31 Mart sonrası iptal edilen İstanbul Büyükşehir Belediye seçimleri nihayet son buldu ve Ekrem İmamoğlu ezici bir çoğunlukla Büyükşehir Belediye Başkanlığını tekrar kazandı.
Söylenecek elbette çok söz var, ancak kısa ve öz olarak seçimin kaybedenlerinin niye bu kaybı yaşadıklarına değinelim istedim.
“Bundan sonra ne olur?” diye sorulacak olunursa bence cevap bekleyen birçok soru var:
Kabine değişikliği olur mu?
Enişte gider mi?
Ekonominin başına bu işi gerçekten bilen adamlar getirilir mi?
Bu Suriyeli çakallar memleketten gönderilir mi?
Yalakalar, yağdanlıklar, kıç yalayıp çıkar ilişkisine girenler devletten el çektirilir mi?
Savaş yerine, barış ilan edilir mi?
İnsanları dini inanç ve değerleri yüzünden ötekileştirmek adına aklı başında makul mantıklı açıklamalar yapılabilinir mi?
Öteden beri AK Parti’ye cephe almış sözüm ona eski Akepeliler partiden bir an evvel uzaklaştırılır mı?
“Bu adamlardan sana hiç bir fayda yok defet gitsin başından” diyen birileri çıkar mı?
Ahlaksızlık yapanlar ve yapılan yanlışlara hala bir kulp bulmaya devam edilmek yerine liyakatli namuslu insanlar göreve getirilir mi?
Halkı ötekileştirmek yerine kucaklayıcı davranılır mı?
“O içkici, o ayyaş, o dinsiz, o inançsız” demek yerine biz bir kilimin desenleri gibiyiz deyip doğrusu ile yanlışı ile günahıyla sevabı ile halk her yönüyle sadece vatandaş olduğu için kucaklanır mı?
Vatandaşı dinleyip aday olmaması gereken insanlar hala dayatma ile aday yapılmaya devam edilir mi?
Eğer bütün bunları yapar veya yapmaya devam ederseniz seçimleri hep kaybetmede devam edersiniz.
Artık yeni bir sayfa açılmalı ve dini, ırki, rengi, görüşü, inancı, duruşu ve yönü ne olursa olsun 82 milyon vatandaşını kucaklayan hepsine eşit mesafede yakın olan (uzak demiyorum) ve hakkı haklıdan yana kullanan olamaz iseniz yine kaybedersiniz.
Halk size kızdı ve gitti tepki olarak İmamoğlu’na oy verdi bunu birçok ilde ilçede belde de yaptı ve hala aklınızı başınıza almadınız ne diyelim hayırlısı olsun...
Bu ağır yenilginin en büyük nedenlerinden biri dediğimiz gibi yapılan seçimi iptal ettirmekti. Sonrasında ise çocuk katili Apo’dan medet umarak Kürt seçmenin oyunu alabileceğini ummakta yenilgisinin en büyük nedeni idi.
Basın yayın kuruluşları, yani yandaş medyada çok büyük hatalar yaptı.
Ben 250 bin fark olur diye söylemiş ve yazmıştım ama fark benim dediğimin 3 katı oldu…
Bunu biz görüyoruz da size bilgi veren bu geri zekâlılar bilmiyor muydu?
Ne oldu şimdi 10 bin küsur oyla kaybettiğiniz İstanbul’u 50 kat fazlayla yine kaybettiniz.
Evet, siz gerçekten tek adamsınız. Çünkü yanınızdakiler, sağınızdaki, solunuzdakiler hep kalitesiz ve sizi yanlış yönlendiren sözüm ona siyasetçiler.
Bu siyasilerden bir an evvel uzaklaşmanız lazım. Yoksa yerelde kaybedilenler genele de yansıyacak gibi gözüküyor...
Parti yöneticileri çok şımardılar, birçok konuda hadsizlik yaptılar, bazen kişileri ötekileştirdiler, bazen şucu bucu dediler ve bütün bunlardan dolayı emin olun İstanbul seçimleri kaybedildi, tıpkı Ankara, Antalya ve daha birçok ilin kaybedildiği gibi…
Bütün bunlara ilave olarak işi oldu-bittiye getirerek seçimin sonucunun kesin olarak AK Parti lehine olacağı algısını yaratarak ters köşe yaptılar.
O günde demiştim, bugün de diyorum halka dayatma yapılmaz en fazla 5 sene bekler sonra gereken cevabı sandıkta verir eğer ki demokrasi varsa.
Sayın Erdoğan’a “muhtar bile olamaz” dediklerinde halk ne dedi? “Ona sen karar veremezsin biz karar veririz” dedi ve bu devletin en büyük başı yaptı. Bunları unutmamak lazım…
Aylardır söylüyorum tıpkı sizin söylediğiniz gibi “evet Tayyip Erdoğan tek adam” ama yalnız olarak tek adam.
Onu yalnız bırakan yanlış ve yanlı bilgi verenler bu kaybın en önemli aktörleridir.
Şimdi ellerinizi ve vicdanınızı iki elinizin arasına alıp iyice düşünün ve deyin ki “ben cebimi mi sevdim, davamı mı? Ben ülkemi mi sevdim kendimi mi? Ve ben geleceğim için mi çalıştım evlatlarım için mi?...”
Şunu asla unutmamak lazım ki; kişiyi seçen millet, milleti yönlendiren ise özgür iradedir…