Güneydoğu denildiğinde ilk akla terör geliyor. Oysa Güneydoğu ve Güneydoğu’da yaşayanlar artık burarlın terör ile anılmasını istemiyorlar.
Güneydoğu insanının sıcaklığını, misafirperverliğini, insanlığını, nezaketini ve aslında bizler ve onlar ayırımı yapılmamasını istiyor.
Güneydoğu sözü hep açıldığında şu söz hep dilime dökülür “Biz bir kilimin desenleri gibiyiz farklılıklarımız zenginliğimizdir” M.Y. aslında ne kadarda güzel bir söz değil mi?
Tıpkı “elimizin 5 parmağı var başparmağım Türk, İşaret Parmağım Kürt, Orta parmağım sağcı, serçe parmağım solcu hangisini kessem içimiz acır.”
İşte aynen böyle, bir Türkü, Kürdü, Alevisi, Sünnisi, Sağcısı solcusu vs. ile aslında bu vatan toprağının birer evladıyız.
Bizi ayrıştırmaya ötekileştirmeye çalışanlar bunda asla başarılı olamayacaklar olamadılar da.
Güneydoğu illerinin hangisinin güzelliklerini sayayım ki?
Gaziantep’in dünya gastronomi şehri oluşunu mu?
Urfa’nın balıklı gölünü mü?
7 bin yıllık tarihi ile Mardin’in gündüz seyranlık gece gerdanlık yüzünü mü?
Adıyaman’ın Nemrut Dağı’nı mı?
Peygamberler şehri Diyarbakır’ı mı?
Hasankeyf’i içinde bulunduran Batman’ı mı?
Veysel Karanı’nin şehri olan ve içinde Botan vadisi bulunan Siirt’i mi?
İçinde Cudi dağını barındıran Şırnak’ı mı?
Aslında bu güzel şehirler bir tek kelime ile anlatılmayacak kadar güzel ve görülmeye değer.
Emin olun bu şehirlerin her biri ayrı bir güzelliği içinde yaşatıyor insana. Bakmayın siz buraların terör ile anıldığına.
Ben terörün en yoğun olduğu dönemlerde de gittim bu şehirlere tıpkı Ankara ya İstanbul’a İzmir’e gider gibi.
Hele oralarda tanıdık bir dostunuz arkadaşınız var ise inanın oradan bu tarafa gelmek dahi istemezsiniz.
Abartıyor muyum? Asla…
Gidin görün ve kararı siz verin. Hep söylenen bir söz vardır” kişi bilmediğinin düşmanıdır” diye aslında bilinmeyen insana korku ve ürperti verebilir.
O insanlara misafir olduğunuzda inanın size sadece evlerini sofralarını açmıyorlar bütün bunlarla birlikte yüreklerini de açıyorlar.
Güneyin batısındaki bizler aslında hatayı elin Avrupalısına verdiğimiz değeri ve gösterdiğimiz saygıyı göstermediğimiz için kaybetmiştik.
Bu kayıpları önlemenin tek yolu buralara ziyaret etmektir. Gecenin 12’sinde Diyarbakır’da ciğer yiyebilecek dükkân bulmanız ve gidip yemeniz çok kolay. Tıpkı eski Mardin’den yeni Mardin’e saat kaç olursa olsun hiçbir sorun ile karşılaşmadan gidip gelebileceğiniz gibi.
Ören yerleri, tarihi ve turistik yerlerde en küçük bir taşkınlık yaşamadık görmedik.
Gidip gelin emin olun sizlerde yaşamayacaksınız.
Bütün bunları nende yazıyorum biliyor musunuz? Biz birbirimizi sevmez kucaklamaz isek başkaları sevip kucaklar. Böylelikle bizleri birbirimize yaklaştırmamak için olmadık senaryolar çevirirler.
Orada ki dostlarımızın isimlerini tek tek yazmayı çok isterdim ama inanın buna kelimeler yetmez ki onlar kendilerini çok iyi bilirler.
Ben onlarca kez gidip geldim ve çok sevip beğendim eminim sizde gidip geldikten sonra sevecek ve bir kez daha gitmek isteyeceksiniz. Hem bu sadece gitmeyi istemekle kalmayıp Güneyin Doğusu hakkındaki ön yargılarınızı da silip atmış olacaksınız…