Birinci Dünya Savaşı’nda aynı cephelerde omuz omuza, sırt sırta birlikte savaştığımız, kader birliği ettiğimiz sözde dostumuz, biricik müttefikimiz Almanya parlamentosunda 1915 yılında Türklerin Ermenilere soykırım yaptığı oylanarak kabul edilmiştir. Oysa Türkiye’yi Ermenilere soykırım yapmakla suçlayan Almanya geçmişte 1891 yılında Güney Batı Afrika (Namibya)'ya sömürge kurmak, bölgedeki zengin altın ve zümrüt madenlerini ele geçirmek için Herero ve Namalar üzerine taarruz etmiş, yaşlı, kadın, çocuk dinlemeden soykırım uygulayarak yüz on yedi bin insanı işkenceyle öldürerek katletmiştir.

Birinci Dünya Savaşı’nda aynı cephelerde omuz omuza, sırt sırta birlikte savaştığımız, kader birliği ettiğimiz sözde dostumuz, biricik müttefikimiz Almanya parlamentosunda 1915 yılında Türklerin Ermenilere soykırım yaptığı oylanarak kabul edilmiştir.
Oysa Türkiye’yi Ermenilere soykırım yapmakla suçlayan Almanya geçmişte 1891 yılında Güney Batı Afrika (Namibya)'ya sömürge kurmak, bölgedeki zengin altın ve zümrüt madenlerini ele geçirmek için Herero ve Namalar üzerine taarruz etmiş, yaşlı, kadın, çocuk dinlemeden soykırım uygulayarak yüz on yedi bin insanı işkenceyle öldürerek katletmiştir.
Büyük Alman İmparatorluğu'nu kurmak, Alman ırkını yaratmak için 1933-1945 yılları arasında diğer milletlerden veya etnik gruplardan yirmi bir milyon insanı topluca kurşuna dizerek, toplama kamplarında fırınlarda yakarak, gaz odalarında zehirleyerek öldürmüştür.
Kendilerinden olmayan bütün ırkları harflerle sınıflandırarak birinci etap olarak tespit ettikleri çingenelerin yüzde 94'ünü kısırlaştırmış, ikinci etap olarak seçilen milyonlarca Yahudi’yi sistematik biçimde vurarak, asarak, yakarak ve zehirleyerek öldürmüştür.
1933 yılında Münih yakınlarında Dachau kentinde ölüm kamplarını bu Almanya kurmuş, kurulan ölüm kamplarında Nazi-Hükümetini rahatsız eden Komünistler, Sosyal demokratlar, pasifistler, solcular ve diğer Nazi aleyhtarları insanları kurşuna dizmişlerdir.
Çağdaş, medeni, insan hak ve özgürlüklerinden dem vuran bu Almanya kapsamlı bir etnik temizlik yapmak için 1941 yılının sonbaharından itibaren kamyonlara doldurulan Yahudileri kamyonun arka kısmına bağlayarak egzoz gazı ile boğarak öldürmüş ama kamyon egzozu ile öldürme metodu Alman Nazilerin beklentilerini tatmin etmeyince, öldürme fabrikaları kurmuştur.
1939-41 yıllarında, ruhsal ve bedensel engellileri boğarak, zehirleyerek öldüren de Nazi Almanya’sının kendisidir.
Bu gün ise Türkiye’nin bölünüp parçalanması, küçük bir sömürge devleti haline getirmek için PKK’yı kuran, eğiten, silah ve mühimmat veren, askerimizin, polisimizin şehit olmasına insanlarımızın öldürülmesine, şehirlerimizin yanıp, kül olmasına sebep olan Ülkelerin başında Almanya gelmektedir.
İşte geçmişini ve bu gününü unutarak yirminci yüz yılın tarihini kanla yazan Hitlerin Nazi Almanya’nın Parlamentosu kanlı ellerini, katil yüzlerini bir tarafa bırakarak Türkiye’yi Ermenistan’a soykırım yapmakla suçlayarak Türk Milletine, Türk Devletine iftira atmaktadır.
Peki Hitlerin Nazi Almanya’sının parlamentosunda bulunarak Türkiye soykırım yapmıştır diyen sözde Türk asıllı milletvekillerine ne demeli. Aslında onlara fazla bir şey söylemeye ve ciddiye almaya gerek yok. Çünkü onların Türk asıllı olmaları, şerefli Türk Kanını taşımaları mümkün değildir. Onların kanlarının bozuk olduğu kesin olup, ekmek yediği tabağa pisleyen, pislediği tabaktan ekmek yiyen, domuz eti yiye, yiye domuzlaşan, komik bir senaryo oynayan Ermeni asıllı PKK sempatizanı şerefsizler oldukları kesindir.Çünkü gerçek Türk çocuğunun kanı sağlamdır, vatan severdir, vatanına ihanet etmez.
Bunun en büyük örneklerini Kırşehir’de görüyoruz. Almanya dahil yurt dışında yaşayan Kırşehirli hemşerilerimiz geldikleri zaman hepimiz seviniriz. Tanıdıklarımızı, akrabalarımızı hava alanlarında, terminallerde karşılar Kırşehir’e getiririz. Hepsinin evlerine hoş geldiniz ziyaretine gideriz, sarılır, sohbet eder, hasret gideririz. Onları evimize davet ederiz. Kırşehir’in nüfusu ikiye katlanır Almanya’da yaşayan Kırşehirliler gelince. Çarşı merkezi başta olmak üzere cadde ve sokaklar cıvıl, cıvıl kaynar Almancı kardeşlerimizle, Her gün Almanca hemşerimizin düğünleri olur. Kırşehir’in sokaklarına düğün çadırları kurulur, düğün salonları dolar taşar. Birisi kızını gelin eder, diğeri oğlunu evlendirir. Hepimiz düğünlerine gider; oynarız, güleriz, eğleniriz. Yaklaşık üç ay sürer Almanya başta olmak üzere yurt dışında yaşayan Kırşehirli hemşerilerimizin coşkusu, sevinci.
Eeee! Almancı hemşerilerimizin dönme vakti geldiğinde ise içimizi bir hüzün kaplar, moralimiz bozulur, seneye görüşebilecek miyiz düşüncesine dalarak dualarla göndeririz Kırşehir’den Almanya’ya bir sonra ki seneyi de özlemle bekleriz. Çünkü onlar bizlerden birileridir, kanları, mayaları temizdir, Öz ve öz Türk çocuklarıdır.
Bu nedenle PKK sempatizanı, Ermeni asıllı kanı bozuklara, şerefsizlere Türk asılı dersek gerçekten Türk olan insanlarımıza hakaret etmiş oluruz. Bunun ikisini iyi ayırmak ve aynı kefeye koymamak gerekir.