormanlık alana dönüştürmüştü.
Tanıdığım Hakkı Göçen en son söyleyeceği sözü en önce söylerdi. Eğilmez, bükülmez, mert bir adamdı. Haram yemezdi. Ölümüne kadar da böyle yaşadı. Kırşehir’i ölümüne çok severdi. Hep “Hakkım olmayan bir kuruşu yersem çocuklarımdan çıkar” derdi.
Görev yaptığı yıllarda Hakkı Ağabeyi zaman zaman eleştirirdim de, “haklısınız, gazeteci olarak sizler de eleştireceksiniz” derdi. Ama o da biliyordu bu eleştirilerimiz hep Kırşehir içindi…
Hakkı Göçen’le baba‐evlât gibiydik. İlerleyen yıllarda dostluğumuz daha da güçlendi. Her ay düzenli yurt gezilerimiz olurdu. Gezilere ben, Hacı Mehmet Gülten, Hakkı Göçen, Turan Kodaloğlu gibi dostları katılır ve ayda bir defa Toroslar’a giderdik. Gezerdik Toroslar’ı, Konya’ya kadar uzanırdık. Daha başka il ve ilçelere gezi amaçlı seyahatlerimiz oldu.
Lâfı dinlenir, sözü senetten sağlam bir adamdı Hakkı Göçen.
Yine böyle bir mevsimde Toroslar’dan dönüyoruz. Dönüş güzergâhımız Ulukışla, Niğde, Bahçe ilçesi, Derinkuyu, Nevşehir, Gülşehir, Hacıbektaş, Mucur ve Kırşehir.
Mucur’a gelirken her defasında sorardım, “Hacı ağbi, Nevşehir’i, Hacıbektaş’ı gezdik Mucur’a da uğrayalım mı?” dedim.
Verdiği cevap, “Ayaklarım kırılsın. 50 yıl önce gittim de bir daha gitmem kuzum” oldu.
“Peki Hakkı ağbi sen uğrar mısın Mucur’a” dedim.
O da, “Koçum gazeteci, benim de ayaklarım kırılsın. Ben de bir daha Mucur’a gitmem” dedi.
Nedenlerini biliyorum, ama yazmıyorum.
Daha sonraki ilerleyen yıllarda Hacı Mehmet Gülten de, Hakkı ağbi de bir yıl arayla ikisi de düşerek kalça kemiklerini kırdılar. Kayseri’deki hemşerimiz Prof. Dr. Yıldırım Türk’ün yaptığı ameliyatlarla yeniden ikisi ayağa kalktı.
Hakkı Göçen’i sarsan en büyük olaylardan birisi de 56 yıllık hayat arkadaşı, eşi Adile Göçen’i bundan iki yıl önce Haziran ayında kaybetmesi olmuştu.
Eşinin ölümü onu çok derinden sarsmıştı. Zaten eşinin ölümünden sonra giderek sağlığı bozuldu. Son bir yıldır da tedavi görüyordu. Hastanede bütün doktorlar yanındaydı. En çok da ilgi ve alâkayı doktor damadı Ramazan Keskiner ve evlâtları gösteriyordu, gece‐gündüz demeden başucundaydılar.
Hakkı Göçen’in iki oğlu, iki kızı, iki damadı, iki gelini ve torunları hepsi de ne kadar hayırlı evlât olduklarını Kırşehir’e örnek olarak gösterdiler. Biliyorum ki Hakkı Ağbi iki damadını, iki oğlundan fazla seviyordu. İki gelinini iki kızından fazla seviyordu. Yani hiçbirisini birbirinden ayırmıyordu. Böyle bir örnek ailenin reisiydi Hakkı Göçen…
Eğitim, kültür, asillik, asalet bu olsa gerek. Kırşehir’in dürüst bir ailesi olarak hep anılacaklardır.
Hakkı Göçen ve eşi Adile Hanım, çocuklarına bir lokma haram yedirmemişler, dürüst yetiştirmişler. Ne kadar övünseler haklarıdır.
Hakkı Göçen’i hastanede bilmem kaç kere ziyaret ettim. Bir keresinde eşimle gittim. Bir an önce iyileşmeyi ve hemşehrilerinin arasına dönmeyi çok istiyordu, ama olmadı. O mübarek Ramazan Bayramı’nın son günü olan 19 Temmuz 2015 Pazar günü sabah saat 06.30’da bu dünyaya veda etti.
Hakkı Göçen, Kırşehir’in simgesiydi. Ben ona “Kırşehir’in Cıncıklı minaresi gibi dik ve vakur bir adamsın” derdim gülerdi büyük adam. Beni de çok severdi.
O Kırşehir’de 1980 sonrası yerel yönetimlerin öncüsüydü. Çok büyük projeleri vardı. Ama ikinci kere adaylığını düşündüğü sırada ona siyasi kazık atmışlardı. Atanlar da Hakkı Göçen’in 10 bine yakın oyunu 2 bin 500’e düşürmüşlerdi, kaybetmişlerdi. Hakkı Göçen Kırşehir’de başı dik yaşadı, siyasî kazık atanlar da Kırşehir’de insan içine çıkamadılar.
Hakkı Göçen, Belediye Başkanı iken Kırşehirspor’a da çok büyük destekler verdiğini daha dün gibi hatırlıyorum.
Şimdi Hakkı Göçen olmadan Kırşehir ıssız ve anlamsız kalacaktır.
Yürüyüş yaptığı bahçeli evinin çırası eskisi gibi canlı yanmayacaktır. Onu görmek isteyen gerçek dostları olarak hep özleyeceğiz.
Allah toplum görevleri yapan her insana Hakkı Göçen gibi görevden ayrıldıktan sonra hizmetinde olduğu halkının arasında dolaşma şan ve şerefi versin.
Hakkı Göçen, Belediye Başkanı iken bunca imar haritalarına imza atmış olmasına rağmen kendisi bir karış mezar toprağı almadan yine onurluca devretmiş, bir namus ve dürüstlük abidesiydi.
Belediye Başkanı olarak görev yaptığı Belediye’nin önünde bir tören yaptık. Töreni ve Hakkı Göçen’in Türk bayrağına sarıp Belediye önüne getirilmesini ben organize ettim. Çünkü ben daha önce aramızda ayrılan dürüst ve çalışkan eski belediye başkanlarımızdan olan Hakkı Göçen’in arkadaşları, partilileri M. Kemal Hotomaroğlu ile Orhan Baycan’ı da yine aynı şekilde Kırşehir Belediye Başkanlığı önünde yapılan törenleri de ben organize etmiştim. Hepsine rahmetler diliyorum.
Geçen yıl Hakkı Göçen ağabeyimizin vefatından bir gün önce Belediye Başkanı Yaşar Bahçeci, Antalya’da bilimsel bir sempozyuma katılmıştı. Kendisini aradım, bilgi verdim. O da büyüklük göstererek programını yarıda kesip Hakkı Göçen için Kırşehir’e döndü. Belediye önünde yapılan törende Başkan Bahçeci yaptığı konuşma ve törene katılması ile kendisinin vefalılığını gösterdi.
Hakkı Göçen ağabeyimizi ne kadar yazsam anlatsam, bitiremem.
Ne diyelim Hakkı Ağabey, Kırşehir ve bizler seni unutmayacak ve hep özlemle anacağız.
Ruhun şâd, mekanın cennet olsun.