Ülkemiz 19 senedir tek parti iktidarı ile yönetilmektedir. Yönetenlerin yaptıklarını ve yapamadıklarını eğrisiyle doğrusuyla yaşadık gördük. Hani bir söz vardır “yaptıklarım yapacaklarımın teminatıdır” denir ya, işte 19 senedir neler olduğunu, bundan sonra da nelerin yapılıp yapılamayacağını hep birlikte milletçe görüyoruz.
İnsanoğlu yaşamı boyunca hep daha ileri teknolojiyi bulup icat etmek ve ondan en iyi şekilde yararlanmak ve yeniliğe yenilik katmak için uğraştığından hiç şüphe yok. İşte son yıllarda mevcut iktidarın yaptıkları ve yapacakları bugüne kadar ortaya koydukları idarecilikten ibarettir, düşüncesiyle hareket ederek, farklı söylemlerle yeni partiler siyaset sahnesinde yerlerini aldı ve halen de kuruluş aşamasında olanlar var. Hiç kuşkusuz her siyasi partilerin aktörleri kendilerinin daha iyi, daha farklı bir anlayış göstermek suretiyle kalkınan memleket, huzurlu millet şiarıyla halktan oy almak isterler. Daha iyi işler yapabilecekleri üzerine siyaset inşa ederler.
Ancak bilinmelidir ki, millet; refah seviyesi yüksek, güven ve huzur içinde yaşayabilmek için, inşaat sektöründe, iletişim araçlarında, küçük büyük her çeşit otomobil, araç ve gereçler, ev ihtiyaçlarında kullanılan elektronik beyaz eşyalar, televizyon derken tüm bu yeniliklere yetişmek onunla yaşamak gayreti içinde olmaktadır. Yani insanlar değişikliğe ve gelişmeye açık düşünebilen bireylerdir. Zaten çağımızın gençleri de önceki nesillere göre çok daha yeniliklere yatkın yetişmektedir.
Bugün ülke olarak yaşantımızı düzenleyen siyasi hayatımız da, yeni söylemlere, yeni davranışlara, yeni umutlara yeni yapılanmaya ihtiyaç olduğunu son seçimlerdeki sandıktan çıkan halkın iradesi gösterdi.
Anlaşıldı ki, millet artık gerginlik yaratan, baskı ve korku yüklü söz ve davranışlar yerine, daha güzel daha güvenli, sakin, akılcı, sevgiye dayalı ve hoşgörülü, yarınlardan kaygı duymadan çoluk çocuğunu eğitimli kültürlü yetişme ortamını tercih ediyor.
Nedense ömürleri koltukta geçen siyasilerin yönettiği ülkelerin özgürlükleri ve demokrasileri gelişmemiş, adaletten uzak kalmışlar, üretimleri yok, ekonomileri son derece zayıf ve halkı fakirlikten kurtulamamıştır. Yani anlaşılıyor ki eski tuğla ile yeni bina yapılmaz.
Dünyanın birçok ülkesinde örneği olduğu gibi gelişen demokrasilerde siyasetçilerin ömrü 2 veya 3 dönemle sınırlıdır, isteseler de kalamazlar zira adalet müsaade etmez. Genç beyinlerle değişime ve yeniliklere açık, gelişen teknolojiyle uyumlu bir şekilde yönetime katkı sağlamak zaten gelişmişliğin simgesi sayılır.
Bizde;
Ne yapalım şanımız yürüsün demek yerine, ilim demeliyiz,
Şöhretimiz konuşulsun demek yerine, kültürümüzü konuşmalıyız,
Bu lider iyi konuşuyor diye arkasından koşmak yerine, bilime yürümeliyiz.
Yani yeni de bir bina yapacaksak yeni tuğla ile yapmalıyız. Eski siyasiler artık güven yitirmiştir, millet eskilere rağbet etmiyor. Özgürlüklere, demokrasiye, yeniliğe ve değişime yelken açıyor bu millet.
Biliyorum yeni kurulan siyasi partiler güven veriyor mu? Diyeceksiniz önümüzdeki haftalarda tek tek düşüncelerimizi yazılı paylaşalım ne dersiniz?
Hoşçakalın…