1922 komşu köy Başköy doğumlu. 1965'te ordudan emekli olup Kaman'a yerleşiyor, bakkal işinden sonra arzuhalcilik iş takip bürosu açıp 1997 yılına dek çalışıyor, şimdi eşi ve bir kızıyla birlikte Kaman'da yaşıyor. 97 yaşına göre pek dinç, oğlu Yücel'in dediği gibi işine gelmeyen karşı olduğu konuları anımsamıyor ama Kurancılı'nın adı nereden geliyor diye bana sorup anlatmaktan da geri kalmıyor. Ne babamı, ne dayım Recep Eraslan'ı ne pehlivan dedem Ömer Eraslan'ı anımsayabildi. Onu konuşturmak bir kitabımın konusuna giren 1970'li yılları bir de ondan dinlemek istedim. Ama ne yazık ki işe yarar tek bir bilgi vermedi. Kaman Çağdaş Gazetesi sayıları, başka bilgi belge fotoğraf dedim. Yok deyip geçti. Oğlu ile birlikte gazete çıkaran Ali Dede'yi bile hatırlamıyorum dedi. Hiçbir şeyi umursamaz bir halde, Nazım Hikmet'in Yaşamaya Dair şiirinde dediği gibi, "bir sincap gibi mesela, /yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden, /yani bütün işin gücün yaşamak olacak..." üzre yaşıyordu. Belki de uzun yaşamasının gizi buradaydı. Yine de bir döneme damgasını vurmuş babalarımızın bir resmi işlemde, dilekçe yazmada, Almanya işlerinin yürütülmesinde hemen adını öne çıkarıp Başköylü Süleyman Başçavuş'a git dedikleri Süleyman Baran'ın söylediklerini boşa gitmesin istedim. Böylelikle geçen yazıda yakındığım belleksiz toplum oluşumuzun önüne yazarak geçmiş olacağım.
23 Ocak 2019 tarihindeki konuşma sırasında damadı Haşim Dağ da yanımızdaydı. Kurancılı köyünden olduğumu öğrenince söze şöyle başladı: Söyle bakıyim Kurancılı'nın ismi nereden geliyor. Tam adamına, Kurancılı'nın kitabını yazmış birine sordun deyip anlatıyorum... Cılı adında birinin gelip köyü kurduğunu... Ama o kendi bildiğini anlatıyor. Sevinçle dinliyorum...
Cılı isminde kabile reisi var. İsmi Cılı. Diyor ki, Çal Dağının (Temirli köyüne girmeden solda kalan üzerinde ağaç bitmeyen dağ, bizim köylüler Kel Dağ da derler.) üstüne çıkıyor, çadırları kuruyor. O sene amansız bir kış oluyor. Çadırları söktürüyor... şimdiki Kurancılı'nın yerine iniyor. Tamam, buraya yerleşeceğiz... diyor. Kuran Cılı adında biri olduğu için bu köye Kurancılı diyorlar. Bunların nereden geldikleri, gelişleri çok karışık, kökenlerini bilen yok... Geliyorlar, birbirlerine karışıyorlar, şey yapıyorlar... diyor ki, biz birbirimize çok benzedik, ayrı sülale olacağız diyorlar. Akrabalık yok gelenler arasında. Sizin köyün geçmişini... kaç yıllık olduğunu bilemem, kimse bilemez. Kayıtlarda şurda burda hiç de rastlamadım.... Veli Karlı'yı hatırlamıyor, cenazeyi çıkaramadı... Hatırlamadım... diyor. Oğlu Yücel Baran'ın çıkardığı Kaman Çağdaş Gazetesini, Veli Karlı haber ve yorumlarını hatırlamıyor. Antalya'da yaşayan oğlu Yücel Baran'a daha sonra bu durumu anımsattığım da, babam dedi benim gazetede yazmama hele hele sorumlu yazı işleri müdürü olmama karşıydı. İnsan belleği sevmediği, istemediği şeyleri unutmaya yatkındır, bundan dolayı babam anımsamıyor olabilir... dedi. Gazetenin ve matbaanın sahibi Ali Dede'yi de hatırlamadı. Türkiye'nin şimdiki durumunu nasıl görüyorsun, siyaset nasıl gidiyor? dediğim de, İyi görmüyorum, dünya bize düşman olmuş... dedi. Köydeki derneğimizi sordum, ne önerirsiniz diye. Kapatmayın... çabalayın... dedi, kapatmak kolay, sürdürmeye çalışın... çözümü kendi içinizde bulun... dedi.
Kırşehir kamuoyunun duyarlı insanları işte sizlere bir konu daha. Şu an Kırşehir'de yaşadığını bildiğim gazeteci ve matbaacı ALİ DEDE'yi bilen tanıyan var mı? Nasıl ulaşabilirim?...
***
Gazi Baran (iletişim: [email protected])